- 1352 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MEHMETÇİK BENİM DERDİM
Ne irtica umurumda,
Ne de darbe planları, cuntalar.
Çeteler gemi azıya almış, suikastler, bombalamalar, uyuşturucu, mafia gündelik mesaisindeymiş her zamanki gibi, bana ne?
Mehmetçik niye şehit olsun ki?
İstanbul da planlar yapıp camileri bombalayacakları doğru muymuş?
Hani dağlarda patır patır yıllardır şehadet şerbetini içen Mehmetçikler, meğer diğer yandan da sılada bıraktığı babasını anasını camide kaybetme tehlikesiyle mi karşı karşıyaymış?
Cami bombalandı diye milleti galeyana getirip, irticai güçler ayaklandı tezgahıyla milletin tepesine çökme planları mı yapılmış?
Kime ne?
Yunan uçağını düşürdük düşürdük, düşüremedik kendi uçağımızı düşürürüz diye planlar kuranlar var mıymış ülkenin tarihinde?
Çirkin bir iftira mıymış,yoksa ciddi kanıtlar mı varmış?
Bana ne, kime ne?
Mehmetçiği kim şehit etti?
Islak imzaymış, fotokopiymiş, imza makinesiymiş, bütün kriminal incelemeler müspetmiş, irticayla eylem planları adı altında millete tuzaklar kurulmuş, suçu olmayan insanlarda silah uyuşturucu yakalatıp suçlanacak, sonra da haklarında soruşturma yapılacakmış, cemaatler, dini organizasyonlar karalanacakmış...
Var mı aslı astarı, ortaya mı döküldü artık olanca çıplaklığıyla?
Bana ne?
Erzincan da kahpe bir gün kahpe bir mayın saldırısında şehit olan Mehmetçiklerimiz, meğer saldırının yapılacağı ihbar edilmiş bir tuzağa mı kurban gitmişler?
Bana, ne mi?
Bana ne, mi?
Hayır,
Bana çok şey, bana kahır, bana zulüm..
Bana ölüm...
İddialar, iddianameler, suçlamalar, planlar, tertipler...
Kim nasıl neyle meşgul?
Ömrünün baharında, vatan hizmeti için, beş kuruş gelir beklemeden, 3 kuruşluk sosyal olanaklardan faydalanmayı düşünmeden, 1 kuruşluk dahi tereddüt göstermeden vatan toprağına göz dikmiş eşkiyanın namlusu önüne kendisini atıp şehit düşen Mehmetçik...
Birileri biryerlerde, aziz milletin vergileriyle aldıkları maaşla millete tuzak kursun diye mi şehit oluyor?
Kim nasıl görmüyor, göremiyor.?
Kim nasıl niçin göz yumuyor?
Kim niçin nasıl ne hakla, hangi vicdanla, hangi izanla bu çetelere göz yumuyor, barındırıyor, cezalandırmıyor?
Niçin?
Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız, iddialar, iddianemeler, ortaya dökülenler kabus olmalı.
Kan ter içerisinde yataklarımızdan fırlatan, kelime-i şehadet getirten yüreklerimize düşürdükleri nedeniyle, zihnimizi, insanlığımızı, beynimizi allak bullak eden bu hadiseler, sahte, yalan değil mi?
Yalan..!
Yukarıdaki fotograf, Erzincanda mayın patlamasında şehit olan bir Mehmetçiğin fotografı..
Yerdeki kar üzerine özlemlerini yazmış?
Aşağıdaki şiir de onun içindi.
O zaman kaleme alınmış idi.
Aklımı kaybediyorum galiba anne...
Anne..?
Aklım....
---*----
SENİ ÖZLEDİM ANNE
Çok özledim anne...
Yere göğe sığdıramazdım yavuklumu
Dünya gelse bölemezdi
Merasimsi haftasonu uykumu...
Sünneti yeni atlatmış muzaffer an ne?
Bulgurun kokusu sızlatınca burnumu
Kimse ben gibi ölemezdi,
Sormasam bile nohutlu mu tavuklu mu?
Seni özledim anne...
Terör estirirdim kapatınca görüş açımı
Ölüm gelse, ekranla arama sızamazdı
Seyrederken haftasonu maçımı...
Kirayı uzattığım an ne
İş dönüşü, bahçe sulayan evsahibine?
İçince babamın gözünden gururu
Sızlanırken buruk, yılbaşında zam azdı
Kimse ben gibi gülemezdi
Ertelerken sıkıntıda müruru...
Seni çok özledim anne,
Tek seni özledim kışlada
Gözüm vatanda, aklım sende
Toprağa düştüğüm an ne?
Kucağın kokusu kaldı ya sılada
Kimse ben gibi ölemez anne
Kalmadı ruhumun şimdi umuru
Sensiz baharla da, bensiz kışla da
Ölüm artık yetim
Ölüm, benim hasretim...
Seni özledim anne
Ya sen?
YORUMLAR
gerçekten yürek burkucu bir olay bu..
binbir kargaşanın olduğu ve binbir planların ayyuka çıktığı şu günlerde
Mehmetçiğin günahı ne ? düşündükçe kötü oluyor insan..
bütün Mehmetçiklere Allah Rahmet eylesin..
yukardaki fotoğraf'a yazdığınız şiir'e bir dize de ben ekleyim nacizane bütün samimiyetimle..
Ey Anasından Yar'inden ayrı kalmış,hasretle Uyuyan;
Sana bir ömür borçludur,Anam dediğin çileli Vatan!
Hava kurşun gibi ağır, doğru.
Çözüme odaklı ne söylüyorsun demişsiniz kısaca.
Kısaca batı tipi demokrasi.
Milletine tuzak kurmayan, milleti teba görmeyen bilakis millete hizmetkar olan devlet örgütlenmesi yani.İnsan odaklı bir sistem kısaca.
Ama herkes herşeyi konuşamıyorsa, zaten devletin yapısında bir tuhaflık yok mudur sizce de?
Din alabildiğine eleştirilirken, devleti, sistemini önemli kurumlarını eleştiremiyorsunuz.
Atatürk devrimi mesela tepeden aşağıya uygulanmak istenen bir devrim değil midir?
Milletin zorlamasıyla,kanırtmasıyla olan devrimlerden farklı bu haliyle.Herşeyi konuşabilmemizi sağlayamamış görünüyor şimdilik.Ya da birileri rayından çıkarmışlar özünü.
Ama, yazımın konusu bu değil.Bu teorik, pratik kavramlarla konuyu fazla detaylandırmak istemiyorum.Başka bir platformda belki bu konulara da gireriz.
Yazının özü Mehmetçik.
Yaşanan süreçte bana göre Mehmetçiğin uğradığı ihanet ve dram.
Göktürkmen
Millet mi, teba mı ?
Kavramsal olarak bu iki sözcüğün derece farkı ile büyük bir zıtlık içerdiğini düşünebiliyorum. Teba, tabi, uyruk sözcüklerini, tekraren düşünmenizi önerebilir miyim?
Arabi lisandaki ümmet ve batı kavramsal anlamlı millet (nations) fakının temeline koyduğunuz İslam ve Ehl-i kitap ayrımı anlamında bir "ulus= mliilet" olduğunu öngörürsek, şu sonuca varamayacağınızı açıklamanız gerekebilir ?
Şöyle ki; İslam ümmeti temelli millet ve İsevilik ve Musevilik ümmeti temelli "nations" arasındaki fark; eşit mi denk mi olmaktadır o zaman ?
Bu ülkede 1938'den bu yana görüntü idealizmi ile ideolojisinin tutarsızlığının olduğunu ve bu nedenlede sahtelikler olduğunu görebileceğinizi umuyorum
Önceden de söyledim, bu tarihten sonra gelenler her ne kadar ideolojimiz, idelizmimdir söyleseler de, sonuç olarak ülkenin haline bakınca böyle olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz.
Bu ayrımı çok basit mantıklı sayabildiğim Asker-sivil olarak çok muğlak buluyorum, Çok önemseyerek ve eskiyenin yenisi olarak önerilen neo osmanizmde bile, bildiğiniz üzere Seyfiye, İlmiye, Mülkiye gibi bir ayrım vardı...
Sizin S.T.K.ları da böyle düşünürsek, Ameliye gibi bir sınıf yoktu mesela... Kısaca halkı teba, milleti de salt ümmet temelline oturtarak çözmümlemeler yaparsanız eğer, sonuç ancak ve ancak beni itham ettiğiniz "Batı tipi" burjuva bir genel elitler demokra(t)sisine varabilir....
Kaldı ki ben, emperyalizmi karşıtlığmın temeline Batı karşıtlığını koymaktan hiç sarf-ı nazar etmedim. Bu nedenlerde bu yakıştırmanızı insaflı bulumuyor ve kabul etmiyorm.
Hep söylüyorum, gelin din, ulus ve emeğe dayalı değerleri bunca oyuncak ve sakız etmeyelim. Yükseklerde tutalım. Bu alışkanlık insanı yaratıklaştırırken, toplumu ucubeleştirir.
Akıl biter, doğru çoğalır, kamusal- özel, ikinci lehine ve hep kaybeden olur.
Soyut olarak çoğaltmakta, toplumsal gelişim olarak sadece laf-ü güzaf refahçığına gider...
Ulusal oluşumlar içindeki sınıf savaşları emeğe ve liyakata dayalı olursa ilerici ve doğrusal; dinsel, etnik, burjuvaziye dayalı olursa çelişkisel ve gericileştirir ülkeyi...
Böyle değil midir ? Eğer böyle görülmüyorsa eksik bakış vardır !
Bakışınızın öncülü teorik, birincili pratik tümlüğe ermesini diliyorum.
İyi geceler dilerim...
Kimse yazıya "katkı" yapıp, yazamamış, kimse yazamıyor son günlerde ! Hava, kurşun gibi ağır derler ya, öyle bir zamana geldik, kaçan da kovalayan da "Allah" diyor... İt izi, at izine mi karışmış mı desem yoksa, küfrün adı iman mı, belki de imanın adı "küfr" mü olmuş bilemiyorum inanın !
Kafalar ve elbette kafamız karışık, ama biliyorum ki, karışmadan; bulanmadan durulunmuyor...
Değerler (ulusal, dinsel veya emeğe dayalı) üzerinden, kimlikler icmali bir birliktelik üzerinden çokluk siyasası normal görülüyor da, çoğunluk ve hepsinden önemlisi toplumsal çoğunluk kavramına değer hiç verilmiyor.
Bunu büyük çelişki görüyorum. Kafaları karıştırmayı aydın tanımına uygun bulmuyorum. Psikolojik travmalarla bir yerlere varmayı da, bunu halka yapılmış büyük haksızlık görme nedeniyle mertçe bulmuyorum. Bunu normal bilen her kesimden zat-ı muhterem, "Aydın" tanımına ne olsa uymuyorlar ve bunu hiç yakıştıramıyorum.
Sizinle anlaşamıyoruz... Toptancısınız, bu toptancılığınız, bütünselliğe hiç benzemiyor; demek ki fark var diyebiliyorum...
Ben mi peki ? Bölümlerden bütüne bir tamlığı arıyorum. Çok farkediyor, ediyoruz. Bunları söyemeliyim... Aydın, hep söylüyoruz; çözüme odaklı olandır, reddiye okuyabilendir, reddiye okuduklarının yerine yeni bir formatif, en azından teorik şablon ve dizge önerebilendir ! Sizde ve yazınsal katkılarınızda bunu hiç göremiyorum... Göremedim, buna hep üzüldüğümü belirtmeliyim...
Bunları hiç bir yazınızda bulamadığımdandır, size yazdıklarım. Toptancısınız demiştim. Şikayet ettiklerinizin mantığı ile ve onların yöntemlerini kullanarak dizgeliyorsunuz... Bu hal, toplumsal bunalımdan çıkışlılık anlamında "yeni" önermek olmuyor ! Farkınız nerede o vakit diye sorabilir miyim ? Eskilerin yöntemleri ile "yeni" denemek ve bunlara "yeni" demek; inandırıcı olmuyor...
Darbelerden haklı olarak çok şikayetçisiniz, hangi darbe özgündür peki ? Türk devleti, ulusu ve ülkesine huzur getirmiştir ?
Hangi darbenin ardında emperyalizm yoktur ? Batı emperyalizmi yoktur, gericiliğin zirvesi kapitaller yoktur ? Hangi darbenin ardında sömürgenin eskisinden yenisine evrilmek yoktur ? Farkı bu olarak ve burası mı olarak anlamalyım ?
Peki açık soralım, devrim ve darbe arasında ne gibi farklar vardır ?
Devrimlerin "jakoben"liği hep bilinir de, sivil darbeler (tarihsel bir çok örneği var) jakobenliği yok mudur ? jakobeniteyi ara bir önerme olarak " işbrlikçi" ve özgün gibi bir jakobenliğe ayırabilir miyiz peki ?
Veyahut jakobenlik; kaos temelli olunca, aydınlanmacı veya muhafazar farketmiyor, ne türden jakobenizm olursa olsun; farkı anlamında ve nerede ayrıştırılmak anlamında farkettirilebiliyor ?
Son olarak, Mustafa Kemal Atatürk, Batı ve Hristo-judaik bir devrim ve devlet örgüsü mü kurmuştur ki, işbirlikçi midir ki; bunu restore etme gereği duyuluyor ?! Restore etmeninde moda deyimle ucu açık; ılımlı İslam, ikinci cumhuriyet veya etnikçi demokratik cumhuriyet restorasyonu bunca elzem ve gerekli görülüyor ?
Benim farkım, bu sorudaki cevaplara göre sizin; aydın olma ve hepsinden önemlisi kimsenin yazmaya korktuğu zamanlarda yazabilmekle netleş(tir)mek anlamında ve ortada olacak... Aydın korkmadan fikirlerini açıklayabilendir. Hiç bir surette emperyal merkezlere ve oraların kirlerine bulaşmayandır. Toplumuna "simetrik veya asimetrik" travmalar yaşatarak, zaten biçare olan ve fakat; adeta toplumunu "aptal"a çevirmeyendir !
Aksine, bunu yapmaktan, adeta mutlu olmak yerine, bundan uzak durabilen ve doğru bilgi kaynağını; aklı, akıl yürütmeyi, bilgi birikimi ve bilinç hiyerarşisi dışında hiç bir güç odağına dayanmadan ifade edebilendir...
Ben hala emperyalizme bakıyorum, kapitalizme bakıyorum, sömürgeciliğin kılı kırk yaran kırkbirinci yalanına ve yalancılığına bakıyorum.
Ve hiç bir zaman; bu ülkenin insanından, ulus ve halk toplumsalından umudumu kesmiyorum... Umutsuzluk insan koordinatlarından çıkıp, gücün önünde eğilmek ve ona tapma insanımsılığı ve böcekleşmesidir. Bunu kendime de, bu ülke insanına da yakıştırmıyorum.
Esenlikler dilerim değerli Erol Başçı...
Göktürkmen tarafından 3/3/2010 7:54:47 PM zamanında düzenlenmiştir.