Sihirli Bahçe
İki ahbap varmış. Biri hep zekiyim diye düşünürken diğeri de farksız değilmiş. İkisi de birbiri yüzüne güler ardı sıra küfür yağdırırmış. Biri hep daha bitkin daha düşkünken öteki de karanlıkta aynıymış. Sonra birgün hep aynı bahçeye uğrar olmuşlar. Farklı zamanlarda. Biri güvercinlere aşıkmış. Olmasa da . Gelmeyeceğini bilse de martıların, boşa ekmek doğrarmış. Nefesi kesilirmiş kuşların sessizlik içinde konuşamazmış. Yoktan varmış bu tebessümler. Ve o da bunu görememiş, başlamış mazide bir çiçeğin düşünü aramaya bu sırada kapıdan bakıveren ahbabı onu görmüş. Saklanmış. Bir balıkçılın oltasında balıkmış güvercin. Yeşiller arasından çıkıp, o benim kaygan gömleğim olacak demiş hem de ince ufaklı çizgileri olacak. Bu bahçe düş gizliymiş. Sır gizliymiş. Nerede iki ahbap varsa habersiz kabul olurmuş duaları. Bu güvercin de arada büzülüp ikincilin duası kalmış. Ahbaplar sırayla çıkmış bahçeden. Özleyip güvercinini dönmüş biri ama artık o, bıraktığı yerde değil ikincilin. Anlamış. Aslında anlamak da niyetinde değilmiş. Bunun için kardeş olmuş, dost olmuş kılığı bürülü bir heykelle. Güvercin konmuş dalına sanmış ki bir meşe. Acı acı ağlamış. Ağlarken bilinmedik bir diken kesmiş sesini. Tam gırtlağına yapışmış bu buruluk. Konuşamamış. Konuşamamış. İkincil bir ip bağlamış bahçeye. Sonra ahbabıyla çekip gitmiş. Bir örümcek kalmış, ağına almış. Gün geçtikçe sıkıyormuş ipler. Morarıyormuş güvercin. Anlamsızlaşmasını dile demiş bir melek başucunda, burası sihirli bahçe. Hayır demiş. Olmaz. Anlamsızlaşmasın. Şubatın dokuzuncu gecesi saat gece yarısı. Bir tebessüm akmış kırmızıca burnun üzerinden. Martın tüm ecel bakışı kandırmıyor gibi hala kahkaha atabiliyor. Ama melek hala başucunda bir ah bekliyor. Hayır diyor ısrarla. Martı bekle meleğiğm. Mart’ı. Ama
Mevlana’nın hoşgörüsüyle.
Sihirli Bahçe Yazısına Yorum Yap
"Sihirli Bahçe" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.