- 717 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KADINLARIMIZ
KADINLARIMIZ
8 Mart dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun. Nasıl doğmuş böyle bir gün, neden böyle bir kutlama gününe ihtiyaç duyulmuş, çoğunuzun bildiği bir şey. Zaten amacım da işin hikayesi üzerine yazmak değil, Kutlu olsun diyorum ama, gerçek olan; kadının birikmiş olan tarihsel güncel sorunlarını, 8 Mart’ı kutlamakla çözülemeyeceğidir. Şu anda kimbilir kaç yerde kaç kişi kadın erkek Nazım’ın KADINLARIMIZ şiirini okuyarak kadınlara karşı olan görevini yerine getirmiş olmanın mutluluğu içindedir. Aynı şeyler, aynı klişeler...
Kadın cinsine olan baskı asırlara, hatta bin yıllara dayanmaktadır. Bin yıllardır süren erkek egemenliği, kadın kişiliğin de olmadık tahribat yaratmıştır. Bu tahribat iki binli yıllarda da etkisini göstermektedir. İki bin on yılında da kadın cinsi aşağılanmakta, ikinci sınıf görülmektedir. Bu vahim durum gelişmiş toplumlarda bile mevcuttur. Durum diğer dünya toplumların daha da trajiktir. Genel de bütün dünya coğrafyasında, özellikle de bizimki gibi geri bıraktırılmış coğrafyalarda kadının durumu artısı eksisiyle hemen hemen aynı paralelliktedir. Yani ikinci sınıf insandır kadın. Kadın bütün yaşantısı boyunca ev işlerini yapmak zorunda olan bir hizmetçidir, cinsel objedir, zevk mezesidir, erkeğin mutluluğunu sağlamak için varolmuştur. Kadın hakkındaki olumsuz yaşam koşullarını saymakla bitiremeyiz. Açık ve net olan; kadının ezildiğidir. KADINI EZEN de, kadının doğurduğu, emek verdiği, yaşamasına sebep olduğu ERKEKTİR. Yukarıda da izah etmeye çalıştığım gibi kadın sorunu, binlerce yıldır süren erkek egemen anlayışının bir ürünüdür. Bu anlamda çözülmesi de uzun bir dönemi kapsayacaktır. Erkeğin, kadının eşitliğine inanması, bu eşitliği içselleştirip somuta indirgeyerek pratikte uygulaması uzun bir dönemde gerçekleşecektir. Batılı toplumlarda kadın kabulünü sağlamışsa da bu daha çok kağıt üzerinde yasal zeminde bir kabul görmüştür. Pratikte işlerliğini yitiren bir kabuldür. Batılı toplumdaki erkekte kadının eşitliğini özümsememiştir. Nitekim yapılan araştırmaların bu durumu doğrulamaktadır. Örneğin her 100 ailede sadece beşinde erkek ev işlerine yardımcı oluyor. Diğer 95 ailede kadın bütün ev işlerini yapmak zorunda. Bu korkunç bir rakamdır. Olayın bir diğer korkunç boyutu ise, kadının bu durumu kadermiş gibi kabullenmesidir. Yine yapılan araştırmaların ortaya çıkardığı bir diğer ürkütücü istatistikse; her yıl binlerce kadının cinsel tacize maruz kalmasıdır.
Bir erkek olarak ben kendim, ne kadar zor da olsa, bin yılların getirdiği alışkanlık da olsa, kadın özgürlüğünü biçimsellikten çıkartıp içselleştirmek gerektiğine inanıyorum. Burada en büyük görev yine kadına düşüyor. İster yasal haklarını almada olsun, ister bireysel bazda gelişen bazı olaylar karşısında olsun, özgür inisiyatiflerini kullanmaktan çekinmesinler. Artık kendilerini ezdirmesinler!
Bu tarzda gelişecek olan bir MÜCADELE şekli SADECE KADINI DEĞİL ERKEĞİ DE ÖZGÜRLEŞTİRİR ve aynı zamanda yılda sadece bir gün değil, diğer günlerde de kadın saygı görür. Olması gereken de bu değil mi? Böylesi günlerde buluşmak dileğiyle. 8 MART DÜNYA (EMEKÇİ) KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN !