İnanmaktan Gelen Enerji ve Uğursuzluk (14)
İnanmanın insana verdiği güç bilinmektedir. Hastanın doktoruna olan inancının iyileşmeye katkısı tamamen pozitif güçlerden kaynaklanmakta ve ilaçtan daha tesirli hale gelebilmektedir.
Bu tür etkileşimle vücutta biyokimyasal mekanizmalar harekete geçer, başta endorfin olmak üzere kimyasal maddeler salınır ve etkiler oluşur.
Çoğunuz yaşamışsınızdır; Yaşlı nenemiz ya da dedemiz her gün bir yerlerinin ağrıdığından şikayet eder, adeta bıktırırlar.
Onlara inandıkları bir doktorun gönderdiğini söyleyerek bonibon şeker yutturduğunuzda ağrılarının geçtiğini söylerler, siz de yalan söylediklerini sanırsınız. Aslında, doktordan geldiğine inandığı şekeri yuttuğunda salınan hormonlar ağrının yok edilmesinde rol alırlar ve yalan söylemiyorlardır.
Gece boyunca hiçbir ilacın yok edemediği diş ağrısı, diş doktorunun kapısından girdiğinizde nasıl da yok oluyor hiç yaşadınız mı?
Adına, hacı, hoca eki takılan ve birçok insanın büyü bozdurmak ve muska yazdırmak için gittikleri insanların yaptığı hiçbir şey olmasa da onlara inananlarda bazı değişiklikler ve rahatlamalar ortaya çıkar. Bu, onlara inanmaktan kaynaklanan bir durumdur aslında.
Öncelikle o lakapla bu insanların anılması hiç hoş değildir. Bunlar ne hacı ne de hocadır. Ama toplum hacı ve hoca isminin büyüklüğüne inandığından bunlar da bu isimleri sık kullanmaktadır.
Bunun gibi, yanlış inanıştan doğan negatif enerjinin vereceği zararın boyutlarını hiç düşündük mü? Yanlış şeylere inanmaktan kaynaklanan negatif enerjilerin vücut dengesinin kaybolmasında rol alma ihtimalini hiç düşündük mü?
Uğursuzluk denilen şey de böyledir. Bir şeyin uğursuz olduğuna ve o şeyle karşılaştığınızda işlerinizin ters gideceğine inanmışsanız, her şey beklediğiniz gibi gelişmeye hazırdır çünkü siz oluşturduğunuz negatif enerjinizle öyle olmasını arzu ediyorsunuzdur.
***
Padişahın biri ava giderken sabahın erken saatinde bir adamla karşılaşır, adam hoşuna gitmez ve avının iyi gitmeyeceğini düşünür.
Akşama kadar uğraştıkları halde hiçbir av avlayamazlar. Padişah bunu sebebini sabah karşılaştığı adamdan bilir ve onun bulunmasını ister.
Bir müddet sonra o adam bulunur, yaka paça padişahın huzuruna getirilir.
Padişah adama;
“-Bre uğursuz adam, yoluma nerden çıktın? Senin uğursuzluğun üzerimize çöktü ve hiç av bulamadık” der.
Sonra da adamlarına vurun bunun kafasını diye emir verir. Bu emri duyan adam bakar ki kelle gidecek, hemen söz alır ve;
“-Padişahım kim uğursuz, ben mi yoksa siz mi? Siz bana rastladınız hiç av avlayamadınız. Fakat sabah ben size rastladım kellem gidiyor, uğursuzluk kimde acaba?”
Padişah bu söz üzerine güler ve adamı serbest bırakır.
Almuti
Devam edecek…. Gelecek konu; “Ne söylediğin mi, Niye söylediğin mi Önemli”
YORUMLAR
Gerek muskacı ve büyücü sahtekârlala ilgili söylenenler ve gerekse padişahın yaşadığı olay, gerçekten çok iyi seçilmiş.
Almuti
saygılarımla