- 668 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
İMKÂNSIZ REFORMLAR !
Mevcut iktidar, ülkemizi AB’ne dahil etmeye çok kararlı bir görünüm sergiliyor. Bir kısım halk bu samimiyete inandığı halde, bunun bir aldatmaca olduğunu iddia edenler de var.
Fakat bence, işin en can alıcı yönünün, iktidar tabanının bu niyeti desteklememesi ,yani
ülkenin AB’ne girmesini istememesidir. Üstelik bunların sayısı öyle önemsenmeyecek kadar az da değildir.
Oysa muhalefet tabanının neredeyse tamamı - Kürtler dahil - ülkenin AB’ne girmesini hararetle desteklemektedir. Sırf bu yüzden, mevcut iktidarın bu konuda önemli adımlar attığı itiraf edilmektedir.
Bir vatandaş olarak benim kafamda, bu samimiyet hakkında endişelerim var. Bu iktidarın, AB’ne girmemizi istediğinden, asıl hedefin bu olduğundan emin değilim, hatta şüpheliyim.
Orduda, yargıda önemli reformlar yapılmak istenirken, bunların AB’ne uyum için yapıldığı iddia ediliyor. Kimsenin itiraz ettiği de yok. Samimî bulunsa, yep yeni bir anayasa yapılmasına bile kimsenin itirazı olmadığından ben şahsen eminim.
Bence, AB’ne uyum bahane edilerek, başka şeyler yapılmak isteniyor bu ülkede. Orduda reforma, Genelkurmay’ın itirazı olacağına kim inanıyor ? AB’ne uyumun ilk şartlarından biri , Genelkurmay’ın Millî Savunma Bakanlığı’na bağlanmasıdır. Teklif edilsin ; zorluk çıkartılırsa eğer, millete duyurulsun ! Duydunuz mu ; hiç sözü edildi mi ?
Sonunda yargı reformu da, anayasa değişiklikleri de, bir şekilde yapılabilir. AB ülkelerini gerçek olarak örnek alırlar, o şekilde halka sunarlarsa, itiraz mümkün değil. Sulandırılırsa eğer - ki görüntü o yöndedir - tabii ki reddedilir.
Seçim barajı, AB normlarına uyuyor mu ? Hayır !
Dokunulmazlıklar AB normlarına uyuyor mu ? Hayır ?
Siyasî Partiler Kanunu uyuyor mu ? Hayır !
Neden bunların hiç sözü edilemiyor ? Hani nerede samimiyet ?
Bütün bunlar iktidarın kendi çıkarlarına ters düştüğü için sümen altı ediliyor.İşin bir de daha önemli bir yanı var : İktidar partisinin tabanına karşı sözünü bile edemeyeceği konulardaki reformlar !
Diyanet ve eğitim başlıklarının açıldığında ne olacak ? Bunlarda reform yapmaya şu anda gücü yeter iktidarın. Niye sürekli uzak duruyor , ya da eften püften düzenlemelerle, sulandırmalarla daha da çıkmaz hale getiriyor ? Bakın eğitimde yapılmak istenen her türlü değişikliğin altında, sadece imam- hatip lisesi öğrencilerinin, bir yerlere getirilmesi amaçlanıyor.
Diyanet ve eğitimi AB normlarına getirmesi için tabanını karşısına alması gerekiyor ! Bunu yapamayacağını hepimiz biliyoruz. Bunlar yapılmadıkça AB’ne girmenin mümkün olamayacağını bilmiyorlar mı ? Bal gibi biliyorlar !
Diyanetin yapısının değişmesi gerekiyor. Bu gün olduğu gibi, tek bir dinin, tek bir mezhebine hizmet edip, giderlerini tüm halktan alması zaten insan haklarına bile aykırı. Alevî bir vatandaştan aldığın vergilerle, sadece sünnî vatandaşa hizmet veren imamın- müezzinin maaşını vermek normal midir ? AB bunu kabul eder mi ?
Bu sayfalarda yazdığım bir yazıda belirtmiştim : Sadece bu yıl İmam-Hatip liselerinin kontenjanı üç kat artırılmış ! Buraya değinildiğinde, anında ’din düşmanı ’ ilân ediliriz genelde.
İnsanların, dinlerini serbestçe öğrenmeleri, yaşamaları ve inançlarına uygun giyinmeleri hakkına itiraz etmek hiç kimsenin haddi değildir. Benim de böyle bir haddim olamaz.
İmam-Hatip Liseleri’nin kuruluş amacı, insanlarımızın dinlerini, yasa dışı kurslardan ve art niyetli, yarım yumalak hocalardan değil de, Millî eğitimin denetimindeki okullardan öğrenmeleri, ve ülkenin ihtiyacı olan din görevlilerinin yetiştirilmesidir.
AB normlarına göre bu okullar uygun değildir. İlköğretim okullarında din dahil, meslek ayrımı yoktur. Ancak çocukların yetenek ve arzularına göre ek dersler verilir ve hangi mesleğe, branşa yatkın oldukları ölçülür. Liseye geldiğinde seçtiği meslek belli olur.
Yani, gençlerimiz din görevlisi mi olacak, mühendis mi, doktor mu, avukat ya da iktisatçı mı , buna lisede karar vermiş ve meslek eğitimine lisede başlaması gerkecektir.
Bu bağlamda, İmam-Hatip liselerinin kapatılmasının sözünü, bu iktidar tabanına anlatabilir mi ?
Benim beklediğim yanıt şudur : ’Avrupalılar bizi aralarına almak için, dinimizden vaz geçmeye zorluyorlar ! Ne dinimizden vaz geçeriz, ne de AB’ni isteriz !’
Alkışlar, alkışlar...Ve İslâm Cumhuriyeti’ne doğru koşar adım, marş marş !
Ya, bu başlıklar açıldığında, yani diyanet ve eğitim reformlarına sıra geldiğinde, bu günkü muhalefet iş başında olursa ? Buyurun bakalım , verin sorunun yanıtını !
Bu reformlar sırasıyla yapılmaya çalışılır. Bu günün iktidarı, o günün muhalefeti olan partinin tabanı, ’Din elden gidiyor ! Zaten biliyorduk bunların dinsiz olduüğunu !’ sloganlarıyla ortalığı karıştırmaya çalışır ve büyük ölçüde bunda başarılı olurlar. Çünkü bu halk, din deyince kolay kanar ve çok kolay ayağa kaldırılır.
Bu gün böyle değil mi ? ’Ben müslümanım ’ diyenin peşine takılıp gitmiyor muyuz ? ’Müslümansan inan !’ diyenlere, körü körüne inanmıyor muyuz ?
Avrupa Birliği.. Aslında bize ne kadar uzak değil mi ? Fakat nasıl da kandırıp oyalıyor bizleri birileri , hem de elli yıldır !
Ne diyelim ; nice elli yıllara ! Sağlık ve afiyetle...
YORUMLAR
Bu ülkedeki önemli sorunlardan biri kavram kargaşası.Medeniyetler topluluğu gibi lanse edilen AB'nin uygarlaşmanın tek yolu olduğu demegojisi.İnsan haklarında 'açılım' mı olacak AB referans alınıyor.Demokratik adımlarmı atılacak yine AB istemleri sıralanıyor.Kürt sorununa 'açılım +çözüm' mü tartışılacak,AB ile müzakere edilen reform paketine atıflar yapılıyor.Bu nasıl hastalık derecesindeki bağımlılık .Tüm çağdaş ülke insanının en temel hakları olan bu girişimler Türkiye insanına layık değilmi? AB istiyor diyemi bütün bunlar? Bu yaklaşım aşağılayıcı değilde nedir? Kapitalist-emperyalist sömürü sisteminin yayılmacı anlayışı ile kimliksizleştirdiği bu yöneticiler halkımızla lay ediyorlar.Batılı güçlerin ılımlı islamcılara yüklediği yeni dünya düzeni için orta-doğu bekçiliği,'van minut' gibi sahte çıkışlarla kamufule edilerek adım adım hayata geçiriliyor.Toplumsal rolünden türbanla koparılacak kadınlara,yeni islamcılıkla bezenen Fetulahçılar eklenerek,ülke hızla orta çağ karanlıklarına sürükleniyor.Yazınızda bir anlayış bütünlüğü olmasa da,katıldığım yerler var.Bu ülke insanının tek alternatifi,tam bağımsız,evrensel anlamda insan hak ve özgürlüklerinin korunduğu,Türkü ile Kürdünün benim diyerek kabullendiği yeni bir anayasası olan cumhuriyettir.Bunu yolu ne AB'den ne ABD'den geçer.
Avrupa Birliği'ne Türkiye'nin ihtiyacı yoktur , olmasa da olur diyene ancak saygı duyulur. Fakat, benim isyanım iki yüzlülüğedir. Ben iktidarın da kesinlikle istemediğini, ister gibi göründüğünü, attığı bir çok adımın, normların tam tersine olduğunu görebiliyorum.
Recep beyin yorumu; tartışmaya tahammül edemeyenlerin düştüğü acizlikten başka bir şey değildir. Hakaret, saldırı, aciz insanların silahıdır.
Her yazımda muhalif olduğumu itiraf ettim. ''kaypak '' kelimesini kullanmalarının nedeni ; müslüman olduğunu iddia edenlerin , muhalif olamayacağını sanmalarından, kabullenmelerindendir. Doğruları kabullenmiş olmak, müslüman olmak, ille de iktidar partisinden olmayı mı gerektiriyor ? Muhalif olan herkes din düşmanı mıdır ? Bence hastalık burada yatıyor.
Fikret TEZAL tarafından 3/5/2010 4:00:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yazınızı kurken bazen hak verdim bazen tebessüm ettim. Recep beyin eleştirisi çok sert olmuş. Yazı daha dayanaklı olabilirdi. Nalına da mıhına da vuran bir yazı olmuş. Böyle yazıyı yazınca ya fikrinizi ıspata çalışacak ya da fazla zana yer vermeyeceksiniz.
Doğru önerileri de göztermeniz gerekirdi.
Emek ürünü. Kendi düşünceniz. Kafa yormuş ülke meselelerine eğilmişsiniz. Faziletli bir iş. Eksiklerine ve yer yer katılmadığım kısımların çokluğuna rağmen tebrik ederim.
Edepli bir yazıydı. 8 Numara.
saygı ve selamlar.
Hiç kusura bakmayacaksınız ama Fikret bey.Söylediklerinizde hiç de haklı değilsiniz. Üstelik her zamanki gibi kaypak anlaşılmaz bir duruş sergiliyorsunuz.Söylemek istediklerinizi direkt olarak söylemek yerine demogojik bir yaklaşım sergiliyorsunuz.
"Bir vatandaş olarak benim kafamda, bu samimiyet hakkında endişelerim var. Bu iktidarın, AB’ne girmemizi istediğinden, asıl hedefin bu olduğundan emin değilim, hatta şüpheliyim." diyorsunuz. Olabilir tabi. Endişlerinizin olması gayet enlaşılır bir şey. De anlaşılmayan, bu endişelerinizin ne olduğu. Madem ki bir takım endişelere sahipsiniz bunları söyleyin de bilelim. Bir dizi muğlak cümleler kurmak fikir beyan etmek değildir. Bir itirazınız varsa eğer gerekçelerini de ortaya koymak zorundasınız.Yoksa yazdığınız yazıların içi boş, ayakları havada olur.
Ne yazık ki bu ülkede onyıllardır sürdürülegelen beyin yıkama operasyonlarının öylesine etkisi altındasınız ki objektif bakış açısı kazanmakta hakikaten çok büyük bir zorluk çektiğinizden eminim. Vehimler içinde kendinizi harap edip durmaktansa biraz olsun bu ülkenin insanını anlamaya çalışmak bence sizi bile rahatlatır kanısındayım. Selamlarımla.
Recep Akıl tarafından 3/5/2010 10:42:33 AM zamanında düzenlenmiştir.