- 2051 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GÜVENSİZLİK
İlişkileri güçlendiren veya bitiren en kuvvetli faktörlerden birisidir güven diye söze başlamak istiyorum.
Peki güven nasıl olur? Tanımadığımız birisine güvenebilir miyiz. Duyduğumuz, çevrede yaşanan olaylar tanımadan güven olmaz noktasına getiriyor bizi. Fakat herkese de sapık, hırsız, karaktersiz gözüyle bakmak ne derece doğru? Bence güven fırsat vermektir. Kimlere güveniriz şu devirde ailemizi kapsam alanı dışında tutarsak; kökü çok eskilere dayanan çocukluk arkadaşları, bunların arasına okul arkadaşı, mahalle arkadaşın vs. dahil edebiliriz. Ya da aynı çatı altında yıllarca oturduğumuz yine söylüyorum eski komşumuz veya mesai arkadaşlarımız.
Sonradan dost, arkadaş olmak istiyorsunuz bazen öyle değişik olaylarla karşılaşıyorsunuz olmuyor olmuyor…
Yakın zaman önce; evde kimsenin olmadığı bir haftasonu temizlik yaparken, antreyi sildim bir de kapımın önündeki mermeri sileyim dedim birden aklıma dahiyane bir fikir geldi her yeri temizliyoruz neden doğalgaz saati ve borusunu silmiyoruz dedim ve hakikaten de tozlu gördüm. Ama boyum uzun olmasına rağmen elim uzanmadı. Apartman görevlisine burayı sil demek olmaz diye düşündüm. O sırada benim üstümde oturan komşumun 12-13 yaşlarında kızı belirdi. Gülümsedim. Canım elim ıslak şimdi bir içeri girip bana mutfaktan sandalye getirebilir misin dedim. Çocuk gayet net bir şekilde hayır getiremem dedi. Ben çok bozuldum. Yavrum ağır değil, evde de kimse yok. yardım için istiyorum dedim. Çünkü çocuğun başka bir düşünceyle girmek istemediği aklımın ucundan geçmiyor. Ben kimsenin evine girmiyorum dedi. O anda kendime öyle kızdım ki. Hiç kimseden genelde bir şey istemem isteyeceğim tuttu. Ama çok zoruma gitti. Neden mi?
Ben çocuklarıma başkalarına yardım etmeyi, büyüklerine otobüste yer vermeyi, markete giderken yaşlı komşularımıza bir şey ister misiniz gibi insani davranışları yani herkesin yapması gerekeni öğrettim. Arabayı kullanmadığımız zamanlar çocuklarla otobüse bitmişsek boş yer dahi olsa ben bizimkileri oturtamıyorum. Anne elbet bir yaşlı gelecek biz nasıl olsa kalkacağız gerek yok derler.
Ben 13 yaşında annemi kaybettiğimde benden üç büyük ablam evli idi. Babamla birlikte kalıyordum. Okuldan eve geldiğim zaman ya babam dışarıdan yemek söylerdi yada baba kız makarna, pilav, patates zor olmayan yemekleri yapardık. Ama unutamam o dönemi, o apartmanımızı. Herkes sırayla beni okuldan geliş saatlerimde bir bahanede bulunup sofralarına oturturlardı. Utanırdım önce yemek istemezdim. Ne olacak bizde senin anneniz derler di. Şimdilerde sınav zamanı sen okuyacaksın, sınavların var pişen yemek zaten bir kepçe de sen almışsın n’olacak derlerdi.
Diyelim kapımın zili çaldı, karşı komşu açardı ki evde yalnız bir şey olur eder kontrol edelim diye. Babam geç saatlere kadar çalışırdı. Ama ne hırsızlık vakası olurdu ne de mahallemizde korkunç bir şey. Evimizin kapısını bile kilitlemeden yatar uyurduk. Cam pencere açık…
Şimdi diyeceksiniz neden bir sandalyeyi içeriye girip vermeyen çocuğa bu kadar gücendiniz. Çünkü onbeş yıldır bu apartmanda oturuyoruz aynı çatı altında yani .. Az çok herkes birbirini tanıyor. Neden bu kadar güvensizlik… Asıl beni daha da üzen ertesi gün ben işe giderken annesi kapıyı açıp Aysel hanım kusura bakmayın dünkü olay için kızım anlattı ben kimsenin evine girme diyorum çocuk o yüzden girmemiş dedi. Hani bir söz vardır özrü kabahatinden büyük. Ne diyeyim herkesin prensibi var. Önemli değil dedim. Ama ortam kötü, bir sürü garip haberler dönüyor diye onbeş yıl altlı üstlü oturduğun komşuna da biraz güveneceksin diye düşünüyorum. Ben ne yapacağım çocuğa.…
Üstelik benim kızım, oğlum en alt komşumuzun gözleri iyi görmüyor ve yaşlı…Ev telefonundan kendi kızını oğlunu aramak için benim çocuklardan yardım istiyor. Onlar da yardımcı oluyorlar. Ben gurur duyuyorum büyüklerine hürmet gösteriyorlar diye ya da pazardan eli dolu gelen birisinin torbasına uzanıyorlar. Çünkü ben böyle büyüdüm çocuklarım da böyle olacaklar.
Ondan sonra neden ilişkiler böyle, ne oldu bize gibi sözler sarfediyoruz. Kırıyorlar insanı da ondan... Ben birkaç kişiye ziyarete gittim. Fakat kendi içlerinde komşulukları…geri bana iadeyi ziyaret olmayınca tabi ki bir daha gitmedim. Sen çalışıyordun, onun için rahatsız etmek istemiyoruz gibi sözler söylüyorlar.
Benim oğlum anahtarını unutmuş evde kimse yok bir allahın kulu dememiş ki çocuğum niye kapıdasın gel bizde bekle.
Bir defasında da acilen servise yetişmem lazım evin anahtarını kızımın almadığını gördüm eyvah dedim akşama ev ahalisi toplanıyor. Çocuk dışarıda kalmasın diye apartmanımızdaki bakkala öğlen kızıma rica etsem şu anahtarı verir misin? dedim. Çünkü yıllardır tanıyorum ve alışveriş yaptığım kişi aklımın ucundan güvensizlik ve beni reddedeceği geçmiyor. Adam almadı ya kaybolursa ya birinin eline geçer de evinize hırsız girerse diye… Dedim sen kendi evinin anahtarını nerede tutuyorsan benimkini de yanına koy olmaz dedi. Ne diyeyim.
Gerçekten geçmişteki ilişkiler o yüzden çok farklı onun için çok özlemini duyuyorum. Ona güvenme buna güvenme komşun olmasın ne olacak böyle…
Toplum dediğimiz o kadar küçülüyor ki keşke eski yıllara dönebilsek diyorum.
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Şimdi diyeceksiniz neden bir sandalyeyi içeriye girip vermeyen çocuğa bu kadar gücendiniz. Çünkü onbeş yıldır bu apartmanda oturuyoruz aynı çatı altında yani .. Az çok herkes birbirini tanıyor. Neden bu kadar güvensizlik… Asıl beni daha da üzen ertesi gün ben işe giderken annesi kapıyı açıp Aysel hanım kusura bakmayın dünkü olay için kızım anlattı ben kimsenin evine girme diyorum çocuk o yüzden girmemiş dedi. Hani bir söz vardır özrü kabahatinden büyük. Ne diyeyim herkesin prensibi var. Önemli değil dedim. Ama ortam kötü, bir sürü garip haberler dönüyor diye onbeş yıl altlı üstlü oturduğun komşuna da biraz güveneceksin diye düşünüyorum.
evet bu konuda ayni fikirdeyim.
yillar yili bir arada oturulan komsuyada insan bukadar güvensiz olmamali.
devir kötü bile olsa insalik diye bir sey olduguna inaniyorum.
yabancilara karsi tabiiki mesafeyi korumali cocuklarimiz bu annenin görevidirde cocugunu bu konuda uyarmak tabiiki.
ama yakin cevremize bukadar tedirgince yaklasmamali.
zaman geliyor komsumuzun cocuguna bile bakiyoruz.
sanirim ictenlik kayboldu insanlarda.
güzel bir yaziydi yüregine saglik sevgili Aysel.
sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
Evet, eskiden herşey sizin dediğiniz gibiydi..Ama cümleye nasıl başladık? " Eskiden "..Şimdi çok şey değişti..
Neden?
Ama özel ama genel..insanlar en çok "güven " duydukları tarafından incitilir oldular...
Bir kız evlat kime güvenir? Babasına..Baba kızına cinsel tacizde bulunur..
Bir eş kime güvenir? Kocasına...Koca eşini aldatır.. ( ya da tam tersi )
Komşuna güvenir çocuğunu emanet edersin...komşu çocuğunu keser, doğrar...
Sever, sevdiğine güvenirsin...Yarı yolda bırakır gider...
Yani....!!!
Şarkıda dediği gibi: Eskiden di...Çoookkk Eskiden...
Saygılarımla...
Aysel AKSÜMER
Allah kötü insanlardan herkesi korusun diyorum. Karşımıza çıkarmasın.... Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Saygılarımla...
Bu satırları okuyunca,validemin bir sözü aklıma geldi.Hep şöyle der.'' eski komşularımı çok arıyorum.'' Ev alma komşu al demişler.Ama son yıllarda herşey değişti.İnsanlarda değişti.İnsanlar bir selamı zor alıyorlar,kalkıpta nasıl güvensinler bize.Artık kimsenin kimseye güveni kalmadı.İnsanların kendine güveni yok ki.
Bir anahtara dahi sahip çıkamayacaklarını düşünüyor insanlar.Ben arabamızın anahtarını komşuya bıraktığımı hatırlarım.İnsanlık her geçen gün yozlaşıyor.Siz yine de güvenmiyorlar diye üzülmeyin.Yarın öbür gün selam dahi almaz vermez hale geliyor insanoğlu.
Umarım insanlık kendine gelir.Teşekkürler yazı için.Anlamlı bir konu idi.