TAŞ ATAN ÇOCUKLAR
Televizyonlarda, gazetelerde, internet sitelerinde gördük onları. Polise, askere taş atan çocuklar vardı sokaklarda. 13 – 17 yaşlarında çocuklar… Sonra gözaltına alındıklarını duyduk, gördük. Yargılanacaklardı. Terör suçuyla yargılanmaları gerekiyordu. Sonra birileri onların “çocuk” olduğunu söyledi, “masum”lukları gündeme getirildi, sanatçılar, sivil toplum örgütleri seferber oldu bu “masum çocuklar” için.
Yasa taslağı hazırlandı, meclisten geçti geçiyor derken durdurdular tasarıyı.
“İnsancıl”larımızın aksine, hiç sevmedim o taş atan çocukları. Hiç masum olmadılar benim gözümde. Evet, çocuktular, 13 – 15 yaşlarındaydılar ama suçluydular benim için. Çünkü taş attıkları kişiler askerdi, polisti. Daha doğrusu bu ülkenin bütünlüğünü temsil eden kurumlardı taşlanan, bu ülkenin bütünlüğüydü taşlanan.
Akılları ermiyordu dedi bazıları. Onları birileri yönlendiriyordu, dediler. Anneler babalar sahip çıkmadı dediler. Evet, hepsi doğruydu; ama bu neticeyi değiştirmiyor. Benim de on dört yaşında bir oğlum var ve şimdiye kadar hiçbir polise, askere taş atmadı. Atmaz da. Çünkü ben oğluma ülkemin bütünlüğünü korumakla görevli askere, polise düşman olanların karşısında olmayı öğrettim. “Askerin, polisin karşısında kim varsa sen onların karşısında olacaksın. Bayrağa, vatana, dinine, marşına karşı olanların karşısında olacaksın.” nasihatıyla yetiştirdim.
Sizin kaçınızın çocuğu polise, askere taş yağdırdı? Davul zurnayla askere uğurlanan fidanlar çocukluklarında askere, polise taş attı mı?
Taş atan çocuklar kadar onların anne-babası da suçludur benim nazarımda. “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” anlayışıyla çocukları sokaklara salan ebeveynler de masum değildir.
Televizyonlarda gördük, bir ramazan bayramı günü büyüklerden harçlık alan çocukların paralarını oyuncak tüfeklere verişini, sonra teröristçilik oynayışlarını. Spikerin sorduğu “Bu silahlarla ne yapacaksınız?” sorusuna verdikleri cevap hiç de masum değildi. “Askerleri vuracağız!” diyordu “taş atan çocuklar” tüm “masum”luklarıyla.
Yedi sekiz yıl kadar önceydi. Balıkesir çarşı merkezinde 14 yaşında bir çocuk kapkaç yaparken halk tarafından yakalanmış, polise haber verilmiş, polis de çocuğa kelepçe takarak araca bindirmiş ve merkeze götürmüştü. O akşam Kanal 7 televizyonu on beş dakika bu haberi vermişti. Efendim, o daha çocukmuş, nasıl kelepçe takılırmış? Polis nasıl böyle bir şeyi yaparmış? Hemen adı geçen tv yönetimini aramış, haber müdürüyle görüşerek ona şu soruyu sormuştum: “Sen hırsızdan yana mısın, hırsızla aynı safta mısın? Onun mağdur ettiği insanların hakkını göz ardı ediyorsun da neden hırsıza kelepçe takılmasını sindiremiyorsun? Üstelik daha önemli onca haber varken böyle basit bir haber için neden kafamızı şişiriyorsun?” Tahmin edeceğiniz gibi telefonu suratıma kapatmıştı hazret.
Balıkesir Ayakkabıcılar Çarşısı’nda esnaflık yapan bir Yücel amca vardı. Yaşlandım artık, deyip kapattı dükkanını. Zaman zaman onun yanına gider sohbet ederdim. Eskileri dinlemek, geçmiş zamanı, tarihi öğrenmek hoşuma giderdi ondan. Yücel amca sohbetlerimizin birinde şöyle demişti: “Eskiden bir suç işlendi mi onun cezası vardı. Paşa Cami avlusunda darağacı kurulurdu idamlıklar için. Sabah namazından önce idamlıklar getirilir, idam edilir, namazdan sonra da cesetler kaldırılırdı. Sonraki yıllarda saat dokuza kadar bekletilmeye başlandı cesetler. Bir sabah arkadaşımla korka korka gittik darağaçlarının olduğu meydana. Üç kişi idam edilmişti. Beyaz kıyafetleri vardı üzerlerinde ve şişmişti cesetler. Birine yaklaştım, boynundaki yaftayı okudum. Falanca oğlu, falancadan doğma falanca… Evin bacasından içeri girip yaşlı kadını öldürüp altınlarını çaldığı için idamına karar verildi, yazıyordu. O idamlar, ibret oluyordu hırsızlık yapmak, adam öldürmek niyetinde olanlara ve suçlar artmıyordu.”
Bir sabah polis telsizleriyle uyandım. Ne var, ne oluyor derken kapım çalındı, açtım. Bir memur: “Karşı apartmana hırsız girmiş ve bir daireyi soymuş. Sizin balkonda da ayak izleri var, sizde bir şey var mı?” dedi. Şaşırmıştım, hemen içeri koştum, balkon kapısı kapalıydı, zorlanmamıştı; ama balkonumda ayak izleri vardı. Bir de tiner poşetleri.
O gece kardeşim Ragıp’la sabaha kadar Hulki Cevizoğlu’nun programını izlemiştik, ben saat dörde doğru uykuya yenik düşmüş ve yatmıştım, Ragıp altıya kadar oturmuş. Işık kapalı, tv açık olunca hırsızlar balkon kapısına kadar gelmiş, içeride birileri olduğunu fark edince bizim balkondan inip karşı daireyi soymuşlar.
Büyük tedirginlik yaşadım. Oğlum o zaman dört yaşlarındaydı. Bali, tiner çeken hırsızların eve girdiklerinde ona zarar verebilecekleri ihtimali beynimi alt üst etmişti. Böyle bir olaya karşı tedbir olması için evin değişik yerlerine kesici, delici aletler monte ettim, kolay ulaşılabilecek, hırsızla burun buruna geldiğimde kullanabileceğim silahlardı benim için.
Bir akşam bir avukat arkadaşım oturmaya gelmişti evime. Duvardaki tedbirlerimi görünce sordu hocam, hayırdır, bunlar ne diye. Olayı anlatınca söyledikleri beni şok etmişti: “Aman hocam, sen ne yapıyorsun, demişti. Sakın ha, evine hırsız girdiğinde ona hiçbir şey yapma. Verebileceğin ne varsa ver gitsin. Hırsızı bırak öldürmeyi, yaralasan kendini kurtaramazsın, hapislerde çürürsün.”
Yahu olur mu öyle şey, dedim. Adam evime girecek, benim hayatımı, canımı, malımı tehlikeye sokacak ama ben ona müdahale edemeyeceğim öyle mi? “Evet, edemeyeceksin, etme de. Sadece bir şekilde müdahale hakkın var. O da eğer hırsız yatak odana girmiş, elinde silah var ve yüzü sana dönükse ona müdahale edebilirsin ve suçsuz olursun. Başka türlü müdahale edersen sen suçlusun.”
Peki, mümkün mü benim bu durumda ona müdahale etmem, adam yatak odama girmiş, elinde silah var ve yüzü bana dönük ve ben o sırada uykudan uyanmışım, bu adama silah çekip onu etkisiz hale getirme şansın binde kaç? Bu kanun beni değil, hırsızı koruyor, sözüme “Maalesef!” cevabını vermişti dostum.
Ben, hırsızı, eşkiyayı, teröristi koruyan kanunlar istemiyorum. Taş atan, dükkanların camlarını kıran, arabaları ateşe veren, ay yıldızlı al bayrağıma baş kaldıran, ülkemin bütünlüğünü korumakla görevli insanlara silah çeken, taşlar yağdıran kim olursa olsun cezasını çekmelidir. Üstelik bu ceza en ağır şekilde olmalıdır. Gerekirse darağaçları kurulmalıdır. “İnsan hakları, insan hakları…” diye teröristin, hırsızın hakkını savunanlar onlarla aynı safta yer alıyorlar. Ya hırsızın, teröristin mağdur ettiği, öldürdüğü, şehit ettiği insanın hakkı ne olacak? Onu kim savunacak?
İnsan olmayanlar, insan hakkından nasiplenmeye layık değildir.
YORUMLAR
Televizyonlarda gördük, bir ramazan bayramı günü büyüklerden harçlık alan çocukların paralarını oyuncak tüfeklere verişini, sonra teröristçilik oynayışlarını. Spikerin sorduğu “Bu silahlarla ne yapacaksınız?” sorusuna verdikleri cevap hiç de masum değildi. “Askerleri vuracağız!” diyordu “taş atan çocuklar” tüm “masum”luklarıyla
Malesef işte bu sizin gibi düşünceler ve bu gibi olaylarda bu ülkenin gerçekleri siz hiç kendinize sordunuz mu bu olaylar neden acaba taş atmak neyin nesi dediniz mi hayır diyemezsinizde nedenine gelince siz sadece duyduklarınızla kıssasa kıssas diyerek acaba neden yaptı veya ne bunu bu duruma getirdi diyemesiniz çünkü hani bahsettiğin darağacı varya sana neşe veren belki de bulamadığın huzuru öyle yaşıyorsun
Bende diyorum bu çocukları taş atmaya dağa taşıran nedenlerde yok değildir evet sizinde bildiğiniz gibi yıllardır bu olaylar var ve bizler senin gibi düşünürsek daha da devam edecektir malesef çünkü sadece bağrı yanan anlar daha kaç gencimizi feda edeceğiz hani bizde bazen söylenir kurucnun biri denetimi altındaki bir subaya sorar benim anlamadığım asker polis ölünce siz ŞEHİT Diyorsunuz PKK gerillası da ölünce ŞEHİT Deniliyor buna ne diyorsunuz Subay anlatmaya başlamış evet haklılar nasıl demiş kurucu bak biz yıllardır bu topraklarda hüküm sürüyoruz bunu devam etmek içinde canımızı veriyoruz gerektiği zaman demiş kurucu Peki ya PKK Lisine ne diyon Subay onlarda kendi toprakları uğruna can veriyorlar doğru onlarda ŞEHİT Kurucu peki biz Subay devam etmiş siz sadece para uğruna savaşıyorsunuz siz para ŞEHİDİSİNİZ ve biz bunları bırakıp konumuza dönelim siz hiç birine kızdınız mı lakin elinizde yapılacak hiçbir imkanınız yok diye düşünün o gelip size herşeyi söylüyor ama siz birşey deme gibi bir durumunuz yok ne yaparsınız fırsat bulursanız
Bende diyorum ki önce onlarıda bir dinleyelim sonra çözüm yolunu bulmaya çalışalım çünkü hiçbir canlıya allahın izni dışında (yani ecel) ölüm mübah değildir kaldı ki insan olsun
sevgi ve saygılar
mkuvanci
23 bin nüfuslu ilçenin 21 bini yeşil kartlı. Sağlık, elektrik, kömür giderlerinizi devlet dolayısıyla batıdaki insan karşılar. Yol yapmak için makina gönderir devlet, yakarsınız, öğretmen gönderir barındırmazsınız. Daha neyi dinleyelim. Tutturduğunuz bir dilimizi konuşamıyoruz teranesi var. O zaman lazlar, çerkezler, gürcüler... de dillerini konuşsunlar, kendi dillerinde eğitim yapsınlar. Bunu mu istiyorsunuz?
Bir atasözümüz rahat duran öküzün boynuzu kırılmaz, der. Bölgede huzur içinde yaşama imkanı, Türkiye'nin tüm okullarında okuma, tüm yönetim kadrolarında görev alma eşitliği size sunulmuşken, devlet tarafından her şeyiniz karşılanmışken daha hala neyi istersiniz, ne hakkını savunursunuz ve hangi militanın şehitliğinden bahsedersiniz anlamam.
Anlattığınız hikayenin de bir uydurmadan ibaret olduğunu ifade ediyorum. Biz yıllarca kardeşiz diye kucak açtık, kol kanat gerdik, adam yerine koyduk. Israrla ben senin kardeşin değilim diyen adama neden kardeşim demekte direteyim. Yıllarca eğitim vermeye, imkan vermeye çalıştığım insanlar hala tepeme çıkıyorsa kimse kusura bakmasın. Ben bu açılımda yokum.
Pkk köy basıp çoluk çocuk öldürüyordu; orada katledilenler sizin insanınızdı, bunları ne çabuk unuttunuz da gerillayı şehit safına soktunuz?
Haklılar susunca haksızların sesi gür çıkmaya başlıyor. Haklı olan 1985 yılından bu yana terör belasına şehit veren Anadolu insanıdır. Türk halkıdır. Ne yazık ki insan hakları yaygaracıları insanlıktan nasibini almamış zihniyetteki gerilla kafalıları insan safına sokup barış elçileri diye önümüze sürüyor.
Sonra beyin denen uzuvdan nasibini alamayanlar da onların ardından koşuyor.
memosta_73
bizi öyle bir zihniyetle besliyor ki keşke bize yeşil kartlar yerine fabrika yollar ve okullar yapsaydı bir sınıfta 60 kişilik olmasaydı ben 150 000 lik nüfusa sahip bir yerde yaşıyorum batıda da yaşadım malesef ama görmeden konuşmak veya atıpta tutturmaya çalışmak başka şey
Yahu devlet her lehçeye ya da dile okul açmak zorunda değildir. Halen dilimizle okul isteriz diyorlar. Lazca, çerlezce, arnavutça, rumca, ermenice, süryanice, arapça, gürcüce okullarda açalım mı?
Resmi dil diye bir şey vardır ve vatandaş isen o dili öğreneceksin. Kaldı ki anadilini de yasaklayan yok.
Buna parasalda teknik olarak da imkan yok. Bütün kamu kurumlarının dilimize göre olanı diye de tutturdular mı gör kargaşayı.
Bunların şark kurnazlığı olduğunu herkes biliyor. Yemiyoruz arkadaş.
Taşatan çocuklar masum da taşı yiyenler mi suçlu?
Ama öyle. ama böyle . Laf laf laf. Elbette bir sürü martaval okunacak.
Anaları çocuklarına devlet kadar dikkat etmiyor. Esirgemiyor. 10 Lira alacaklar diye göz yumuyor.
Tarafsızlık her zaman tarafsız olmak değildir.
Haksızlığa göz yummak adaletsizliğe taraf olmaktır.
Devletin onca çabasını görmezden gelip halen devlete savaş açanlara karşı elbette taraf olacağız.
Öldürülen Mehmetçiği anan yok. Asker olan Kürt kökenli kardeşime hayin diyen hayınların tuzaklarını elbette görecek ve deşifre edeceğiz.
Bunu yapmak vazifedir.
İlkdefa bir yazıyı okumadım. Sadece yorumları okuyarak bunları yazdım. Okumaya da gerek görmüyorum. Lafı ağzında döndürenler ve aynı temcit pilavını ısıtanlar sahneye yine çıkmış.
O zaman yukardaki yazı güzeldir.
10 NUMARA.
saygılar.
Engin Tatlıtürk tarafından 3/9/2010 8:36:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
mkuvanci
O bölgenin bir çocuğu olsaydım ; köyümde elektrik su, okul, öğretmen, sağlık hizmetleri olmasaydı, köylerimiz yakılmış, boşaltılmış olsaydı , birileri bana İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerin imkânlarını ve oarada yaşayan çocukları anlatsaydı, bu ayrımcılığın sebebinin de devleti yönetenler ve onları koruyan asker- polis olduğunu anlatsaydı , ben de taş atardım askere- polise- bakana ve Başbakana bile !
mkuvanci
Fikret TEZEL
mkuvanci
memosta_73
saygılarımla
Serinsular
ya bizim çocuklar da taşı alıp kürtlere atmaya başlarsa,defolun ülkemizden derlerse,defolun bebek katilleri ağabeyimin babamın katilleri derlerse,öğretmen mühendis ne varsa gönderipte geri getiremediklerimiz derlerse..
okul açtırmak çeşitli imtiyazlar elde etmek için polise saldırmak.çöpünü toplamayan belediye zabıtasına niye taş atılmaz diyarbakırda.
aslına bakarsanız ne istedikleri de belli değil.sıralayın deseniz 10 tane sayamazlar.
kürt milliyetçiliği yapanları destekleyenleri çanak tutanları masum hak arayışı gibi gösterenleri kınıyorum.şimdilik elimden gelen bu..
İnsan olmayanlar, insan hakkından nasiplenmeye layık değildir.
Tabiiki her insan insandir herseyden önce.
Ve dogarken biliyoruz ki her insan masum doguyor.
Cocuklar hangi ortamdaysa o sekil yetisiyor acikcasi.
O tinerci cocuklarada yazik,herkes düsmüs su dünyada bir cikmaza
cikmaz üstüne cikmaz.
Yeri gelince herkes baris diyor .
Sonra ordan cikiyor biri Sehitlerin kani neolacak kani yerde kalmayacak gibi sözler ediliyor.
Sonra bir diger gün vatana evladim canim feda olsun diyor.
Sonra yine biri cikiyor eziliyorum diyor horlaniyorum diyor.
O onu diyor bu bunu diyor o ordan ceker bu burdan ceker nasilsa bir gün kiyamet kopar.
Kopsada kurtulsak.
Cünkü kimsenin cözüm aradigi yok uzlasmaya niyeti yok geyesi yok.
Aydinlik diyenler baris diyenler bunu derken bile savas yanlisi gibi bir konusmaya geciyor.Her iki taraf.
Bir kürdistan kurulsada bitse su dünyayi insanligi tehdit eden bu olaylar.
Bu seferde bu vatanda bizimde kanimiz var derler.Gitmezler.
Ee ne ileri ne geri
Allah hayra cikarsin insanlik adina herseyi dilerim.
Yazik kin icinde yetisen cocuklara.
yüreginize saglik
saygilarimla
hicbitmez tarafından 3/9/2010 3:59:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
sayin yazar yazinizi okudum ve üzüldüm nedenmi tas atan cocuklari sevmedim diyorsun hic
belki kendi aynanizda haklisiniz fakat hic sordunuzmu neden tas atiklarini neden
hic bir insan nedensiz taslamaz kimseyi bende cocuk yasta evlendim hic birseyden
habersiz köyüne hergün asker baskini evler tek tek taranip araniyordu ne ariyordu bu asker
cünkü onlarida yönlendiren birileri vardi elbet benim ceyiz sandigima kadar devirip döktüler
özelime kadar korkmustum nedensiz hakaret ve küfürle karsi karsiyaydim nedenmi kürtüm
yiyecek erzaklarina kadar devirip döküldü 15 nufuslu ailenin erzahini acimadan benim esimde o zaman askerdi
ne armislardi acaba sadece kürt köymü diye baskin yapliyordu hangi ana isterki cocugu ölüme soyunsun
lütfen yazilanlari degil yasanan lari görün isterim cocuklarimizin biri dagda biri askerde hangisine yansin
ana baba uzakta gelen davulun sesi hos gelir insana degilmi sayin yazar ne ölmeye nede öldürmeye razyiz aslinda
sürgün edilen aileler senelerdir ne köyünü nede ailesini gören var hala bilmem biliyormusunuz
bunlardan biride benim ben annemi ölüm döseginde görebildim yillar sonra avrupada yasamin zorluklariyla yasmak zorunda kaldik nedensiz suslandik yargilandik tek sucumuz kürt olmakmi andilimiz kürtce konusmakmi susumuz söylermisiniz
ne yazik ben bilmiyorum ana dilimi türkce konusyorum ben sorguladimi neden türkce diye bin kez düsün bin kez yaz yazarim
benim 3 cocugum var simdi beni onlar yargiliyor neden ben kürt ce bilmiyorum ögrenmek istiyorum diyor her seye ragmen
yinede ben türkce dersine gönderiyorum zorla oda bizim dilimiz türkcede kürtcede ama kürtce dili okulumuz yok hala
isimlerimize kadar yasak konuldu ben kizima sadece devrim ismi vermek istedim kabul edilmedi ne yazik 12 eylül cocugu oldugu icinmi acaba oglum biri 9 yasinda ben türk degil kürdün türkceye gitmeyecegimdiye direniyor baski yapilan bir cocuk
karsilik verince terörismidir siizce soruyorum neden tas atiyor bu cocuklar avrupa gibi bir yerde 16 yasindaki oglum
dislanip itiliyor kalkiliyor sirf kürt oldugundan küfür ve hakaret ben kavgayi ögretmiyorum cocuguma oyuncak silah bile almadim almamda cocuguma kalem tutsun isterim savas degil baris kiraplari okusun kan degil bilgi kusun isterim bir insan gibi insanca yasasin isterim müsadenizle firsat verilirse bu durumlar cocugumu dersleri aksadi türk gencleri yüzünde
biri gelsin küfür esin dinine irkina kimligine arina namusuna bir dayanirsin iki dayanirsin ücüncüye sende taslarsin
sayin yazarim halki ve cocuklari bu duruma getiren demokras dedigin adalaletir ben duyduguma degil gördügüme vede yasadigima inanirim sagir olup uydurmam kör olup yakistirmam beb yasadigima inanirim.
saygilar sevgiler barisa davet savasa degil silaha degil kalem tutmaya alkislara kalksin eller diyorum
mkuvanci
Serinsular
artık uyanın bee..birileri sizleri kullanıyo hak hukuk diyo sizde bunlara alet oluyorsunuz.bizim bu memleketi,ve sizleri sevdiğimiz kadar, sizde başkalarını sevmesini bu memleketi sevmesini öğrenin.
askerliğimi diyarbakır silvanda yaptım.evlerden sokak aralarından gelecek saldırılara karşı 10 metre arayla nöbet tutuyorduk..şimdi kalkmış ben kürt okulu istiyorum falan..birkaç münferit olayı bütün kürtlere yapılıyormuşçasına anlatamazsınız..bizim memlekette de binlerce kürt var neden buralarda polise askere taş atılmıyor.korkudan mı? o bölgedeki polisle bu bölgedeki polis arasında ne fark var..
BU MEMLEKETE YÜK OLMAKTAN BAŞKA NE ÇABANIZ VAR..YETTİ ARTIK BİTİP TÜKENMEYEN İSTEKLERİZ.YETTİ ÖDEMEDİĞİNZ ELEKTRİK FATURALARINI SIRTIMIZA SARMANIZ.
KUSURA BAKMAYIN VE UNUTMAYIN RÜZGAR EKEN FIRTINA BİÇER AYRICA, ailesinde kürt olupta kürtçe bilmemek hiç inandırıcı değil...
hicbitmez
evet bencede.
memosta_73
ne ABD ne BAŞKA BİR DEVLET ne kürtlerin nede türklerin nede ıraklının nede başka birinin veya herhangi birinin karakaşları için burda değil çağımız enerji çağı ve enerji kaynaklarının kendi sanayisine çekmek için buralarda ama siz böyle düşünemeye bilirsiniz bize yük oldu derseniz değiller bunu asla unutmayın herbir savaşın ardında mutlak barış vardır gelin ölümlere karşı gelelim daha fazla canlar ölmeden barış diyelim
hicbitmez
Kürtce bilmeyen biri nasil kürt haklarini savunuyor o zaman
ben bile kürtce biliyorum.Hemde Türküm.
Gereksiz seylere tutunup kendi kendinizi israrla ucuruma yuvarliyorsunuz.
Ve sonunda ölümlere karsi gelelim diyorsunuz böyle mi ölümlere karsi geliniyor.
Daha fazla can ölmesin demeyle kaciyorsunuz isin icinden.
Baris isteyen insan böyle olmaz.
Anladik ezildiniz tamam hadi kabul diyelim uzatmak neyin nesi
baris isteyen insan bazi seylerden arinmali...En azindan suclamaya son vermeli.Kendi cocuklarini düsünmeli sizler böyle yaptikca tas atanlarin olmasida gayet normal.
Bende cocuklarimin beynini zehirlesem
benim cocuklarimda farkli olmazdi.
Ki cocuklarim hem kürtceyi biliyor hem Türkceyi.
Cok abartiyorsunuz herseyiyle.Öfkelerle kalkanlar zararlarla oturmustur
Anlayin artik Türk ve Kürt birbirine karismisdir artik
Anne Türk baba Kürt binlerce insan var.Bukadar kendini ayri tutmanin anlami nedir bir özelliginiz yoktur yani
Türkiyede ki vatandas neye sahipse sizle onla yetineceksiniz
ki tek kürt yok ki laz var degisik degisik insanlar var
Ama onlar yazik etmiyor kendine coluguna cocuguna.
Ben Almanyada yasiyorum ve cocuklarim mecburdur Alman okuluna gitmeye.Ama Türkceyide ben ögretirim Kürtceyide esim ögretir ne var yani.
Yasadigin yere uymak zorundasinmedeniyet budur
Ve derler ki insan olmak icin medeni olmak yeterlidir. Uymuyorsan her gün baska bir sorun yaratirsin ve yasarsin yani uyumsuzlugundan dolayi.
Eski köye yeni adet gelmez.
Sacma sapan hak olmaz.
Dar cerceveye takilip kalan maalesef sizlersiniz.
yoksa ayni konu üzerinde israrcilik olmazdi degerli dost.
saygilar
Şimdi bütün bazı toplum kuruluşları, bazı medya kuruluşları sizi ahime şikayet ederler dikkat etmelisiniz.
Ve bence haksızlık ediyorsunuz. Ne yapsın çocuklar? Taştan başka oyuncak mı vermiş bu devlet onlaraki onlarda taş atmasınlar? Tamam karadeniz çocuklarıda bu manada oyuncaksız, en az onlar kadarda birçok şeyden yoksun ama karadenizde taş yok onlar oyüzden polisi, askeri taşlamıyorlar! Taş olsa atarlar onlarda! Çok taraflısınız!
Başbakanda kızar size söyliyim. Medya patronlarını nasıl fırçalıyorsa sizide fırçalar vallaha.
mkuvanci
Bunu tariz sanatıyla söylediğinizi biliyorum; ama devlet Karadenize, Doğu'ya yaptığı hizmetin yüzde birini vermemiştir. Benim köyüm Ordu merkeze 14 kilometredir ve hala yolu topraktır. Köyümde hala devletin getirdiği su yoktur. Köyümün okulu terk edilmiş bir harabedir. köyümde sağlık ocağı da yoktur. ama köyümden kimse devlete asi gelmemiştir.