- 975 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KIRMIZI TAVUK
Ayşe gelin ve kocası Köse Ahmet, uzunca bir süre anne-babası ile birlikti oturduktan sonra, küçük oğullarının düğünü yaklaşınca, kendileri için yeni bir ev yapmışlar ve oraya yenice taşınmışlardır. Köy yerinde malsız/maşatsız, kedisiz/köpeksiz ev olur mu hiç? Komşu
ve akrabaları, Ayşe gelinin yeni evine ziyarete gelirken, ev mübarekesi için hediye olarak kimi tarhana, nohut, bulgur, fasulye gibi yiyecek, kimileri de tavuk, civciv getirmişlerdi. Tavukların kimisi kara, kimisi sarı, kimisi kahverengi idi ama bir tanesi vardı ki kar beyazıydı. Ayşe gelin, beyaz tavuğu görünce telaşlanmıştı.
-“Ya bunu şahin, kartal kaparsa?”
Köylük yerde, hayvanlar sadece geceleri kümeste durur, gündüzleri ise bağda bahçede, artık nerede yiyecek bulursa. Şahin ve kartal kümes hayvanlarını kaptığı gibi havalanır, kimse ellerinden alamaz. Hele hele kartalın 6 aylık kuzuyu bile kaldırdığı söylenir Çarta köylüleri arasında. Gece tilki ve domuzlarla, gündüzleri de yırtıcı kuşlarla uğraşırlardı köylüler. Ne yapsınlar, mal canın yongası.
Ayşe gelin, eleriyle eğirdiği yün ipleri, kökboyası ile boyamak için yakmış kara kazanın altını, su fokur fokur kaynamakta. İpleri boyadıktan sonra halı, kilim ve namazla, artık ne örnek bulursa dokuyacak. Bazı renklerden de kendisi, eşi ve doğacak yavrusu için kazaklar, patikler ve çoraplar örecek. Yeşil, mavi, sarı ve en son da kırmızı ipleri boyadı Ayşe gelin. Kazanın dibinde biraz kırmızı boya kalmıştı. Bu arada gözüne, bulaşıklığın ayağında eşinmekte olan beyaz tavuk ilişiverdi.
-“Ben bu beyaz tavuğu kırmızı boyayla boyasam, şahin kuşu yine de onu kapabilir mi? Tabii kapamaz canım!”
Ayşe gelin cin gibi. Bir avuç buğday attı kazanın yakınına, Ayşe gelinin planlarından habersiz tavuk, hemen koşuştu yumuldu buğdaya. Ardından sessizce yaklaştı, ayaklarından yakaladığı gibi havaya kaldırıverdi ve cıyaklamasına aldırmadan, bastı kırmızı boyalı kazanın içine tavuğu, soktu çıkardı soktu çıkardı suya ve salıverdi avluya. Tavuk da şaşkındı, sağına soluna uzunca süre baktı, tüylerinin kurumasını bekledi.
-“Allah Allah! Bu kırmızı tavuk da kim? Kırmızı tavuk buysa, beyaz tavuğa ne oldu? Allah Allah, kafam da iyice karıştı!”
Yarım saate yakın sessizce bekledi, kendini seyretti, tüyleri kuruyunca ürkek ürkek diğer arkadaşlarına doğru ilerledi. Kırmızı tavuğu gören diğer tavuklar, şeytan görmüşçesine kaçıştılar. Yanlarına yaklaşmak isteyen kıpkırmızı renkli tavuğa, hepsi birlikte hücum ettiler, gagaladılar. Zavallı tavukcağız, onlardan uzağa gitmek zorunda kaldı. Bir iki gün sonra, onlar da yavaş yavaş alıştı kırmızı tavuğa ama şimdi de onula dalga geçiyorlardı.
-“Ne o kız,.imaj mı yeniledin?”
-“Hangi kuaföre gittin, pahalı mı yaptılar?”
-“Kredi kartı geçiyor mu kredi kartı?”
Kırmızı tavuk, alaycı soruları uzun süre dinledikten sonra cevap verdi.
-“Ne kuaförü be kızlar? Ayşe anam boyadı saçlarımı! Yünleri boyuyormuş da beni de aradan çıkarıverdi!”
-“İyi ya işte kız, kök boya kolay kolay çıkmaz da! Kız, anana desen de benimkini de sarıya boyayıverse sevabına!”
-“Olur, akşama diyeyim de seni cepten ararım! Bayyy!”
Köse Ahmet, ilk gün fark etmedi ama ikinci günü akşam çiften dönerken fark etti kırmızı tavuğu. Ayşe gelin de yemlemek için çağırıyordu.
-“Geh,geh! Geh bili biliii!”
-“Ayşe kız, Ayşe!”
-“Buyur! Ne var, ne istiyorsun Ahmedim!”
-“Yahu, bizim kırmızı tavuğumuz var mıydı? Kimin ola ki? Herhalde komşularındır, kümesi şaşırmış zahir!”
-“Yoktu da oldu Ahmedim!”
-“Nasıl yani?”
-“Geçen gün ip boyadımdıydı ya!”
-“Eeee?”
-“Eeesi işte, boya kazanında birazcık kırmızı boya kaldıydı. Kazanı yıkamak için deviriverdiydim, beyaz tavuk da alt tarafta eşiniyormuş, onun üzerine dökülmüş!”
-“Yaaa?!!! İyi de olmuş be hanım! Şahin filan da kapmaz gayri!”
Ayşe gelin, kocasının kızmadığını görünce, olayın aslını anlattı ona. İkisi birlikte başladılar kahkaha ile gülmeye. Sonraki günler, eşe dosta da anlattılar ve hep birlikte güldüler, güldüler, güldüler.
Ali Aksakal