SAYGILARIMLA ARZ EDERİM
(Saygılarımı Sunacak Merci Makam Kişi Bulabilirsem)
X3D, Liyakat ve sadakatin insan üzerindeki etkileri, Kültürümüzün temel köşe taşlarından oluşmuş dilek anlatım grafiğinde baştan sona doğru ibuşa edilen istekler dizisinde dile getirilen yazılımların son parçasında çatıyı meydana getiren kiremitlerden saygı, sevgi, bağlılık, liyakat ve sadakatin devlet kurumlarında insanlar üzerindeki etkisini, makamların insanoğlunu nasıl değiştirdiğini irdelemeye hep birlikte çalışalım. SAYGILARIMLA ARZ EDERİM. Bu kelime bizim yazım biyografisinde dilek içeren yazıların son konulan kiremididir. Her türlü dilek ve temenni yazılarında hem saygı dile getirmek hem de üst makama hitabet şeklini anlatması yönünden devlet hiyerarşisinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Verilen dilek yazılarında bu kelimeyle istenilenlerin saygı ortamında yerine getirileceğini ifade etmesi nedeniyle arz edene bir ferahlık arz edilende de bir saygı duyulduğu hem kendisine hem de idare ettiği kuruma güven duyulduğunun ibra edildiği anlamına gelir. LAKİN,,,
Doğruluk fazilettir, [ /italik]
İnsan yaşantısının sosyalleşmesiyle başlayan karşılıklı sevgi ve saygı, zamanla yerini yaltaklanmaya bırakmıştır.
Karşısındakini etkilemek hele hele bir makam sahibi olan biri ise tamamen yaltaklanma fariziyesinde adeta çömelmelerle kendini küçümseyerek karşısındakini büyütme detaylarıyla ilişkilendirmeye çalışan kişisellik cürümler geçirmiş geçmiş dönemlerde el öpüp başa koyma alınla dudak seronomlarıyla etekleme gibi iki büklüm olmalar.
Her insanın kendine özgü bir şahsiyet ve onuru mutlaka vardır. İnsan şahsiyetini ve onurunu el öpmelerle eteklemelerle iki büklüm olmalarla küçük düşürmesi çıkar uğruna iki paralık etmesinden başka şey değildir. Görev yaptığım üniversitede bu tür yaltaklanmaların şahitliğini yaşayan biri olarak kişisel prensiplerime ters düşmesinden dolayı ne yazık ki merdiven basamaklarını tırmanma şansını elde edemedik. Hatta zaman zaman yönetimle girdiğim mücadelede aksi yazışmalarıma da bunu şöyle konu etmiştim. …….. Rektörlüğüne, ……………….. gereği için ne yazık ki arz edemiyor saygılarımı da sunamıyorum. Açıklama gerekirse arz edilecek makamı işgal eden kişi saygı sunulmasını hak etmediğindendir. Böyle bir yazıdan sonra gelen tepki sindirme ve baskı yapmalarından başka ellerinden gelen bir şey olmamıştır/olamazda çünkü doğruluk fazilettir. Doğrulukla kalkıp oturanların uğradıkları şiddet teorileri uygulanan sindirme politikaları yapılan baskılar her zaman çürümeye mahkûmdur.
Nedamet payeleri,
Süre gelen devlet idamesi her daim en önde gelen kavramdır. Ancak, devletin idamesine gerek duyulan hizmet alımı ve dağıtımı idarenin yürütülmesi için görev verilenler işgal ettikleri konumları asla kendilerine baki olmayacak olan nedamet payeleri sayesinde oturdukları makamlarla astlarını nasıl gördükleri çağdaş yaşam düzeyinde kronik hastalıkların çentiği gibi görmek mümkün olmasına rağmen çağımızın insan ideolleri ile bağdaştırmak mümkün değildir. Karanlık çağlarda insanların köle olarak kullanılması yaratılış gereği evrenin en üstün varlığı olan insanın geçici hevâları badiyesinde kendine emanet edilen makama ihanetlerinin yanında alt çalışanlarına zulüm teorileri uygulayanlara hiçbir zaman saygı duyulmaz. El pençe olarak durulması saygıdan değil devletin ihsasıyla oluşturulmuş haksız yere işgal edilen makamdan başka şey olması mümkün değildir. Yoldan geçerken köpeğe kuçu kuçu denmesi korkudan değil ısırığının açacağı hengâmelerle ortaya çıkacak sorunlardan ibarettir.
Saygınlığın öteliği,
Saygınlık insan olarak hak edildiğinde gerçek değerine ulaşır. Paye elde etmek insana saygı duyulacağı anlamını getirmez. Devletin çalışanlarına daha doğrusu hak edenlerine verdiği paye kendi çıkarları doğrultusunda kullananlar saygınlık hallim kalım öteliğinde sanılmaktadır ki benlik dürtüsüdür.
Dürüst insanların kanlarını donduran olaylar ve korku salımı,
Hâlbuki o saygınlık devlet idaresinin idaresinde mevcutluktan başka şey değildir. Bu günlerde henüz suçları sabit olamamalarına rağmen devam eden muhtelif yargılamalar hâkim karşısına çıkanlara devlet tarafından verilmiş olan payelerle suç unsurlarıyla anılmaları kişisel olmasına rağmen devletin onurundan bir şeyler alıp götürdükleri kanısı dürüst insanların ve vatandaşların kanlarına işlemekte ve devletin gerçek ideolojisinde kitle olan vatandaşların kanını dondurmaktadır. Haliyle halkın kendisini savunan kurumların başında bulunanların yaptıkları yapmayı planladıkları alışıla gelmiş dışında oluşan olumsuzlukların ortada artık ezber olması bir korku saliminin ezberleri bile geçmesi halkın tedirginliklerine neden olmakta ve güvendiği dağlara kar yağması bu kurumlara bağlılığı azalmasına sebep olmakta neye nerelere tam olarak güven duyacağı kararsızlığı içine düşürmektedir.
Devlet daimdir,
Devlet daimdir. Geleceğe bırakılan en güzel miras devletin huzurudur. Devlet huzur içinde olursa yaşayanlarda huzurlu, mutlu ve sükûn içinde olur. Huzur ve sükûn içinde olmayan halkın hoşnutsuzluğu ortam gerilmelerine neden olur.
İnsan öncelikle kendine saygı duymalıdır, İnsanların elde ettikleri bu payeleri kendi egolarını tatmin etmek ve çıkarlarına kullanmak devlet idollerine ters düştüğünden hizmet alan ve verenler arasında derin yaralar açmakta büyük uçurumların oluşmasına sebep olmaktadır. İnsan öncelikle kendine saygı duymalı ve duyduğu bu saygıyla onur duyarak hizmet alanlara edebi ile hizmet sunmalıdır.
Şibumi,
İnsanların iç duygularında yaşattığı çözümü olmayan ve elde edilen şöhret, makamla intikam duygusu ile dışa vurmaya çalışanların yaşadığı hisler milliyeti ve gerçek ismi bilinmeyen ve Türkçeye çevrilmiş birçok eseri bulunan yazar olan trevanian’nın eserlerinde yansıttığı ŞİBUMİ ruhuna benzemektedir.
İntikam duyguları,
Ruhsallığı tartışılacak kadar ruhsuz olmuş bazı makam sahipleri acımasızlıklarını bulundukları ortamın iyilik perilerinden topladıkları derme çatma bilgiler ve yetkileri dâhilinde en üst seviyede kullanmaya çalışırlar. Bozuk ruh içeriği bu tip insanların kalplerinin de mühürler. Öyle ki kendilerine gösterilmeyen alakaları kariyerleri kendi eş değeri olup ta kendi astı olanlara daha çok ilgi gösterilmesi bunların en çekemediği hazımsallığı sert olan bir olgudur. Bu durumda intikam duygusunu kariyer sahiplerinde gerçekleştiremediklerini hangi ölçüde olursa olsun mahiyetindeki astlarında uygulamaya koymaktadırlar. Sahneye koydukları ezme sindirme politikaları genellikle gerçekleşir çünkü ast zaten her daim eziktir. Seslerini yükseltmeleri halinde bilir ki daha da ezilecektir.
Yaşamları çöküntüye uğradıkları zaman ruh bozukluklarını karşısındakilere sezdirmemek için her türlü gayreti gösterirler ancak, farkında olmadan bu olguları aile bireylerine yansıtır ve eremediği intikamsal duygularını tatmin ettiklerini sanırlar. Her zaman astları ve üstleri için içinde intikam hırsını beslerler. Kendi çıkarları doğrultusunda hemogonik olarak aile bireylerinin yaşantısından örnekler vererek kitlesel gündem oluşturmaya çalışırlar. Kendi çapalarıyla hiçbir zaman gerçek başarıya imza atmaları mümkün değildir. Kariyer basamaklarını hızlı bir şekilde çevresinin ve ailesinin ortak uğraşlarıyla tırmanmalarına rağmen kendilerine çıkar sağlayacak cahillerden bile istifade etmeye çalışırlar.
Yalan üzerine kurulan düzen= siyaset,
Siyaset bilindiği gibi yalan üzerine kurulmuş bir düzendir. Bu tip insanların iman, inanç duyguları zayıf olması ve vicdan hissiyatlarının da hasara uğramış olmaları nedeniyle aslen güttükleri siyasi emellerden % 99 la U dönüşü yapabilen karakterlere sahip olduklarından dönem iktidarlarından ve kitle patronlarından yararlanmayı çok iyi bir şekilde becerme yeteneklerine sahiptirler. Yönettikleri kurumları kendi çıkarlarına kullanmakta usta roller çıkarırılar. Bu kurumları devletin değil babalarının çiftliği olarak görürler.
İt bağlılığı,
Becerisizliklerinde tıpkı kuduz kopeklerin su gördüğünde almış olduğu ruhsal durumlara düşerler. Kendi nam ve çıkarlarına sırdaş olan amaçlarına birer it bağlılığı içinde olan kişileri hizmetlerinin karşılığı olarak ödüllendirebilmek için onların(it bağıllılığında olanların) istekleri doğrultusunda kanunları hiçe sayarak hak etmedikleri makamlara yerleşmelerini sağlayarak bir tatminkârlık duygusuna kapılırlar.
Karanlık çöken gözler.
Makam sahibi oluncaya kadar çevreden destekleyenleri de her türlü yolsuzluklara rağmen ödüllendirmeyi de ihmal etmezler. Resmi veya özel kurum olsun karıştıkları onca olumsuzlukları görmezden gelirler. Zaten görmezden gelmemeleri mümkün değildir. Elde ettikleri makamların vermiş olduğu anti heyecan nedeniyle karanlık çöken gözlerine inen perde üstüne bir de kendileri göz kapaklarını iki kez kapatırlar. Mal mülk hırsı yatlarının yanında elde ettikleri makamları kaybetme korkularıyla yaptıkları yanlarına kar kalacak sanırlar.
Hibofik karakter tahlilleri ve vahdaniyet,
Hibofik olarak çözümlenmiş karakterlerinin tahlil edilerek deşifre olmaları halinde korkularından sürekli hastalık ve düzensiz ritmik ruhsal arzulanmalar sergilerler.
Dün fırtına olduklarını sananlar almış oldukları darbelere rağmen halen fırtına olarak estiklerini sanırlar. Yıkıcılık, emanet edilen makamlara ihanet etme duyguları vahdaniyet olarak kanlarına işlemiştir. İç ve dış bedbahtlıkları amaçlarına yönelik olarak yapabilmek için damarlarındaki asıl kanlarının dönekliğini bile sağlarlar. Damarlarında dolaşan asıl kanlarının şeytanımsı hal alması nedeniyle öz ceddini bile tanımaz hale gelirler. Bütün bu oluların tepe taklak olması hayallerinin bir anda yok olması onları çileden çıkarır. Ellerinde taşıdıkları balonların bir anda ellerinden kayarak uçması hayallerinde süsledikleri yıldızın ortadan kaybolması onları hüzünsel çöküntüye soktuğundan akılları sıra bu durumdan kurtulabilmek için olmadık travmalar canlandırarak adalet mekanizmasını kandırmaya işledikleri suçlardan sıyrılmaya çalışırlar.
Körelen vicdani değerler,
Birçokların hayal ettiği makamların kıymetlerini bilemezler çünkü vicdani değerler onların gözlerinde körelmiş ahlaki çöküntüler içine düşmüş dönüşü olmayan bir yol haritasına girdiklerini sandıklarından oturdukları makamlarla cennet yurdun çıkarlarına bile muhalif olabilmektedirler.
Toplumsal yargılardan uzaklaşma, Mevla neylerse güzel eyler.
Onların gözünde din vatan namus kavramlarının değerleri üç günlük dünya menfaatine dönüştüğünden ihanetleri onlarca kat daha büyüyerek toplumsal yargılardan uzaklaşarak dâhili ve harici bedbahtlıklarını aleniyete dökerler. Yaradan neylerse güzel eyler vecizesiyle memleketimizi bu dâhili bedbahtlardan korusun. En içten duygularla tek tesellimiz bu dileğe ÂMİN diyebildiğimiz günler içinde olduğumuzdur.
Düzce,08.03.2010
Zekeriya Çavuş
Şair Araştırmacı yazar
YORUMLAR
Güzel bir yazı okudum. Kalemine sağlık...
Ne yazık ki kamu kuruluşlarında tozu dumana katan torpil belası biz alt kademe de çalışanları mahvetmekte kalmıyor. Ev'e götürdüğümüz ekmeğe bile artık nerdeyse takoz koymaya çalışmaktadırlar. Güler yüz görmeyen yüzümüz haliyle vatandaşa ekşi yüz olarak aksediyor. Bu konuları dile getirdiğiniz için kamu çalışanları adına teşekkür ediyorum.
Başarı dileklerimle...
Meslektaş.