- 475 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZİRVE TOPLANTISI VE SONRASI
ZİRVE TOPLANTISI VE SONRASI - II -
Dr. Sadık Özen
ÜLKE GÜNDEMİNDE YER ALAN OLUMSUZLUKLAR HAKKINDA KAMUOYUNDA YER ALAN DÜŞÜNCE, SÖYLEM VE SÖYLENTİLER:
Kamuoyunda, uzunca bir süredir devam eden ve bu iktidar döneminden yıllarca önceleri gündeme gelmiş bulunan sosyal ve siyasi içerikli söylentiler var. Bunlar, Atatürkçü ve Ulusalcı kesimler tarafından kötü niyetli ve maksatlı kabul edilerek karşı çıkılırken, bazı kesimlerce de destekleniyor ve alkışlanıyor.
Cumhuriyetimizin temel ilkeleri ile bağdaşmayan, daha çok inançlarımızla ilgili, bu söylemlerin, son yılarda söylenti olmaktan çıkıp, eylem aşamasına geldiği ve rejimimizi tehdit edici boyutlar kazandığı görülüyor. Ve ne yazık ki olaylar bu şekilde gelişmeye devam ediyor.
Üstelik bu olumsuz gelişmelere karşı olan ve rejimin korunmasından yana olanlar vatan haini gibi gösterilmeye çalışılıyor. Uydurulan yalan ve iftiralarla bu insanlar sindirilmeye ve saf dışı edilmeye çalışılıyor.
Bu söylentilerin ne kadarının doğru olduğu kanıtlanamayacağı gibi, ne kadarının yanlış olduğunun da kanıtlanması son derecede zordur. İşin en kötü yanı ise işte budur. Ancak, görünen köy kılavuz gerektirmeyeceği gibi, mızrak da çuvalda saklanamaz.
Toplumda, yanlışların doğru gibi gösterilerek, doğru ile yanlışın aynı anda tartışılması kafaları iyice karıştırmaktadır. İktidarın bu durumlar karşısındaki pasif tavrı ise fitne ve fesadın ortadan kaldırılması yerine daha da güçlenmesine yol açmaktadır.
Hiç şüphesiz, anayasal çerçeve içinde kalmak koşuluyla, insanların inanç özgürlüğüne sahip oldukları ve bunun gereklerini de yerine getirme haklarının olduğu tartışılamaz. Bu önemli ilke, Anayasamızca teminat altına alınmış bulunan laiklik ilkesinin amacı ve anlamı içindedir. Buna rağmen, laiklik ilkesine sahip olanlar din düşmanı olarak gösterilmekte ve “Dinsiz” ilan edilmektedir.
Dinimizin gereği olan kavramlara ve dinin gereklerini yerine getirebilmenin aracı olan Camilerimize, Cemevi, Kilise, Sinagog gibi eşdeğer kuruluşlara son derecede saygılıyız. Ancak, “Cemaat” adı altında cumhuriyet öncesinin İslamiyet dinini yozlaştırmış ve o dönemi hortlatmaya çalışan birtakım yan kuruluşların ve bunlara bağlı organların da karşısındayız. Bu konularda yaratılan olumsuz gelişmeleri, üzüntü ve endişe ile izlemekteyiz.
Bakalım, sözü edilen cemaatin yaptığı çalışmalar, içine girdiği eylemler ve yarattığı kötü sonuçlar daha hangi boyutlara ulaşacak ve ülkemizi daha ne gibi olumsuzluklara sürükleyecektir. Bunların önlenmesi yerine seyirci kalınması asla kabul edilemez.
Ülkeyi yönetenler gerçeği görmeli ve gereken önlemleri almalıdır. Bugün iktidara destekçi gibi görünenlerin, gelecekte yaratacakları tehlike, altından kalkılamayacak boyutlar kazandığında yapılabilecek fazla şey kalmaya bilir. Önemli olan böyle bir aşamaya gelinmemesidir.
Kökü dışarıdaki odakların, yurt içindeki maşalarının ülkemizi bölme çabaları daha fazla etkinlik kazanmadan gereken önlemler alınmalıdır. Aksi halde, yıkılan duvarın hep birlikte altında kalırız ve çıkarılan yangın hepimizi birden yakar.
Akıllarımızı başlarımıza alıp, birlik ve beraberliğimizin sağlanması ve rejimimizin korunması için elele verme zamanıdır. Dilerim gerçekleşir.
Saygılarımla..
(DEVAMI VAR)
05 Mart 2010
www.fikirplatformu.net
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.