- 858 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BU SANA SON MEKTUBUM
Önceki mektuplarımdan farklı yazacağım bugün. İçimde zifiri karanlığa boğulmuş sitemimi dökeceğim beyaz yapraklı sayfalara. Mektup zarfımın içinden çiçek çeşitlerini değil, gözyaşlarımdan bir buket sunacağım Sana. Mektubumun bütün satırlarını ince eleyip sıkı dokuduğunda ana temasını çıkaracaksın gözlerimin. Orada özlem yerine sadece şu sesi duyacaksın:
Hıçkırıklarımı…
Felsefemi alt üst eden bir inkılâpla karşı karşıya kaldım yokluğunda. Devrim şarkılarını zıt kutuplardan dinlemekten sıkıldığımı hissettiğimi hissettim. Bu parça parça olup yosun tutmuş feodalite yüreğim nasıl hesap verecek yaratıcısına? Her bir tarafında bir devlet. Bağımsız devletler topluluğu denildiğine aldırma sakın yüreğime. Ben Sana bağımlıyım. Ooof. Yetiş imdadıma!
Bazı sembol düşüncelerle kusursuz olduğumu sandığım an yetiştin imdadıma bunu en az devrim şarkıları kadar biliyorum. Kibirlilik kokan önceki mektuplarıma da aldırma sakın. O Sen’in yokluğunda yazıp, sıkboğaz ettiğim düşünce metinlerimdi. Son zamanlarda da şiirlerimi hatta yazılarımı dahi akrostişe boğdum. Her köşesinde Sen kokuyorsun. Ve her satırda Sen. Bunu adın gibi biliyorsun. Ve biliyorsun ki benim kalemim Sen’sin.
Kitaplar yazdım Sana. Hecelerimin her harfinde Sen’i ağırladım. Bazen yorgun gözüktün sayfalarımda, bazen sevinçli, bazen de üzgün. Ama hep o sevdamı tattırdım; merhamet aşıladım kalbine. Her paragrafa Sen’in desturunla başladım. Felsefe ile filozoflaşan metinlerimi matematikle bitirdim. Ne olur gel kurtar beni bu karmaşık problemlerin elinden! Topla dağınıklığımı çarp yüzüme. Çıkar yüzümdeki Senli maskemi. Ve böl, parçala ve yut Sen merkezli devletimi.
Bu Sana son mektubum ve can çekişen satırlarım. Ürkek düşüncelerim bir derin nefes için izin istemekte mürekkebimden. Ruhumun parmaklarımı oynatması yeterli sırf Sana yazmak için. Ve ne kadar dil döksem de yüreğime, düşündüklerini cümlelere bağlayamıyor düşüncelerim.
Biliyorsun.
Ben Sana bağımlıyım. Ve Sen’in caddelerinde Sen’i düşünmem bile yasak. Odamın en kuytu köşesinden yazıyorum Sana. Her yer alacakaranlık ancak; Mum’a ihtiyacım bile yok. Işığım olarak isminin ilk harfi yetiyor. Sağlamasını yapıyorum yazdıklarımın. Her defasında o sesi duyuyorum. Ve her defasında o ses de Sen’i buluyorum.
Biliyorsun. Bu Sana son mektubum. Ve biliyorum yine cevap yazmayacaksın.
İşte bak! Hafızasını kaybetmiş hıçkırıklarımı duyuyor musun?
Bana, Sen’i hatırlatıyor.