74
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3368
Okunma
ÇIKIŞ NOKTASI
Kampın çok yoğun günlerindeyiz. Nato’ya bağlı ülkelerden birinin hava kuvvetleri komutanı onuruna yemek verilecek. Tüm protokol davetli. Hepsi yüksek rütbeli.
Yemekte eşler yok. Elli dört kişi, mönü deniz ürünleri ana yemek çipura ızgara
Sihirbaz Ökkeş’le VİP salonunu hazırlıyoruz. Her yer pırıl, pırıl garsonlarım, çok şık jilet gibiler. Eksiğimiz yok, yemeği verecek olan komutanımız erkenden geldi.
‘’Bir aksilik var mı? Tacettin
‘’Biz hazırız komutanım.
Konuklar geliyor komutanımız karşılıyordu. U şekli sıralanmış masalarda ismini bulan oturuyordu. Herkes tamam. Yemekte sessizce başlamıştı. Müzik hafif, hafif çalıyor. Sihirbaz Ökkeş serviste yine döktürüyor. Ben her tarafı izliyor. Bir aksilik olmasın diye, sürekli etrafı kolaçan ediyordum.
Arada bir, komutanımızla bakışıyoruz. İkimizde çok rahatız.
Ökkeş hizmette kusursuz, yemektekiler kısık sesle birbirleriyle konuşurken, salonda çatal bıçak sesleri duyuluyordu.
Ordövrler yenmiş ara sıcak serviside bitmek üzereydi.
‘’İhsan mutfağa in ızgaraya başlasınlar.
İhsan nefes, nefese geri döndü.
‘’Komutanım mutfaktan sizi istiyorlar.
Acele indim.
‘’Hayrola ne var Belo
‘’Komutanım balıklar eksik ikisi yok elli iki tane
‘’Ne!!!!!!!! İyice baktınız mı?
‘’Baktık komutanım yok.
Allah, Allah patlamanın uç noktasındayım. Gerildim. Izgarada pişen balıkları tek, tek bir kaç defa sayıyorum. İki tane eksik.
Mutfakta çıt yok. Herkes şaşkın, herkes üzgün. Çaresizlik içindeyim. O an iki çipura için neler vermezdim’ki.
Bulma imkânı yok. Şehre uzaklık seksen kilometre,
Sigaramdan derin bir nefes çektim. Kızmak, sövmek, dövmek tarzım değildi.
Hiçbiri işe yaramaz vaziyeti daha’da kötüleştirirdi. Çok emindim. O, balıkları yiyen bile şu an çok üzgün ve pişmandı. Çıkmaza girmiştim. Bu durumu muhakkak kurtarmam lazım. Bir şeyler yapmalıyım. İş başa düşmüştü. Bu tatsız olaydan bir çıkış noktası bulmam gerekti. Kendi etrafımda topaç gibi dönüyorum. Askerlerime emredip her işi yaptırdığım gibi onları,
Korumakta görevimdi. Acizleşmeyi suçu ona buna atmayı ne yapayım bak yemişler deyip, bu tatsız olaydan sıyrılmak bana yakışmazdı.
“Tamam, arkadaşlar olan olmuş panik yapmayalım.
“Belo iki adet kuzu şiş çıkar iyice pişir tabağı süsle servise devam.
Acele salona çıktım. Yüzüm asık Ökkeş anladı.
“Ne, oldu komutanım
“Balıklar eksik son iki kişiye servisi ben yapacağım. Telaş etme
Çipura ızgaralar gelmeğe başladı. Nar gibi kızarmışlar. Gövdesindeki çizikler açılmış, beyaz kısmı gözüküyor.
Çipuralar tabakta yan yatmış. İki dilim kırmızı soğan daire şeklinde kesilmiş. Yanında birkaç adet roka yaprakları,
Tül içinde yarımşar limon, tabağın etrafında havuç dilimleri, domates ve bir tutam maydanoz, çok süslüler karnı tok olana bile göz kırpıyorlar. Muhteşem bir görüntü, tabağını önüne koyduğumuz kişi göz ucuyla bakarken memnuniyeti yüzünden okunuyor. Yanındaki ise benimki ne zaman gelecek diye sabırsızlanıyordu. Gelen ızgaralar dağıtılırken bende saymaya başlamıştım. Otuz iki, otuz üç heyecanım git, gide artıyordu. Kıp kırmızı kesilmişim. Çipura tabakları sırasıyla geliyordu. Kırk yedi, kırk sekiz nabız yüz kırk göğsüm daraldı. Kalbim küt, küt atıyor. Doruktayım. Üflesen düşeceğim. Elli bir, elli iki zaman durdu. Ökkeş’ in elinde iki adet kuzu şiş tabağı ben önde Ökkeş arkamda son iki kişiye vermeye gidiyorum. Duyularım iflas. Birde üşüme aldı’ ki sorma, yürek Selanik. Ben, bende değilim.
Ökkeş’ ten tabakları aldım. Önlerine koydum. Onlar şaşkın yanındakiler şaşkın, bana sertçe baktılar. Artık gözler konuşuyor. Bu ne der gibiler eğildim. Kısık bir sesle
“Komutanım ben balıkları size layık görmedim. Kuzu şiş sevdiğinizde biliyorum’’ Şişler önlerinde,
Çok hoşuna gitmiş olmalı’ ki gülümsedi.
“Teşekkür ederim, Tacettin dedi. Derinden bir oh!!!! Çektim.
Çok kısa süren bu kargaşa, yemeği veren komutanımız’ında dikkatini çekmiş olmalı’ ki orada neler oluyor? Der gibi bana baktı. Acele masaların arkasından yanına gittim. Eğilerek yalnız kendisinin duyabileceği çok yavaş bir sesle,
“Komutanım balık istemediler. Kuzu şiş istediler bende verdim.
“İyi kendileri bilir dedi. Yeniden doğmuş gibiydim. Kimyam düzeldi. Bile, bile yalan söylemiş durumu kurtarıp, çıkış yolunu bulmuştum.
Birkaç saniye içinde cereyan eden bu olay eminim ömrümün en az birkaç yılını yemiştir. Benim için bu tatsız gecenin tek getirisi bu tür yemeklerde yedeklemem fazla olacaktı.
Askerliğini kısa dönem olarak bitiren mutfak çavuşu İhsan vedalaşmak için odama gelmişti. Sivillerini giymiş gayet şık ve yakışıklıydı. Ben onu çok sever bir arkadaş gibi davranırdım. Karşılıklı konuşur dertleşirdik. Biraz sohbet ettik. Elimi öpmek istedi, müsaade etmedim. Tokalaşıp sarıldık. Giderken
“Komutanım sizden çok şeyler öğrendim. Sizi hiç unutmayacağım. Hakkınızı helal edin birde,
“Evet, İhsan ne var
“Ziyafette kaybolan iki balık vardıya, Yusuf çavuşla ben yedim. Deyince, yüzümdeki gülümsemem kayboldu. Biraz şaşırdım.
“Afiyet olsun, o olayı ben unutmuştum. Ama şu an bende senden çok şey öğrendim. Dedim. Dedim’ya güven duygularımında artçı ve öncü depremler gibi sarsıldığını hissettim.
TACETTİN YILDIRIM