- 595 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
AB müzakereleri de bitecek !
’’Atar ’’ görünürüm aslında ben. İlk söylediğimde, yazdığımda, kendim bile şüphe edrim söylediğimden. Fakat, ne yazık ki çoğu zaman doğru çıkar söylediklerim.
BÜYÜK BİR İHTİMALLE, BU İKTİDAR DÖNEMİNDE, AB MÜZAKERELERİ SONA ERDİRİLECEK diyorum bu gün !
Ve yine çok iyi biliyor ve inanıyorum ki; iktidar tabanından olup da şu anda beni okuyanların çoğunluğu ; ’’ Keşke, İnşallah , Nerede o günler ?, Fena mı olur ? ’’ gibi sözler etmekteler . Yani bu iddia için beni suçlamayacaklar, bu sözlerim için eleştirmeyecekler bile. Tabii işin detayını anlattığımda küplere binmelerini normal karşılamak lâzım.
Dün ajanslara bir haber düştü : IMF ile stand-by görüşmeleri sona erdirildi ’ diye. Ardından da yetkililer, ekonomimizin sağlamlığından, IMF’ye ihtiyacımız kalmadığından, stand-by anlaşmasına gerek olmadığından söz ettiler. Başbakanımız da ’’ Dayatma olursa kabul etmeyeceğimizi söylemiştim !’’ dedi.
Tabandan alkışlar, methiyeler, bayram havaları esiyor. Ülkenin yıllardır beklediği adam ! IMF’i kovan kahraman !
IMF, düşük de olsa, faizle para veren bir kuruluştur. Ülkenin faizle para almaya ihtiyacının olmaması hepimizi mutlu etmeli. Stand-by anlaşması sonralarında, devletin bazı harcamalarını kısması gerektiği, bazı mallara zam yaptığı, maaş zamlarını düşük tuttuğu, hatta yeni vergiler getirdiği de doğrudur. Yani bir çeşit kemer sıkma politikası uygulatır IMF. Bunların olmaması kısa vadede hoşa gidecek durumlardır.
Ya sonrası ?
IMF’i görüşmelere çağıran kimdir ? İhtiyacımız yoksa niye çağırılmıştır ? Hangi dayatmalarından dolayı görüşmelere son verilmiştir ? Özellikle seçimlerden sonra tekrar çağırdığımızda, ’’ülkenin kendi ayakları üzerinde duracak hali ’’ kalmamış mı olacaktır ?
Gelin sizinle karşıdan bakalım olaya ; yani ülke siyasetinin gerçek penceresinden. Gelmiş-geçmiş tüm siyasilerin yaptıklarını düşünelim.
Bu ülkede ne zaman seçim olsa, hangi parti iş başında olsa, seçim ekonomisi uygulamış, özellikle inşaat denetimlerini gevşetmiş, zamları ertelemiş, görünür hizmetlere, dağıtmalara öncelik vermiştir. Bunlar , dere yataklarına, hazine arazilerine yapılan inşaatlara göz yummak, proje dışına çıkılması, ucuz krediler, sosyal yardımlar, kömür- erzak dağıtmalar, asfalt üzerine asfalt yapmalar vb. Bu rüzgârda hiç mi işe yarar hizmetler yapılmaz derseniz ; itiraf etmek zorundayım ki , elbette yapılır. O kadar da mı olmasın yani ?
Ülke bir referandum ve peşinden gelecek bir seçim dönemine girmiştir. Bu referandum ve seçim dönemi, bu güne kadar yapılanlardan çok farklı olacak ve deyim yerindeyse ’’kıran kırana ’’ geçecektir !
Galiba, ben de iktidar partisi olsam, böyle bir seçim öncesi elimdeki tüm imkânları kullanırdım, diyesi geliyor insanın !
Kabul etmek zorundayız ki ; IMF, ülkede seçim ekonomisi uygulamamayı ilk şart olarak öne sürmüştür. Bu görüşmelerin sona erdirilmesinin gerçek sebebi, özet olarak budur. Sağ olur da seçim sonrasını görürsek eğer, bu sayfalarda tekrar buluşalım.
Şimdi gelelim asıl konuya : AB müzakerelerinin de bir gün bu iktidar döneminde sona erdirileceğini ve tabanından da alkış alacağını iddia ediyorum ben. Dün iki gazetenin internet sayfalarına yaptığım yorumlarda aldığım tepkiler, beni çoktan doğruladı.
İktidar tabanı zaten istemiyor AB’yi ! Oysa iktidar yetkilileri istiyor görünüp, bu uğurda çaba sarf ediyorlar. Sizce burada bir çelişki yok mu ?
Benim burada radikal bir iddiam var işte : İktidarın da aslında AB’ye girmemizi istemediğini, takiyye yaptığını, günün birinde de- özellikle din meselesi gündeme geldiğinde- ’’ Bunlar bizim dinimizle uğraşıyorlar !’’ deyip, müzakerelere son verilmesini sağlayacak ve tabanından da büyük bir alkış alacaktır.
Eğer iktidar kaybedildiğinde görüşmeler devam ederse, o zaman da en büyük muhalefet dinî konularda- özellikle diyanetin yapısı gündeme geldiğinde - yaygarayı koparıp, ortalığı ’’ Din elden gidiyor !’’ sloganlarıyla karıştırmaya çalışacaklardır.
Bana sorarsanız eğer ; ben AB’ne girilmesinden yanayım. Çünkü Avrupa ülkelerindeki özgürlüğü, demokrasiyi ve insan haklarını dinime de, insanlığıma da yakışır görüyorum.
Bu gün en ufak bir Avrupa ülkesinde yaşayan sıradan halkın refahı, mutluluğu, zamanın en büyük İmparatorluğu olan Osmanlı halkında bile olmadığını biliyorum çünkü !
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Ermenistan'ın bile alınmasını hesaplarken Bizi şan ve şerefimizle almayacaklarsa tükürürüm o birliğe.
İktidarın icraatlarını beğenmek ve hakını teslim etmek suç ya da ayıp mı?
Muhalif olmak daha şerefli bir şey mi? İnsan yanlışa da muhalif olabilir pekala.
Tarafsız yazmadığınız zaman tarafsız yazmış gibi lanse etmeyeceksiniz. Siz asfalta mayın döşüyorsunuz Sayın Tezal.
Yine de aşk hikayelerinden çok sıkıldığımda sizinle polemik yapmak hoşuma gidiyor.
Sevgiler.
Engin Tatlıtürk tarafından 3/18/2010 10:47:20 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ülkemiz ve toplumumuz hakkında yazdığın yazıları takip ediyorum.Yaşanan olaylara farklı yaklaşımlarla çözüm öneriyorsun..
Katılmadığım bazı fikirler olsa da, cesurca kaleme alıyorsun..Bilgi bir yana, yaşam tecrübesi yazılara hakim oluyor..
Aykırı fikirleri her zaman beğenirim.Sıradan bilindik düşünceler insanı sıkıyor.Tüm eleştirilere rağmen düşünceni savunuyorsun.
Takdir bir yana, yürekten tebrik ediyorum sizi bir fikir savaşçısı olduğunuz için..
SAYGILAR...
Fikret TEZEL
"Kabul etmek zorundayız ki ; IMF, ülkede seçim ekonomisi uygulamamayı ilk şart olarak öne sürmüştür. Bu görüşmelerin sona erdirilmesinin gerçek sebebi, özet olarak budur. Sağ olur da seçim sonrasını görürsek eğer, bu sayfalarda tekrar buluşalım"
Size "Pes doğrusu" diyorum yanlızca...
Ben de şunu çok iyi biliyorum ki; insanların önyargıları gözlerinden büyük olduğu sürece, dünyayı yanlızca önyargılarının " gör" dediği kadar görürler...Biz zaten, toplum olarak yenilikleri, alışageldiğimiz ortamın dışına çıkmayı, hatta yeni insanlarla tanışmayı bile tedirginlikle karşılayan bir milletiz...
Saygılarımla...
Fikret TEZEL
Aynur Engindeniz
AB konusuna gelince, bu birliğe girmenin bize ne kazandırıp kaybettireceğini net bilmediğim için ( pek çok sade vatandaş gibi) bu konuda fikirsizim.Yani ne destekliyorum ne de köstekliyorum. Ne yapalım biz sizin kaynaklarınıza sahip değiliz. hER ŞEYİ ÇOK ÇOK İYİ BİLİP KESİN HÜKÜMLER VEREMİYORUZ:)
Yazınız buyük bir emek ürünü ama korku ve zanlarızla dolu. Hep olumsuz gözle bakmışsınız.
İMF'den kurtulmak bir başarıdır. Kime saadet getitdi bu kurum. Batının kırbacdır ve köle ruhları kamçılayarak taze tutar.
AB'ye de gireceğiz diye 40 takla atıyoruz. Onlarda bundan faydalanıp her dayatmayı yapıyor. Bayraktan, Milli marşımıza kadar aşağılayıcı her tavizi istemiyorlar mı?
Yumruğunu gerektiğinde vuramayanların yumruğu yok demektir. AB olmadan da çok büyük işler yaparız. Belkide çok daha iyi olur.
Kuran'da " Sizin hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır olur." Denmiyor mu? Çoğu zaman şer sandıklarımız hayrımıza olmamış mıdır? Zaten Batı'nın balonları patlamaya başlıyor. Yunaniztan, İspanya ve diğerleri bizden çok mu iyi?
Nufusları az olduğu için biraz rahatlar. AB'ye girmek ya da girmemek çok önemli değildir. Biz kendi birliğimizi ve gücümüzü dikkate almalıyız.
İktidar önceki seçimde seçim ekonomisi uygulamayarak bir ilke imza atmıştı. Yine seçim ekonomisi uygulamayacaktır.
Sözünün eri, delikanlı bir Başbakanımız var çok şükür.
En ufak Avrupa ülkesini Osmanlıyla nasıl kıyas edersiniz? Aynı devirdeki ülkelerle mukayese yapmalısınız. Her mukayeseniz bu kadar çarpıtmalı oluyorsa işimiz var. Kaldı ki onların ekonomik refahı varda da inanılnaz bir ahlaki ve sosyal çöküntü var.
İstemem kalsın.
Emeğinize saygı duydum.
Sevgi ve selamlarımı sunarım.
Fikret TEZEL
Yani sizler iktidar destekçisisiniz ve AB'ni istemiyorsunuz. Tıopkı onlar gibi.
Engin Tatlıtürk
Suç mu yani?
Biz yazınıza kusue bulmadık. Fikirlerinize katılmadık. Ön yargıları parçalamak zordur. Biz ön yargılarla karalamalara pirim vermiyoruz o kadar. O ve ya bu değil, biz MİLLETİN TA KENDİSİYİZ.
Selamlar.