7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
702
Okunma
Mevcut iktidar, ülkemizi AB’ne dahil etmeye çok kararlı bir görünüm sergiliyor. Bir kısım halk bu samimiyete inandığı halde, bunun bir aldatmaca olduğunu iddia edenler de var.
Fakat bence, işin en can alıcı yönünün, iktidar tabanının bu niyeti desteklememesi ,yani
ülkenin AB’ne girmesini istememesidir. Üstelik bunların sayısı öyle önemsenmeyecek kadar az da değildir.
Oysa muhalefet tabanının neredeyse tamamı - Kürtler dahil - ülkenin AB’ne girmesini hararetle desteklemektedir. Sırf bu yüzden, mevcut iktidarın bu konuda önemli adımlar attığı itiraf edilmektedir.
Bir vatandaş olarak benim kafamda, bu samimiyet hakkında endişelerim var. Bu iktidarın, AB’ne girmemizi istediğinden, asıl hedefin bu olduğundan emin değilim, hatta şüpheliyim.
Orduda, yargıda önemli reformlar yapılmak istenirken, bunların AB’ne uyum için yapıldığı iddia ediliyor. Kimsenin itiraz ettiği de yok. Samimî bulunsa, yep yeni bir anayasa yapılmasına bile kimsenin itirazı olmadığından ben şahsen eminim.
Bence, AB’ne uyum bahane edilerek, başka şeyler yapılmak isteniyor bu ülkede. Orduda reforma, Genelkurmay’ın itirazı olacağına kim inanıyor ? AB’ne uyumun ilk şartlarından biri , Genelkurmay’ın Millî Savunma Bakanlığı’na bağlanmasıdır. Teklif edilsin ; zorluk çıkartılırsa eğer, millete duyurulsun ! Duydunuz mu ; hiç sözü edildi mi ?
Sonunda yargı reformu da, anayasa değişiklikleri de, bir şekilde yapılabilir. AB ülkelerini gerçek olarak örnek alırlar, o şekilde halka sunarlarsa, itiraz mümkün değil. Sulandırılırsa eğer - ki görüntü o yöndedir - tabii ki reddedilir.
Seçim barajı, AB normlarına uyuyor mu ? Hayır !
Dokunulmazlıklar AB normlarına uyuyor mu ? Hayır ?
Siyasî Partiler Kanunu uyuyor mu ? Hayır !
Neden bunların hiç sözü edilemiyor ? Hani nerede samimiyet ?
Bütün bunlar iktidarın kendi çıkarlarına ters düştüğü için sümen altı ediliyor.İşin bir de daha önemli bir yanı var : İktidar partisinin tabanına karşı sözünü bile edemeyeceği konulardaki reformlar !
Diyanet ve eğitim başlıklarının açıldığında ne olacak ? Bunlarda reform yapmaya şu anda gücü yeter iktidarın. Niye sürekli uzak duruyor , ya da eften püften düzenlemelerle, sulandırmalarla daha da çıkmaz hale getiriyor ? Bakın eğitimde yapılmak istenen her türlü değişikliğin altında, sadece imam- hatip lisesi öğrencilerinin, bir yerlere getirilmesi amaçlanıyor.
Diyanet ve eğitimi AB normlarına getirmesi için tabanını karşısına alması gerekiyor ! Bunu yapamayacağını hepimiz biliyoruz. Bunlar yapılmadıkça AB’ne girmenin mümkün olamayacağını bilmiyorlar mı ? Bal gibi biliyorlar !
Diyanetin yapısının değişmesi gerekiyor. Bu gün olduğu gibi, tek bir dinin, tek bir mezhebine hizmet edip, giderlerini tüm halktan alması zaten insan haklarına bile aykırı. Alevî bir vatandaştan aldığın vergilerle, sadece sünnî vatandaşa hizmet veren imamın- müezzinin maaşını vermek normal midir ? AB bunu kabul eder mi ?
Bu sayfalarda yazdığım bir yazıda belirtmiştim : Sadece bu yıl İmam-Hatip liselerinin kontenjanı üç kat artırılmış ! Buraya değinildiğinde, anında ’din düşmanı ’ ilân ediliriz genelde.
İnsanların, dinlerini serbestçe öğrenmeleri, yaşamaları ve inançlarına uygun giyinmeleri hakkına itiraz etmek hiç kimsenin haddi değildir. Benim de böyle bir haddim olamaz.
İmam-Hatip Liseleri’nin kuruluş amacı, insanlarımızın dinlerini, yasa dışı kurslardan ve art niyetli, yarım yumalak hocalardan değil de, Millî eğitimin denetimindeki okullardan öğrenmeleri, ve ülkenin ihtiyacı olan din görevlilerinin yetiştirilmesidir.
AB normlarına göre bu okullar uygun değildir. İlköğretim okullarında din dahil, meslek ayrımı yoktur. Ancak çocukların yetenek ve arzularına göre ek dersler verilir ve hangi mesleğe, branşa yatkın oldukları ölçülür. Liseye geldiğinde seçtiği meslek belli olur.
Yani, gençlerimiz din görevlisi mi olacak, mühendis mi, doktor mu, avukat ya da iktisatçı mı , buna lisede karar vermiş ve meslek eğitimine lisede başlaması gerkecektir.
Bu bağlamda, İmam-Hatip liselerinin kapatılmasının sözünü, bu iktidar tabanına anlatabilir mi ?
Benim beklediğim yanıt şudur : ’Avrupalılar bizi aralarına almak için, dinimizden vaz geçmeye zorluyorlar ! Ne dinimizden vaz geçeriz, ne de AB’ni isteriz !’
Alkışlar, alkışlar...Ve İslâm Cumhuriyeti’ne doğru koşar adım, marş marş !
Ya, bu başlıklar açıldığında, yani diyanet ve eğitim reformlarına sıra geldiğinde, bu günkü muhalefet iş başında olursa ? Buyurun bakalım , verin sorunun yanıtını !
Bu reformlar sırasıyla yapılmaya çalışılır. Bu günün iktidarı, o günün muhalefeti olan partinin tabanı, ’Din elden gidiyor ! Zaten biliyorduk bunların dinsiz olduüğunu !’ sloganlarıyla ortalığı karıştırmaya çalışır ve büyük ölçüde bunda başarılı olurlar. Çünkü bu halk, din deyince kolay kanar ve çok kolay ayağa kaldırılır.
Bu gün böyle değil mi ? ’Ben müslümanım ’ diyenin peşine takılıp gitmiyor muyuz ? ’Müslümansan inan !’ diyenlere, körü körüne inanmıyor muyuz ?
Avrupa Birliği.. Aslında bize ne kadar uzak değil mi ? Fakat nasıl da kandırıp oyalıyor bizleri birileri , hem de elli yıldır !
Ne diyelim ; nice elli yıllara ! Sağlık ve afiyetle...