- 861 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
8 Mart Kadınlar Günü
8 Mart Kadınlar Günü
Değerli okurlarım, 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle yapmış olduğum konuşmamı sizlerle paylaşmak istedim. Bütün kadınlarımızın günleri kutlu olsun.
Sayın Başkan, Saygı değer yöneticilerimiz, sevgili gençler, bizleri yalnız bırakmayan baylar, bayanlar ve konuklarımız. Saygı değer basın mensuplarımız. Sözlerime başlamadan, hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Bu konuşmamda sizlere bu güne nasıl gelindiği hakkında kısa bir bilgi vererek sürdürmek istiyorum. Ülkemizde ve dünyada kadın denilince, akla çocuk doğuran ve erkeğine hizmet eden gelirdi. Aslında günümüzde bile bu düşüncenin sahibi olanların azımsanmayacak kadar olduğunu da söylemek istiyorum. İnsan eşitliğini içine sindiremeyenlere karşı, kadınların temel haklarını teminat altına almak için “Birleşmiş Milletler Örgütü” 8 Mart 1975 yılının da aldığı bir kararla, bu günü “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul etmiştir. O tarihten bu yana, Birleşmiş Milletlerin Üyesi ülkelerde, kadınlar günü kutlanmaktadır. Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlardır. Durum bu iken, kadın sorunlarına çare bulma yerine, zaman zaman siyasi rejim aracı olarak gösterilmiştir. Ülkeyi yönetenler, kadınlarımıza karşı daha gerçekçi olmaları gerekmektedir. Hepimiz bu gerçekleri algılamak ve anlamlı çözümler üretmek zorunda olduğumuzu, kabul etmeliyiz.
Kadınların başta gelen sorunları işsizlik, emek, ideoloji, cinsel sömürü, inanç, çocuk bakımı, mutfak, töre ve erkek egemenliğiyle sınırlı değildir. Kadın sorunları genel olarak insanlık sorunlarının bir parçasıdır.
Öte yandan Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen “8 Mart Kadınlar Gününün “İnsan Hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, dünya çevre günü, anneler günü, işçi bayramı, dünya barış günü”nden; ya da “babalar günü”nden pek farklı bir anlamı yoktur.
Yukarıdaki özet bilgilerin ışığında bakıldığında, son yıllarda bazı kişi ve grupların “Dünya Kadınlar Günü” olan resmi bir adı, emekçi kadınlar günü diye yorumlamakta ve bu hususta ısrarlı olmaları, ayrı ve özel bir anlam taşımaktadır.
Dünyada ve ülkemizde, emekçi olmayan kadın binde birdir. Ayrıca emekçi kadınların sorunları, genel kadın ve genel insan sorunlarından ayrı değildir. Bu durum, bütünün içinde bir parçadır. Bütünde özür varsa, parçaların tümünde de özür var demektir.
Kadınlar, 8 Mart gününü birlikte mücadele etme ve dayanışma gösterme günü olarak değerlendirilmeleri gerekmektedir. Erkek-kadın eşitliği konusunda sorun yaşayan kadınlarımız, kendi günlerini kutlamalarda, öne çıkmaları bence çok önemli bir gelişmedir. Ne yazık ki bu kutlamaları, kimileri istismar ederek çeşitli ve farklı mecralara doğru yönlendirmektedirler. Hele hele son yıllarda, ülkemizdeki 8 Mart günü kutlamaları tamamen kılıf değiştirmiştir. Bunun ötesinde, kadınlarımızı özel bir amaca hizmet ettirilmek istenmektedir. Hatta çeşitli yıkıcı eylemlikler içine sokuldukları görülmektedir.
Bu kimseler her kimse, kendi amaçlarını gerçekleştirmek için kadınlarımızı sokağa sürmektedirler. Bunun belirgin işareti olarak, on yıldan beri kadınlarımızın attıkları sloganlara bakmak yeterli olacaktır. Ne yazık ki bazı kadınlarımız, kendi günlerini kutlama amacının dışına çıkarak, olayların baş aktörleri olmaktadırlar. Bu fiilin içinde yer alan kadınlarımız, bir gerçeği çok iyi bilmelidirler. O da, toplantı ve gösterilerin kendi günleriyle ilgisi olmayan durumların dışında olamayacağıdır. Böyle bir hal ve hareketlerden kesinlikle kaçınmalıdırlar. Ne yazık ki ülkemizde on yıldır kadınlar günü bir sokak hareketine dönüştürüldü. Bu dayatmayı yapanların siyasi eğilimleri bellidir. Bu nedenle, 8 Mart gününün gün olmaktan öte hiçbir anlamı kalmayacağı kanaatini taşımaktayım.
Yurttaşlar yasası gereğince, kadınlarımıza çağdaş hakların verdiğini, seçme ve seçilme hakkını elde ettiklerini ve bunun ötesinde, kadınların kulluktan yurttaş olmasının tarihini de anımsatmak isterim. Bunu küçümseyenlerin, her 8 Mart tarihinde yıkıcı ve bölücülükte ittifak etmeleri pek de hoş bir durum değildir.
Ülkemiz kadınları, kadın-erkek eşitliğinde Kemalist Devrimin kendilerine sunduğu olanaklarla, yasalar karşısında tam olarak eşittirler. Fakat bazı kadınlarımız, kendilerine ait olan haklarını neden kullanamadıklarının, başka nedenleri olacağı kuşkusunu duymaktayım. Hâlbuki yüzde doksanı İslam olan ülkemiz kadını, kendini eşit yurttaş durumuna yükselten Kemalist Devriminin geriletilmesi, aydınlanmanın karartılması her şeyden daha çok, kendilerine zarar verecektir.
Değerli hanım kardeşlerim, 1920 ve 1930 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yasalaştırdığı kanunlarla, kadınlarımıza evrensel hakları verildi. Kadınlarımıza verilen haklara bakıldığında, o günkü dünyanın birçok ülkesinde yaşayan kadınlarda yoktu. O nedenle, kadınlarımız bu haklarını tam olarak kullanabilmeleri ve statülerini yükseltmeleri gerekmektedir. Aydınlanma Devrimi yolunda ilerlemeleri çok önemli görülen, ekonomik özgürlüklerini elde etmeleriyle, eş değerdir. Dileğim odur ki, bütün kadınlarımız 8 Mart gününü, kendilerine yakışanı bir gün yapsınlar. Elde ettikleri haklarını daha anlamlı ve yararlı hale getirmeyi başarsınlar ve unutmasınlar. Kendilerine, evlatlarına ve ülkemizin aydınlık geleceğine söz söyletmesinler. Bütün kadınlarımızın günlerini kutluyor, Saygılar sevgiler sunuyorum.
Mürsel Adıgüzel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.