BİR kadının hikayesi
kadınlar gününe dair bir çok yazı ve şiir kalame alınır her yıl özellikle o gün.herkesin anlatacağı bir hikayesi dillendireceği bir şiiri vardır.
belkide kadını anlatmak kadına şiirler yazmak kimimize iyi geliyor kendimizi böyle daha iyi hissediyoruz.
yakın zaman da tanık olduğum bir kadın hikayesi anlatmak istedim bende.yaşadığımız koşullarda çocuğunuzu gönül rahatlığıyla okula gönderemiyorsunuz. muhakkak okula götürmek zorundasınız.çünkü geçtiğiniz her sokak her kaldırım bir tehlike taşıyor.oğlumu okula götürüyorum bende her anne gibi onu güvenle okula bırakmam gerekiyor.ve bu esnada bir kadın hikayesi doğuyor.siz tanık oluyorsunuz her halikarda. kadın kocasından öyle korkuyor ki bir dakika eve geç kalmak bile onun korkular yaşamasına yetiyor. her gün dayak yediğini öyle söyleyiveriyor. ve söylerken bile etrafına bakıyor korkudan. bir gün kendisi değil kocası getiriyor çocuğu okula. çocukların okula girmesini beklerken adı üstünde çocuk işte.yanındaki arkadaşı ile itişince baba öyle bir vuruyor ki çocuğa ağzı burnu kan içinde kalıyor.çocuk öyle bakıyor babasına oda alışmış babasının durumuna o küçücük yaşı ile. okul aile birliği başkanı haklı olarak polis çağırdı.adam okadar rahat aile birliği başkanına bile saldırma hakkını buluyor. çünkü karşısında ki yine bir kadın. nede olsa kadına şiddet uygulamak onun için olağan bir durum. çocuk ağzından akan kanlara rağmen polisi görünce babasının götürülmemesi için ağlıyor.belkide sonra babasının yapacağı şiddete ağlıyor.ertesi gün kadın gelip ağlıyor. yalvarıyor kmse karışmasın ben alışkınım diyor. piskopat koca karısına şiddeti alıştırmış adeta.kadın bilinçsiz, eğitimsiz karşısındaki yardımları bile kabul edemiyecek kadar çaresiz. ve kendi kaderiymiş gibi kabullenmiş yaşadığı şiddeti.ve hayatına yine öyle devam ediyor.heryerde saklı kalan çığlıklar gibi buda saklı kalmaya devam ediyor.
Ve bizler yazıyoruz.birileri okusun diye ve aynı hikayelerin benzerlerini okuyoruz yada tanık oluyoruz. Böyle hikayeler hep var oluyor. Sadece haykırmak geliyor bu iki kelimeyi bişey yapmalı. birileri kadını daha iyi savunacak yasalar çıkarmalı.biraz da kadın eli değmiş yasalar olmalı.
Gulasor zine
YORUMLAR
evet ne diyebiliriz simdi yüregimize bir aci daha olur ancak.
beni acikcasi rahatsiz ediyor kadinlar gününü abartis sekli.
öyle siirler ve yazilar okuyorum ki
kadinlar bastacidir kadinlar günestir
her seyde oldugu gibi sözden ibaret abartilar.
gerceklere susturulmuslara ezilenlere yer yok gibi,sanki bir sevgi dünyasindaymisiz gibi yansitmalar bunaltiyor beni acikcasi o yüzdende pek o tip siirler ilgimi cekmiyor.
hatta dediginiz gibi öylesine cahil olarak kalmistir ki kimi kadin hatta esinden gördügü siddeti dahi normal sanan kadinda var.
cocugunu böyle yetistiren baba döverek yarin nasil bir genc görecegini umuyor acaba karsisinda.
o da öyle yetismis demek ki.
sevgi sevkat görmeyen sevgi sevkat nasil versin.gerci bunuda genellestirmemek lazim
kendisi güzel gün görmeyenlerin kimisi cocuklarina dahada bir düskün ve sevgi dolu olabiliyor.
imani zayif insana has saniyorum siddet.
güzel yaziydi konu üzen bir konu olsada
yüreginize saglik
sevgilerimle
PeniaEos
umuarım kadınların haklarını aldıkları günleri de göreceğiz
hiç bir kadın aile içi şiddete maruz kalmaz
sevgiyle kalın
BİR KADIN HİKAYESİ-ismini başlık olarak kullandığınız içinde şiddet içeren yazıya onay vermek erkek ve bayan olsun aklı selim kimsenin akıl ucundan geçmez.(Geçirmemelilerde)
Ancak şu kopyalayacağım satırlarınıza katılamayacağımı, üzülerek ifade ediyorum.
“piskopat koca karısına şiddeti alıştırmış adeta. Kadın bilinçsiz, eğitimsiz karşısındaki yardımları bile kabul edemiyecek kadar çaresiz. ve kendi kaderiymiş gibi kabullenmiş yaşadığı şiddeti.ve hayatına”
O kadını siz “bilinçsiz” eğitimsiz” çaresiz” olarak algılamanızı şahsen ben anlamakta biraz zorlandım. Bu satırların yazarı da eğitimsiz, otuz yıla yakın evlilik dilimimde eşime bir fiske dahi atmışlığım olmamıştır.
Nice sözde kültürlü görünen, TVlerde boy gösteren insanların hayat fikstürüne bakınca, şiddetsiz geçimsizlik nedenleriyle daha balayılar ini dahi sona erdiremeden ayrılanları okuyoruz…
Hiç zorda kalan hanim(ların)bütün “Şer”lerin onlar için o çile “ehvenişer” olduğunu aklımıza getirmişliğimiz olmuşmudur.
Bu tür olayların hiç ama hiç yaşanmadığı güzel bir dünyada yaşanılması umuduyla, yaşanan sosyal acıya parmak basarak ,kangıran olmuş yaraya neşter vurarak,gönlümüzde iz bırakan bu yazıyı yazan eller ve yürekler hep var olsunlar efendim..Hüseyin DAĞLAR...
PeniaEos
sadece öyle erkeklerin var olduğunu biliyoruz en azından. yani bir sekiz mart ta değil kadını ve haklarını tartışmak kadına insan ca bir yaşam sunabilecek yasalar gerek tiğini düşünüyorum.
ayrıca ilginiz için teşekkür ederim
saygılar sunuyorum
gununbirinde
Siz piskopat dediniz bende demedim(çoğul zaten kullanmadınız)piskopat koca(tabirini kullandınız)
İlahi adalette"ZULME RIZA GÖSTERMEK ZULÜMDÜR"diye yerini almıştır.
Tabi ki zulmün karşısında kadın erkek yıkılmaz kale(sur)olmalıyız ki
MAZLUMLARA AYAĞA KALKMADIKÇA ZALİMLER DİZ ÇÖKMEZ(ler)
düşüncenin her türlüsüne saygılı olmalıyız(sevmesekde)
tekrar elinize sağlık der,tüm güzellikleri gönül dünyanızda yaşamız dileğiyle saygılar benden olsun efendim...
Atatürk'ten sonra kadın haklarında kazanılan ilerlemeler, günümüzde yeniden geriye doğru dönüşü işaret etmekte. Çünkü yoksulluk artmakta ve yoksulluk da cehaleti, sağlıksızlığı tetiklemekteidr. cehalette kadın ezilmekte, arkadan yürütülmekte, saklanmakta, hapsedilmektedir. En acı olan tarafı da, bunları kökleştirecek bir Ortaçağ düzeni, bu gün bir kısım kız ve kadınlarımızın desteklemesidir.