- 757 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELMAS
Çocuğun günden güne davranışları değişiyor, ailesine ve derslerine ilgisizliği artıyordu. Sınav notları da düşüyordu. Her an patlamaya hazırmış gibi agresif bir tavır sergiliyordu. Annesi birkaç kere konuşmayı denedi fakat ne mümkün duvarlar dinliyor o dinlemiyor, ters ters cevaplar veriyordu. Bu dönemleri yaşamış tecrübeli bir anne olarak acaba bir gönül meselesi mi var diye düşünüyor ve arkadaşça yaklaşıyor neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyor fakat nafile, hiçbir sonuç alamıyordu. Zavallı kadın o kadar çok üzülüyor ki bu benim yetiştirdiğim evladım olamaz, ben ona böyle davranmasını sağlayacak hiçbir yanlış davranış öğretmedim, onun canını ne fiziki nede manevi olarak hiç acıtmadım ki diye düşünerek gizli gizli ağlıyordu. Evladının bu tutumuna hiçbir anlam veremiyordu. Eşide çocuklarındaki bu durumu fark etmiş ve kendisine birkaç kere de sormuştu, "hanım neler oluyor? Ters giden bir şeyler var galiba? Evde esen mutluluk rüzgârı sanki yapay rüzgâr gibi geliyor" bana demişti, demişti de kadıncağız yuvasına, yavrusuna ve kendisine yakıştıramadığı bu durumun izahını da bilemediğinden "yok öyle bir şey nereden çıkarıyorsun, her şey yolunda" deyip geçiştirmişti… Fakat babanın hisleri de hafife alınacak türden değildi bir şeyler olduğunu seziyordu… Bir akşam eşine neler olduğunu anlatmasını rica etti… Kadıncağız da onun evde olmadığı zamanlarda yaşananları ve evladının tutumunu özetle anlattı ve eşine biz nerede yanlış yaptık acaba diye sordu. Birlikte sabaha kadar kendilerini ve davranışlarını sorguladılar… Her anne ve baba gibi evlatlarının en iyi şekilde yetişmesi için gerekli olan maddi ve manevi tüm imkânlarını sunmuşlar ve yaşadıkları tecrübeleri ve hayat hakkında bildikleri ne varsa evlatları ile paylaşmışlardı. Her isteğini güçleri yettiğince yerine getirmişlerdi… Eğitimi içinde şartlarını zorlamışlar en iyisini almasını sağlamışlardı… Evlendiklerinden bu yana ev içerisinde de evlatlarını olumsuz etkileyecek hiçbir davranışta da bulunmamışlardı… Konuştular düşündüler ama olumsuz hiçbir şey bulamadılar… Sonunda Baba; "en iyisimi biz bunu evladımıza soralım en doğru cevabı ondan alacağız" dedi.
Bir akşam evlatlarını karşılarına aldılar, Anne baba şefkati ve bir dost yakınlığı ile bu davranışlarının sebebini çok merak ettiklerini söylediler ve kendisinden neden böyle davrandığının sebeplerini anlatmasını istediler.
Çocuk;" Beni çok sıkıyorsunuz "dedi, "her şeyime müdahale ediyorsunuz, arkadaşlarıma kadar her konuda baskı altında hissediyorum kendimi, sanki sizin esiriniz tutsağınız gibi her istediğinizi yapmak zorunda olan bir asker ya da robot gibi hissediyorum bu da beni çok rahatsız ediyor. Paylaşmak istediğim konular var fakat sizleri birer komutan gibi gördüğüm için tepki vereceğinizden korktuğum için bunları da paylaşamıyorum, Bütün gerginliğim ve kızgınlığım size karşı tavırlarımın nedeni budur" dedi. Anne ve baba duyduklarına inanamadılar şaşkın şaşkın birbirilerine baktılar, çünkü onların davranışları bir anne ve babaya göre gayet normal olan davranışlardı hatta bazı ailelere görede çok demokratik davrandıklarını da gayet iyi biliyorlardı. Kısa bir sessizlik oldu, şoku atlatan,
Baba; "Bak evladım dünyanın en kıymetli madeni nedir?" Dedi.
Çocuk; "Elmas" dedi.
Baba; "Şimdi senin şöyle yumruk büyüklüğünde bir elmasın olsa, bu elması ulu orta bir yeremi bırakırsın? Yoksa cebinde veya kiralık bir kasa damı saklarsın?"
Çocuk; "Tabi ki cebimde ya da kasada tutarım."
Baba;" Neden?"
Çocuk; "Çalarlar baba"
Baba; "Bak evladım sen bizim için o elmastan dahada kıymetlisin, bizde seni başıboş bırakırsak senide başkaları çalar. Bu yüzden kusura bakma eğitimini tamamlayana kadar biz seni bir elmas gibi korumak zorundayız"… Dedi. Şimdi şok sırası çocuktaydı çünkü o değerinin farkında değildi….
Sevgi ve saygılarımla
20,08,2009
Hicabi ÇALIŞKAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.