10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
7029
Okunma
Ben eskiden gökkuşağının altından geçebilmek için çok uğraşırdım. “Gökkuşağının altından geçersen dileğin kabul olur” derlerdi bize. Ne zaman gökkuşağının yakınına geldiğimi düşünsem, o benden uzaklaşırdı.
Hayat da öyle değil mi?
Hep koştururuz bir şeylerin peşinden. Hiç bitmeyen bir ümidimiz vardır.
Hayatımız da gökkuşağındaki renkler gibidir. Her renkten bir iz muhakkak vardır hayatımızda. Karamsar anlarımızın rengi olarak siyah, uçsuz bucaksız bir derinlik hissi veren mavi, canlılığın rengi yeşil, hastalığın rengi sarı vs.
Biliriz ki hep gök gürlemesinin, yağmurun, fırtınanın ardından gökkuşağı çıkagelir. Tıpkı hayatımızdaki olumsuz hadiselerin sonunda gelen mutluluk gibi…
Gökkuşağı, fırtınanın ardındaki dinginlik ve huzurdur.
Hayatımda ne zaman bir şeyler ters gitse, yaşamın bütün renkleri bir araya gelip beni umutlandırır. Ne zaman üzülsem, yağmur yağsa dünyama; yağmurun ardından çıkan gökkuşağı gelir aklıma.
Biz de gökkuşağının renkleri gibi birbirimizden farklıyız. Farklılıklarımızla bir arada kalmayı becerdiğimiz sürece, gökkuşağı gibi güzel görüneceğiz.