CEMİLE... ''Bir Tekel Direniş İşçisi Öyküsü...''
İlk kez kar görüyordu Cemile ilk kez, ilk kez gördüğü kar’ın soğuğuyla iliklerine kadar üşümüştü. Bu işe girebilmek için çok çabalamıştı. Eline çantasına attığında, her para çıkarışında ilk aldığı maaş’ı hatırlıyordu nedense. Garip bir güzelliğinin olduğunu düşünüyordu bu duygunun.
Yan taraftaki çadırda ‘’Adıyaman’dan’’ gelen kendi gibi işçilerden biri yanık sesi ile Türkü söylüyordu…
Uy Aman Aman Aman
Burası Adıyaman
Âlem Düşman Kesilir
Seni Sevdiğim Zaman…
Cemile düşmemeleri için kirpiklerinde tuttuğu iki damla gözyaşını fazla tutamadı.
Elinde salatalığı soymadan yiyen Elife’ye şakayla karışık hafiften kızdı Cemile.
‘’Soyda ye kız, azıcık medeniyet öğren !’’
‘’Amannn be abla sende’’ dedi Elife, lafı değiştirmek ister gibi ‘’Bir yerde okumuştum bu hıyar’ın asıl vitamini kabuğundaymış, zengin karı’lar kabuklarını her yerlerine sürüyorlarmış!’’
Dedi.
Döndü
Cemile abla be ‘’Bir kebap ısmarlasana, canım çekti…’’ Ne güzel gider şimdi, avcarlanmış tike’leri şişe takıp közde… Yanında ‘’şalgam’’…
Cemile gülümsedi ‘’iyi olur tabii ki Elife’’ dedi.
Yâda’’şırdan’’ yâda ‘’kelle, paça’’…
‘’Aç tavuk rüyasında kendini buğday ambarında sanırmış’’
‘’Sen boş ver kebap’ı şu an nohut sulusu ve bulgur pilavı’da olsa makbule geçerdi ne kaşıklardık valla…’’
Elife yaptığı esprinin boşa gitmemesi gerektiğini düşündüğünden devam etti.
Valla ben en çok tv.deki ‘’Hanımın çiftliği’’ Dizisini özledim.
Güllü ne yaptı acaba?
Biliyor musun abla bu dizi başladığında o kadar donanımlı idim ki, çay ikramlarımı yapar ekranı en iyi görebileceğim bir yere geçerdim.
Dirseği ile dürttü Cemile Elife’yi ‘’höösstt kız etrafına bak tek biz değiliz’’ dedi.
Ne diyorsun sen Allah aşkına Elife zaten iki yakamız bir araya gelmiyor aldığımız maaş yetmiyordu, şimdi de işten çıkarıldık, ev kira, iki çocuk ve sürekli baş ağrılarından şikâyetçi bir anne.
İşliğimizin içinde kaybolmuş insanlarız biz.Bir iş’i olana bile imrenir olmuşuz.
Dalgamı geçiyorsun bak işimizden de olmuşuz gelmişiz memleketten buraya çocukları bırakıp hak aramaya. Evde çocuklar ne yapıyorlar? Ne yediler? Ne içtiler?
Evde zaten çalışırken ekmekten kısamıyordum ama çayı şekeri, yağı, pirinci, bulguru, salçayı idareli kullanıyordum.
Zaten oğlandan okulda öğretmeninden sürekli şikâyet getiriyor ne yapacağım bilmiyorum.
Kredi kartları borcum yüzünden avukat bürosundan çıkmıyorum. Şakanın sırası mı diyor Elife’ye…
Elife küser gibi yapıp biraz dolaşayım diyor.
Cemile sesini çıkarmıyor
On, on beş dakika sonra koşarak Cemile’nin yanına geliyor Elife.
Cemile abla ‘’Salah ağbi burada’’
Essah mı kız diyor Elife’ye Cemile.
‘’He vallaha’’ burada işte ilerde bir kenarda duruyor. Cemile, bakınca Salah’ı görüyor...
Salah sevdasından ve kendinden emin, ellerini montunun cebine sokmuş, dalgın ve düşünceli bir kenarda kendilerine bakıyordu.
Şaşırmıştı Cemile.
Ne çabuk gördün onu?
Neden gelmiş ki diyebildi Elife’ye.
Abla geçen gün televizyon ekipleri bizleri haber yapmak için sana da mikrofonu uzatmışlardı ya!
Senin konuşmaların televizyonlarda yayınlanınca daha fazla dayanamamış seni görmeye gelmiş dedi Cemile’ye…
Konuştun o zaman Salah ile?
Konuşmam mı buraya kadar gelmiş, Aslında senin çocuklarını da getirmeyi düşünmüş ama hem okullarından olur hem de senin nasıl bir tepki vereceğini bilemediği için bu düşüncesinden vaz geçmiş.
Salah televizyonlarda Cemile’nin konuşmalarını evde annesi ile seyretmişti. Uzatılan mikrofona…
‘’Tüm işçilerin hak aramak için burada olduğunu biliyoruz bizim öğrenmek istediğimiz kadın olarak zor gelmiyor mu size?’’ sorusuna cevap vermişti tüm kameralara…
‘’Neden zor olsun kadın olarak her zorluğa zaten katlanmıyor muyuz?’’
Bizde işçiyiz aynı hakları savunmak için eyleme katıldık buradaki her işçiyle aynı şartlardayız, onları yalnız bırakamayız’’ demişti.
Salah annesi ile tartışmıştı zaten daha önceleri de tartışıyordu. Oğlunun, Cemile’ye yanık olduğunu biliyor ve ondan vaz geçirmek için çok şey yapıyordu.
‘’Kadın başına ne işi var eylemde, çoluk çocuğunu bırakıp gidiyor oralara’’
‘’Dul bir kadın mı bu işi başaracak huuhh gülerim ben bu işe’’
Senin ne işin var onla oğul. Sana el, göz değmemiş, namuslu, terbiyeli eli iş tutan aile kızları layık. Ne işin var elin dul karısı ve çoluk çocuklu birini ne yapacaksın deyip Cemile’den vazgeçirmeye çalışıyordu…
’’Ne güzel bir şey bu Sevgi’’ be Abla diye mırıldandı Elife.
‘’Salah Ağbi sağlam çocuktur abla’’ ‘’İyidir, Hastır, Merttir’’ adam gibi adamlıksa her şey var onda. Bak kalkmış ta buralara senin için gelmiş.
Kim gelir?
Kalkmış gelmiş işte bak senin için kötümü?
Sana saygısından yanına bile gelmiyor
‘’Yanlış anlaşılır’’ diyor hala seni düşünüyor.Baksana; baktığını ben bakışlarımla yakalayınca utanıyor başını hızla başka yöne çeviriyor.Hem Abla ne olacak senin bu durumun, yazgına söv söv dur, Tamam, yıllar ikimizi de yordu. Hadi ben evde kalmış çirkin bir kız kurusuyum.
Sen öyle misin?
İki çocuklu olmana rağmen Salah Ağbinin başını döndürüyorsan var gerisini sen düşün. Emekçi namuslu ve güzel bir kadınsın, Kendini bile yaşayamıyorsun varsa yoksa çocukların
‘’Yavaş konuş Elife’’ diyor Cemile arkadaşına. Bu sohbetimizi duyup ta erkeklerin ilgisiz mi kalacağını düşünüyorsun. Kadın milletimi sadece merak eder sanıyorsun bu konuştuklarımızın duyulmasının yersizliğini bir düşünsene?
Olsun be kimi ilgilendirir abla diyor Cemile’ye Elife…
İyide niye ben Elife?
Salah yakışıklı, erkek güzeli, esmer, nane dalı gibi biri ‘’Gül gibi kızlar varken?’’
Niyesi var mı be abla ‘’Seviyor seni işte’’ dedi Elife…
Sen öyle bir kadınsınki abla yukarda Allah var komşu kadınlarını bırak mahalle erkeklerinin; ‘’Hayra alamet değil bu kadının halleri ya! Haydi, hayırlısı’’ bile dedikleri duyulmamıştır senin için.
Hem Salah ağbiyide biliyoruz. Babasının erken vefatından sonra lise ikiden tahsilini bıraktı, ailesinin geçimini üslendi. Kızkardeşini münasip biriyle evlendirene kadarda evlenmeyi bile düşünmedi
Ah be Elife diyor Cemile.Evli komşu kadınlarımızdan Zekiye’nin başına gelenleri görmüyor musun? Kocasından yediği dayaklardan onun en ufak sesini yükseltmesinden çığlık çığlığa evinden kaçıp az mı bizim eve sığındı korkuyorum anam evlenmekten.
Saklamaya çalışma Cemile abla! Ne zaman Salah ağbiden bahsetsek yüreğin pır pır atıyor bunu ben karşından bile duyuyorum.
Hem sana bir şey söyleyeyim mi kız abla; sana bir bakışı var ki Salah ağbinin bir insanın yüzüne sığmasını isteyeceği en masum an’ı gibi valla…
Biri bana; Salah Ağbinin, sana baktığı gibi baksın sevdiğine kaçmış taze bir gelin gibi sevinirim Allahıma diyor…
Cemile, sana nooluyor kız? diyor. Sende evde kalmasaydın, zaten üç beş tane taliplin vardı
Armudun sapı var, üzümün çöpü var deyip onlarıda beğenmedin.
Kendi kendine düşüncelere daldı Cemile yatağında yalnız yatalı kaç sene olmuştu kim bilir!!!
Dehşet mahrem gecelerine dehşetli bir haz duyduğunu düşündü. İçinden ılık ılık bir şeyler kıpırdadı.
Çatlamaya hazır bir nar, bir yayla inciri gibi olduğunu hissetti. O duyguyu ve doruklarını iyi bildiğini ama çok uzun zamandır gem vurduğunu hissetti.
’’Hayıflandı’’ iç çekti.
Sen var ya sen ah be Cemile dedi içinden.
Yalnız yatmamanın tadını gençkene yaşamadıktan sonra…
Bastırılmış arzularıyla, kadınlığının en zirve yapacağı dönemlerine kilit vurması doğrumu idi?
Korkuları, beklentileri ya da dedikodularımıydı göğüsleyemeyeceği…
Aslında’’Tutkular için’’ parada gerekmiyordu.
İhtirasları hangi dağın ardındaydı.
Hiç doğum gününü kutlamadığını düşündü.
Kim bilir her doğum gününde Salah onu hatırlardı.
Hazırdı belki de yıllardır unuttuğu şeylere.
İçi titredi.
Kucaklamaya, kucaklanmaya, başını şöyle güveneceği, sevip sevileceğini bildiği bir döş’e yaslamaya…
Bu işin emekliliği yoktu. İnsandı müzminleşene kadar büyüttüğü yalnızlığını yaşama zamanımıydı?
Çocuklarının bahtlarını, geleceğini düşünüyordu Cemile… Nasıl kabulleneceklerdi baba diyebilecekleri birini. Ya baba demezlerse idi. Annelerini nasıl paylaşacaklardı. Ya salah çocuklarına kötü davranacak olurmuydu? Her şey ‘’Muradına’’ erene kadardı iseydi Salah’ın
Hem alacağı tazminatın çoğu kredi kartları ve borçlara gidecekti.
Ya tekrar bir iş bulamazsa o zaman nasıl olacaktı. Yâda iş bulması sanılıandan uzun olursa idi.
Ne yapacaktı hazırdan yiyecekti. Başka gelirde yoktu.
Düşünceler düşünceler, düşünceler başını ağrıyordu Cemile’nin.
Acab zor duruma düşeceğini bildiği içinmi salah aklından çıkmıyordu. Onun kendilerine kol kanat gereceğinimi düşünüyordu. Yâda gerçekten Salah’ı seviyormuydu. istiyormuydu. Salah’ın annesinin kendini istemediğini biliyordu. Ya çocuklarına kötü davranırsa? kendinede…
Dul kaldığından beri taliplileri olmuştu. Müdür yardımcısı, şef bile istemişti, yok demişti.
Yeter ki ‘’he’’ desin Cemile diyordu Salah.
Allaha şükür aç değilim açıkta değilim. Çok zengin olmasa da ‘’Mukennata muhtaç’’ olmayacak bir geliri vardı. Çalışmak isterse ona da izin verecekti, isterse zaten overlok’tan anlıyordu Cemile ona bir dükkânda açabilirdi ya da evde de yapabilirdi bu işlerini.
Hem meşgale olurdu hemde çocuklarıyla ilgilenirdi. Bir iş yapmasa bile isteğe bağlı ya da bir yerde çalışıyor gösterebilir sigprtasını da devam ettirebilirmiş.
Zaten kendisi de ‘’Bağ-Kur’ lu’’ idi. Gül gibi geçinip giderlermiş.
Cemilenin çocuklarını kendi çocuğu gibi görmezse ‘’Allah’ımı İnkâr edeyim demişti’’ aha da büyük yemin yeminimi tutmazsam ‘’Anam avradım olsun’’ demiştide.
Salah’ın buralara kadar gelmesi Cemile’yi yüreklendirmişti aslında hoşuna da gittiğini hissetti.
Hem Salah bir şekilde kendini ispatlamış sayılırdı. Gün batımı işten çıkıp eve gitmek için kahvehanesinin önünden geçerken kendisinin duyacağı şekilde
Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Sararken de hayal kurar
Bütün insanlar gibi
‘’Ahmet Kaya’nın’’ şarkısını dinliyordu. Çömelip, kahvehane önündeki ‘’süs biberlerini sularken’’…
Hatta tekelin tütün bölümünde çalıştığı için derlerdi ki ‘’tütün kolonyasından başka’’kolonya kullanmazmış…
‘’Kendi saflığına benziyordu bu Salah…’’
’’Cemile ise Salah’ta bir yaban çiçeğiydi, içinde fırtınalar koparan…’’
‘’İnsan bu korkunç yaşamda ağlamanın gülüşü, gülüşün ağlaması imiydi yoksa?…
‘’Bütün gün çalışmış bir işçi Cemile’nin gün batımında yüzüne bakacağı tek şey miydi Salah...’’
Düşündü Cemile Salah’tan iyisini mi bulacaktı? En azından denemeliydi…
Elife dedi!
Kaçarı göçeri kalmadı artık bu işin, bu sendikaya da ‘’Kulak asma’’ bu iş uzayacak galiba.
Bu eylem bitene kadar buradayım.
‘’Kabul ettiğimi’’ Git söyle Salah’a.
Memlekete dönsün bir an öncede nikâh hazırlıklarına başlasın. Anneme göz kulak, çocuklara da mukayyet olsun, Ben bu eylemi sonuçlandırmadan gelmeyeceğim…
Elife, sevinçle Salah’ın yanına koştu. Elife’yi dinleyen Salah’ın yüzü şimdiye kadar görülmemiş bir sevince dönüşüyordu. Elife’ye döndü.
Elife bacı, senin bu Salah ağbi diyen dillerini salah ağbin yesin…
dedikten sonra ‘’Allaaaahhhhh’’ diye bağırdı döndü koşmaya başladı.
Ayakkabısının topuğu kıçına değiyordu.
‘’Yaşam devam ediyordu…’’
Elife eylem yaptıkları çadıra geldi, yan çadırdan davulcuyu çağırdı.
‘’Çal’’Dedi gardaş
‘’Çal’’
Hep slogan mı atacağız bu durumda bile davul zurna çalabileceğimi gösterelim onlara…
Beraber geldiği yan yana çömelmiş, dalgın ve düşünceli sigara içen işçi hemşerilerine seslendi.
‘’Yok mu benle oynayacak?’’ gardaşlar dedi.
Aralarından biri paltosunu çıkardı arka cebinden mendilini aldı.
‘‘Abooovvv bacıma bak hele, oynamaz mıyım’’?
‘’Gardaşın gurban olsun sana bacım’’
‘’Allöööşşş’’ dedi
Geçti karşısına Elife’nin kaptırıp kendilerini davulun ritmine, bir keklik gibi sekiyor, bir serçe kadar sıçrıyorlardı…
‘’Oynuyorlardı…’’
Kenan Can Yoldaşlar
30.01.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.