Tanrı ile
Hava oldukça soğuktu genç adam gecenin ilerleyen saatlerinde kimsenin olmadığı bir caddede tek başına yürüyordu. Etrafta hiç ses yoktu sadece genç adamın yürüdüğü yollardaki karlar dan gelen sesler vardı. Kendini her adımındaki gelen sese odaklamıştı. Aslında hoşuna gidiyordu bu ses. İri siyah gözlerini yerden ayırmıyordu. Sanki çevresindeki insanların yüzüne bakmaktan utanırcasına bakışlarını yere sabitlemişti. Birşeyden korkuyor gibiydi. Ve o karanlık boş caddede yürümeye devam ettikçe kendi kendine söylenmeye başladı. ’’ Bu duyduğum sesler... ’’ bir an durdu. Sokakta birilerinin olmadığından emindi fakat kulaklarına bir ses misafir oluyordu. Bu bir insan sesiydi. Ve devam etti ’’ Evet bir ses duyuyorum fakat nasıl olabilir sokak bomboştu. Belki de çevremde birileri vardır ? Ya da deliriyorum.’’ Bir an korkarcasına kafasını kaldırdı, hala bir çekingenliği vardı fakat bunu yenmeyi başardı ve kafasını kaldırdığında kimsenin olmadığını gördü. ’’ Evet delirmiş olmalıyım çünkü kimse yok bu sokakta. Peki o zaman bu beynimi yiyip bitiren soruyu soranlar nerede ? ’’ diye söylenmeye devam etti kendi kendine. Aslında kafası oldukça karışıktı. Yıllardır içinde bulunduğu ruh halimi onu bu duruma sürüklemişti yoksa diğer insanlar gibi olamadığı içinmi böyleydi, bilmiyordu. Boş sokakta yürümeye devam etti, bu sırada kar yağışı hızlanmaya başladı ve bir an önce eve varmalıydı. Çünkü donarak bir köşede ölmek istemiyordu. Eve vardığı zaman aynı sesleri duymaya devam etti. Bir soru duydu ve bu soru onu bir an düşünmeye itti ’’ İnsanları sevmemendeki neden nedir ? ’’ Genç adam bu soruyu çok normal karşıladı çünkü bu konularla çok ilgileniyor ve bunların üzerine çok fazla düşünüyordu. Ve o an anladıki aslında bu sesler beyninin ona bir oyunuydu. Sanki etrafında birileri varmış ve ona soru soruyormuş sanıyordu. Fakat bu durum onu biraz korkutmuştu çünkü daha önce böyle birşey olmamıştı. Ve bu sefer gerçekten delirmeye başladığını düşündü. Ev dışarıya göre biraz daha sıcaktı fakat yinede üşüyordu ve kendisine bir kahve alıp odasına çekildi. Her gece uyumadan önce okuduğu kitabı eline aldı ve rastgele bir sayfa açtı. Karşısına çıkan cümle onu oldukça şaşırmıştı çünkü biraz önce duyduğu sorunun cevabı orada yazıyor gibiydi. Ve bu cümle tamda onun düşündüklerini anlatmaya yeterde artardı bile. - Kitapta şöyle yazıyordu ’’ İhtiyar insanları gözlemlemeye başladığında birşey farketti, insanların gözleri kör ve aslında onlar yaşamıyorlar. Hepsi egolarına sıkışıp kalmış. Hep bir en üst ve birinci sırada olma kompleksi. İhtiyar gözlerini gökyüzüne kaldırdı ve sanki tanrıyla seslenircesine şöyle dedi; ’ Biliyorum tanrım yargılayanlardan hoşlanmazsın, fakat gördüklerim beni insanlardan tiksindiriyor. Senin yaratmış olman birşeyi değiştirmiyor. Onlar birer pislikten ibaret, onlar daha önce görülmemiş birer yaratık ’ - Kitapta okuduğu bölüm onun düşünceleriyle uyuştuğu için insanları neden sevmediğini bir kez daha anladı. Çünkü kendisinin diğer insanlardan farklı olduğunu biliyordu. Genç adam, çevresindeki insanlar gibi değildi. Genelde sessiz, sakin bir yapısı vardı. Ve dağınık saçları, pasaklı kıyafetleriyle bütün gözleri üzerine toplayabiliyordu. Farklı bir yapısı olduğu çok rahat anlaşılıyordu. Okulda, evde kimseyle birşey konuşmaz, sürekli birşeyler düşünürdü. Ve düşündükleri genel olarak diğer insanların sürekli kaçtığı sorular oluyordu. Fakat o bunlardan zevk alıyor gibiydi. Soğuyan kahvesinden bir yudum aldı, elindeki kitabıda yerine koydu ve yatağa uzandı. O anda bir ses daha duyuldu. ’’ Eğer tanrı seni sevseydi çoktan seni ışığıyla aydınlatırdı. Halbuki sen en karanlık düşüncelerin içinde yolunu bulmaya çalışıyorsun. Kaldı ki sen ona günlerce dua etmedinmi ? Biliyorsun tanrının düzeni böyle çalışmıyor. En azından bunca zaman sonra anlamış olmalısın ’’ Bu seslerin artık kendi düşünceleri olduğunu biliyordu yani en azından tam olarak delirmemişti. Sesli bir şekilde tanrıya sesini duyurmaya çalıştı ’’ Eğerki oradaysan ve beni duyuyorsan düşündüklerimide biliyor olmalısın. Ve benim yaşamam için bir neden yok. Neden beni buraya hapsettin ? ’’ Bunları söylerken göz kapakları yavaş yavaş kapanıyordu. Yaklaşık 2 saat kadar uyuduktan sonra bir ses ile uyandı. Bu, bu gece duyduğu düşüncelerinden biriydi. Fakat bu seferkinde bir gariplik vardı. Sanki birisi düşünceleri ile onunla iletişime geçmeye çalışıyordu. ’’ Söylediklerinde haklısın onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. ’’ Bir an incilden bir kaç ayet aklına geldi ve tanrının aslında hala onunla birlikte olduğunu anladı. Bir an ’’ kendini kandırma tanrı seni zaten sevmiyor ’’ diye mırıldandı. Fakat bu kocaman bir palavraydı o saniye için. Çünkü bu bir tesadüf olamazdı, tesadüflere yer yoktu hayatında. Herşeyin bir nedeni olduğu gibi bununda olmalıydı ve vardı. Bir an anladıki, aslında kendiside ne yaptığını bilmiyordu. Çünkü tanrının ışığını karanlığa çevirmişti içinde. Bunu farkedince tanrının onu tekrar krallığına davet ettiğini düşündü. Olabilirmiydi böyle birşey ? Tanrı onu affedebilirmiydi ? Neden olmasınki... Belki de genç adam düşündüğü kadarda affedilmeyecek biri değildi...
KAAN ONUR KAFTANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.