- 485 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kendi halimde şöyle bir düşünürken!
İnsan olmak ve bu şerefe nail bulunmak ne büyük bir nimettir.
Şükrü asla mümkün olmayan en büyük değerdir.
Fazilettir, payedir, şereftir, hilkattir.
Böyle bir itminanlığa haiz olmak için muhakkak ki bir eğitim şarttır.
Eğitmen öncelikle kim olduğunu bilen, hilkatin ve aidiyetin idrakinde vakıf bulunan, mükellefiyetin ve emanetin ne kadar önemli olduğunu bilen bir şuurun sahibi bulunmalıdır.
Aksi takdirde manasızdan habersiz bir kişilik ne kadar verimli olabilir. Öncelikle kendisi bizzat bir eğitimden geçmelidir, hakikat nedir muhakkak bilmelidir.
Hülasa edersek mazisiyle kahretmeyen, geleceğiyle paganlaşmayı öncelemeyen, objektif bir düşünme usulünü özellikle tercih eden bir mürebbiye ve eğitici olmalıdır.
Güven, sadakat, fedakârlık, görgü kuralları, edebin ziyadesi, faziletin değeri, şahadetin gereği, vatanın teminatı, vicdanın, izanın, halin izahı ve vuzuhu için en önemli dayanağı manevi alt yapıdan geçmektedir.
Manevi alt yapısı olmayan bir insan, sorumsuz bulunandır, keyfiyetine göre davranışı önceleyendir.
Bir insana fayda sağlamak adına, öncelikle onu anlamak için gayret, sükûnet ve sabır gerekmektedir.
Bilmekteyiz ki hiddeti önceleyenler bilgi bakımından yetersiz kişilerdir.
Şiddet heveslileri ise konuşma dilinden yoksun cahilliği öne çıkmış kimselerdir.
Bu kişilerin genel temayülü, isteklerini sevgi diliyle değil kargaşa ortamını tercih ederek elde etmek meyilleridir.
Aslında bu insanların en büyük problemi bire bir kendileriyledir. Kendi sineleriyle barışık değillerdir. Husumet, haset, riya, tekebbür, zülüm, hiddet, şiddet, aldatmak, inkâr etmek temel tercihleridir.
Çünkü nihayetinde kime hesap vereceğini, bir nefeslik can olan akıbetini, mahşerin haşyetini nerden bilecekler ki, bilgi ve mana muhayyilesi bunların en son veya asla istemedikleri tercihleridir.
İnsanlık tarihinde en bariz olan iki husus ön plana çıkmıştır.
Ezel ve ebet, Hak ve ret, vicdan ve nefs, zalim ve mazlum, müstekbir ve müstezaf, Rab ve tagut tercihleridir.
En ufak bir paha karşılığında dinini satanlar, farkında olmayanlarda çabası tabi ki.
Müstekbirlerin, ilahlık taslayanların en çok tercih ettikleri insan kitleleri, hürriyetini ve kutsallarını enaniyeti sebebiyle yer değiştiren betbahlardır.
Bu grup insanlar Allaha kulluk problemi yaşamaları nedeniyle kula kulluğa mecburdurlar çünkü rızkın banisi olarak önderlerini bilirler.
O kutsarlar, en yüce ilanını yayarlar, bir kurtarıcı payesi vermeyi de ihmal etmezler. Körpe dimağlara en büyük ve kurtarıcı telkinini dayatırlar.
Reddedenleri alaşağı ederek orada boğmayı göze alacak kadar sefil ve gaddarlardır.
Ezbercilik kültürü olmazsa olmaz sanılan bir bühtandır. Zira mantığın, izanın, tahkik yeteneğinin kullanılmaması istenmektedir.
Sebep gönlü, ufku kapalı bir nesil için seferberlik ilan ederek kulluk ve kölelik sürecini daimileştirmektir.
Cennet vatan diye dualar ettirilirken, bir taraftan talanın ve işgalin sahibi olan müstekbirlerin conilerine vatandaşların bir kısmı kullandırılarak seks servisi verilmektedir.
En galiz küfürler dinselliğe edilmektedir. Allahın adı anılarak işlenen küfürün haddi hesabımı vardır. Kim yetiştirdi bu çulsuz hainleri.
Bir sütçü imam niye vardı, bir gazeteci Tahsin ne diye kurşun sıktı, niye Antep’e gazi payesi verildi, neden Erzurum’a dadaşlar şehri dendi ve birçokları.
Muasır medeniyet seviyesine ulaşacağız diyerek İslami değerleri, Kur’ani hükümleri, en son peygamberi hiçe sayacaksak, dışlayacaksak…!
Bu tercihlerinizin hepsi de sizin başınıza çalınsın, Cenabı Hak sizler neyi hak ediyorsanız onu sizlere yakınlaştırsın, akıbetinizi idrak etmeniz için fırsatlar versin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.