Robot Sevgilim
Adam ayaklarını uzatıp salonu boydan boya çevreleyen penceresinden okyanusun derinliklerini seyretmeye başladı. Bu eve 2104 yılının son aylarında taşınmıştı. Karadeniz’in derinliklerinde inşa edilmiş bir yer altı apartmanının en güzel dairelerinden biriydi. Panoramik bir camla kaplanmış büyük bir salonu, yapay zekâ özelliği taşıyan aletlerle donatılmış harikulade bir mutfağı ve geleneksel çizgileri özenle koruyan geniş bir yatak odası vardı.
Kolundaki saati ağzına doğru yaklaştırıp: “ Şu an dinlendirici bir müzik istiyorum, tercihlerimi biliyorsun. Herhangi birinden başla lütfen. Ama ses asla denizin derin sessizliğini bastırmasın. “ dedi. Saate verilen komut hemen yerine getirildi. Adamın oldukça yaşlı bedenine nostaljik bir parçanın eşlik edeceğine karar veren merkezi yapay zeka sistemi Loreena McKennitt’in 1990’lı yıllarda çıkardığı The Visit albümünden The Old Ways adlı parçayı çalmaya başladı. Adam gülümsedi, odanın her bir yanını dolduran kısık ama mükemmel sesi hayranlıkla dinlerken: “ Bana da bu yakışır zaten, 100 yaşındaki bir adama yüzyıllık bir parça….” diye mırıldanıyordu.
Son tufanda denizler karaları, insanlar da denizleri işgal etmişti. Sulara direnebilen iki kıtanın alanı, sağ kalabilen yeryüzü insanlarına dar geldiğinden, neredeyse tüm denizlere bu tip evler yapılmaya başlanmıştı. “ Deniz manzaralı hapishaneler “ diyordu adam bunlara. Her türlü imkânın olduğu yapay bir dünya insanları ablukaya almış, yaşam iş, kariyer, emeklilik ve ölüm kavramlarının içine sıkıştırılmıştı. İnsan ömrü olabildiğince uzamıştı, tüm hastalıkların çaresi vardı. Zaten çağın insanları genelde kendi tercihleriyle ölümü seçiyorlardı. Hayattan mı sıkıldınız, beklentiniz mi kalmadı hemen kolunuzdaki saat vasıtasıyla bağlı bulunduğunuz nüfus sistemine sesli mesaj bırakıyordunuz. “ Ölmek istiyorum, hemen gel. “
Bu kadar… Çok kısa bir sürede en yakın hastanenin intihar servisinden gelen uzman doktorlar birkaç dakika içinde ölmenizi sağlıyordu. Bu hizmet ücretsizdi. İşe yarayabilecek tüm organlarınız cesedinizden çıkartılıyor ve cesedinizden artakalanlar tıbbi atık olarak yanma odalarına gönderiliyordu.
Yaşam çok rahatlamış ama anlamını yitirmeye başlamıştı. Kadın ve erkek bağımsızlığını kazanmış, evlilik kurumu birkaç muhafazakâr topluluk dışında çoktan unutulmuştu. Çocuk sahibi olmak için yapılması gereken tek şey satılık çocuklar kataloğunu güzelce inceleyip, birini seçmekten ibaretti.
Her genç erkek ve kadın senede iki defa üretim servislerine gitmek ve spermlerini, yumurtalarını vermek zorundaydı. Bunlardan çocuklar üretiliyor, sağlıklı olanları da belli bir ücret karşılığında satılıyordu.
Kadın-erkek ilişkileri biteli uzun yıllar olmuştu. Artık sevişmek için karşı cinse ihtiyaç duyulmuyordu. Gittikçe bencilleşen ve ben merkezli bir hayata dönüşen yaşam, aşkı ve sevdayı çoktan unutmuştu. İlişkiler çıkara dayalıydı, herkes daha da yükselmek, daha fazla kazanmak ve daha lüks bir yaşam sürmek uğruna geleneksel değerlerin çoğuna yüz çevirmiş, bu yaşam biçimi bir müddet sonra birçok insani ilişkiyi ortadan kaldırmıştı. Yaşamak için birlikte olmak, bir yastıkta ömür geçirmek, iyi günde, kötü günde yan yana olmak gibi kavramlar zamanla hafızalardan silinip, anlamını yitirmişti.
“ Eskiden daha mı mutluyduk? “ diye düşündü adam. Kafası karmakarışıktı, elini yüzüne doğru yaklaştırıp bakmaya başladı. Parmaklarını seyretti uzun bir süre. Saatine komut verip çalan müziği durdurdu. Denizin derinliklerinde ışık saçarak kavisler çizen bir balığı fark etti. “ O benden daha özgür” diye mırıldandı.
Adam o gece yatak odasında yatmadı, ayaklarını uzatıp denizi seyrederken koltuğunda uyuyakalmıştı. Sabah odayı dolduran hoş bir müzikle uyandı, akıllı mutfağı kahvaltıyı çoktan hazır etmiş onu bekliyordu. Bir şeyler atıştırdı, kafeinsiz kahvesinden yudumlarken güvenlik sisteminden bir telefon geldi. Dün sabah modeli çok eskidi diye uzun yıllar beraber olduğu kadın robotu FemDr’yi üretici firmaya iade etmiş, yenisini istemişti. Onun için arıyorlardı, firmanın müşteri temsilcisi gelmiş kendisiyle görüşmek istiyordu.
Telefon görüşmesinden çok kısa bir süre sonra firmanın müşteri temsilcisi kapısını çalmıştı bile. Gelen bir bayan satıcıydı, büyük ihtimal robottu ama adam buna pek aldırmadı. Karşılıklı oturdular, kadın bazı genel bilgileri adama sorduktan sonra yanında getirmiş olduğu ufak hayal makinesinin iki ucunu adamın alnına doğru uzattı.
“ Lütfen benim sorduğum soruların cevabını sadece düşünün. Bana bir şey söylemiyorsunuz, ben soracağım siz hayal edin. Hazırsanız, başlayalım “
Adam daha evvel de birkaç kez yaptığından olsa gerek umursamaz bir tavırla başını salladı. “ Prosedürü biliyorum, başlayalım “ dedi. Müşteri temsilcisi iyice yanına yaklaşıp, elindeki ufak cihazın kablolarını adamın alnına değdirdi. Soruları soruyor, cihazdan onay sinyali gelene kadar bekleyip, diğer soruya geçiyordu.
- Hayalinizdeki kadının boyu?
- Saç rengi?
- Saç stili?
- Burun?
- Gözler?
-Kaşlar?
- Yanaklar?
- Çene?
- Alın?
- Dudaklar?
- Dişler?
- Dil?
- Parmaklar?
- Bacaklar?
- Göğüsler?
- Karın?
- Omuz?
- Popo?
- Cinsel organ?
- Bilgi düzeyi?
- Ses?
- Duygusal durumu?
- Şiddete eğilimi?
- Kölelik beklentisi?
- Alkol bağımlılığı?
- Seks tercihleri?
…
Kadın soruyor, gözlerini kapatmış olan adam hayal ediyordu. Soru ve düş kısmı yarım saat kadar sürdü. Müşteri temsilcisi kadın veya robot-adam bu konuda pek emin değildi- cihazı kapattı, teşekkür etti. Elindeki elektronik formun onay kısmına gözünü yaklaştırmasını rica etti. Adam eğildi, form gözü taradı ve siparişi onayladı.
Siparişin onaylandığı an adamın banka hesabından ödeme yapıldı. Müşteri temsilcisi bayan ayağa kalkıp, izin istedi. Onun hayallerine göre tasarlanacak olan bu robot kadının akşam eve geleceğini söyleyip, gitti.
Sipariş verdiği günün gecesi adamın hayalindeki kadın kapıda beliriverdi. Onunla ilgili tüm beklentiler ve adamın geçmişiyle ilgili tüm veriler kadının hafıza kartlarında yüklüydü. Erkeğinin aklını başından alan bir ses tonuyla “ Biraz sohbet mi edelim, yoksa ne zamandır yapmak istediğin o şeyi mi deneyelim? “ diyerek gülümsedi.
Adam elini uzattı, robotun elini sımsıkı tuttu. Kadın robotun elleri sıcacıktı, hafif terliydi.
“ Heyecanlı mısın sen? “ dedi, adam.
Kadın robot “ Seni görüp de heyecanlanmamak mümkün mü? “ diye cevap verdi.
El ele yatak odasına geçtiler.
Yeni bir model çıkana dek adam o kadınla sohbet etti, onunla tatile çıktı, onunla sevişti. Sırlarını onunla paylaştı, sıkıntılarında onun omzunda ağladı.
Adamın robot kadınla delicesine seviştiği saatlerde, yan dairedeki kadın yeni aldığı robot erkeğinin dizine uzanmış, müzik dinliyordu. Kafasını kaldırıp robotuna baktı, “ Bana mutfaktan portakal suyu getir “ diye emretti. Erkek robot hafifçe kenara çekildi, eğilip kadının dudaklarını öptü ve: “ Yeryüzünün en güzel kadını için her şeyi yaparım “ diyerek mutfağa gitti. Kadın, robotunun arkasından “ Kalçaların harika, bayılıyorum sana. Portakalımı getir ve soyun… Seni seyretmek istiyorum “ dedi. Gözlerini kapattı, vücudunu bayıltıcı bir sıcaklık kaplayıvermişti. Parmaklarını sertleşen göğüs uçlarına götürdü, “ Yeni bir model çıkana dek bundan asla vazgeçemem.” diye mırıldandı.
Hasan Cengiz Sarıca / İstanbul