- 1002 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
Sevdim Hâkimim
Üç kafadar çete üyesi, soymak istedikleri evin etrafında uzunca bir süre dolaştıktan sonra, evde kimsenin olmadığına karar verip, içeriye girmişlerdi. Yalnız, biri dışarıda gözcü olarak kalmıştı. İkisi içeride etrafı iyice gözden geçirip, yatak odasındaki kocaman para kasasını görünce, gözleri yuvalarından çıkacak gibi olmuştu sevinçten.
Hemen kasanın başına oturup, açmak için ne kadar şifre varsa denemelerine rağmen, kasayı açamamışlardı. Evin içinde patlatamayacaklarına göre, kasayı götürmeye karar vermişlerdi. Hemen aşağı inip, her zaman kullandıkları anlaşmalı taksiciyi ayarlayarak, yine yukarıya çıkmışlar, gözcü olan aşağıda kalmıştı.
Nasıl götüreceklerine bir türlü karar veremeyen ikili, en sonunda bir çözüm bulmuşlardı. Yüklükten büyükçe bir battaniye alıp, kasayı üzerine yatırarak, elleşip merdivene taşımaya başlamışlardı. Kasa ağır olduğundan, biraz zorlansalar da, son sahanlığa geldiklerinde, birden ellerinden kayan kasa, bir kızak hızıyla merdivenden kayarken, gözcü olan arkadaşlarını ezip geçmişti.
Bizim iki kafadar, yakalanma korkusuyla, ellerinde kalan battaniyeyi kaptıkları gibi kaçarken, arkadaşlarını alamamışlardı. O’nu alacak zamanları yoktu. Sokağa çıkan kasanın peşinden insanlar gelip kendilerini yakalayabilirlerdi. Koşar adım sokağa çıktıklarında, mübarek kasa yolun ortasına manken gibi dikilmişti. Hemen oracıktan sıvışmışlar; ama içerdeki arkadaşları yakalanmıştı.
Yaralı olduğu için önce hastaneye, sonra karakola götürülen kadını konuşturmak mümkün olmuyordu. “Ben bir şey bilmiyorum.” diyordu da, başka bir şey demiyordu. Kasanın üzerindeki parmak izleri O’na ait değildi. Sabıkası olduğu için, polisin diğer çete üyelerine ulaşması zor olmamıştı. Yakalanan kadınların parmak izleri, kasadaki izlerle uyum sağlamıştı ve tutuklu yargılanıyorlardı. Hâkim sordu:
-Anlat bakalım; kasayı nasıl çaldın?
-Haşaa! Ben kasa falan çalmadım hâkimim.
-Kasanın üzerinde parmak izin var. Nasıl oldu o iz?
-Var hâkim bey, ben yok demedim ki.
-Hem parmak izin var, hem çalmadın… Nasıl oluyor o? Anlat bakalım!
-Ben o kasayı sevdim sadece hâkimim. Sevdim!
-Nasıl sevdin? Delirtme adamı be kadın! Şunu en başından bir daha anlat bakalım. Kasanın üzerinde senin parmak izinin işi ne? Oraya kasayı çalmak için girmediysen, neye girdin?
-Şöyle oldu hâkimim. Ben çarşıya çıkmıştım. Birden abdest bozmam icap etti. Çok sıkıştım; ama etrafta bir abdesthane bulamadım. Bir evin önüne kapısını çalmak için geldim; çünkü çok sıkışmıştım. Birde ne göreyim, kapı açıkmış, çalmama gerek kalmadan içeriye girdim.
-Sonra ne oldu?
-Sonra ben, koşarak abdesthaneye girip, abdestimi bozup rahatladım. Dünya varmış be hâkim bey; yoksa çatlayacaktım.
-Uzatma kadın! Sen kasayı nasıl sevdin? Ya da nasıl çaldın, onu anlat!
-Ben abdestimi bozunca, evin içine şöyle bir göz gezdirdim. Kötü bir amacım yoktu. Hanımın güzel parfümlerinden biraz üzerime sıkayım dedim. Bir de ne göreyim? Kocaman bir kasa… Çok güzeldi Hâkim Bey. Aha böyle sevdim.
Kadın iki elini havaya kaldırıp, el ayalarını hâkime doğru çevirip, yukardan aşağı doğru sıvazlar gibi yaparak:
-Vallaha aha böyle sevdim hâkimim.
-Peki, sokağa nasıl çıktı kasa?
-Ben nerden bileyim? Ben sadece sevdim.
-Evden başka bir şey çaldınız mı?
Kadının aklına kaçarken götürdükleri battaniye gelmişti. Evinde arama yaparlarsa, hemen bulunacağını biliyordu. Onun için doğruyu söylemeye karar vermişti:
-Aldım Hâkim Bey. Meraktan olacak, yüklüğü açtım, bir de ne göreyim? Çok güzel bir battaniye… Evde çocuklarım üşüyordu, ben de o battaniyeyi alıp, çocuklarımın üstüne örttüm. İstiyorlarsa geri vereyim.
Hâkim davalı tarafa sorar:
-Battaniyeyi istiyor musunuz?
Şişman kel adamla yanında oturan sarışın kadın koro halinde:
-İstemiyoruz!
-Bak gördün mü hâkimim; istemiyorlarmış. Bu durumda ben suçlu sayılmam.
Hâkim sinirle yaralı kadına dönüp:
-Sen mi çaldın? Ne işin vardı orada?
-Vallaha hâkimim ben çalmadım. Hem benim kasada parmak izim yok ki, nasıl çalabilirim? Ben sadece oradan geçiyordum. Kasa üzerimden geçti.
Kasa üzerinden geçerken kopan burnunu gösterip:
-Ben bu kasa sahiplerinden davacıyım hâkimim! Kasaları benim burnumu kopardı.
-Allah Allah! Ben suçluyu ararken, birde davacı oluyorsunuz ya…
Not: Öykü tamamen kurgudur. Kişi ya da kurumları bağlamaz. Olay yerinde yakalananda parmak izi yok. Parmak izi olanları da gören ve tanık olan yok. Üstelik bir de davacı oluyorlar. Hâkimin yerine siz olsaydınız, ne karar verirdiniz?
1/03/2010/ Emine....
YORUMLAR
Bir adam Hâkim’e doğru karar verdiğinin yanında hiç haksız karar verdiğin olmuş mudur diye sorar.
Hâkim gayet rahat olarak buraya, haklı hiç kimse gelmez, mutlaka birisi haksızdır diyerek işi savuşturur...
Bir de fıkra var. Arkadaşlar toplanmış hazine arıyorlarmış. Oturdukları bir anda çok büyük hazine bulmuşlar aralarında pay edemeyince kavga çıkmış, o onu-o onu vurmuş biri yaralı kalmış bunu hâkim karşısına çıkarmışlar, olayı anlatmış sormuşlar ki hani hazine nerde, VAR SAYALIM DEDİK HÂKİM BEEEY...
derin saygılarımla....Güzel bir kurguydu da olan zavallı kasanın çarptığına ve ev sahibine oldu...
Yine gülümsettin beni Sevgili Emine abla, yine güzeldi. Tebrik ediyorum. Sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine hnm. öykünüzü severek okudum.Diğer dostlar gibi ben de gülümsedim.
İyiniyetinizi,insancıllığınızı zaten seviyoruz.(Her zaman katkı yapmasak da okuyoruz)
Kurgusu hazır öykünüz üzerinden,izninizle -bedava- mizah eklemek istedim.
Gülümsedim;
---Hırsızlarınız bizim olamazlar.Bizimkiler şeytanın aklına gelmeyecek basitlikte yöntemle kasayı hallederdi.
(sonuç:Hırsızlar "bizim" hırsızlar değil.)
---Bizim hırsızımızı yakalayan,"bizim" polis;Etkili/bilimsel sorgu metotlarıyla hırsızların ," 4 yaşından başlayan "
suç dosyalarını, 1-2 haftada hazırlardı.
(sonuç:Polis "bizim" polis değil.)
---Muhtemelen,Hulusi Kentmen'in ruh ikizi olan hakimimiz,sinirlencek kadar vakit ayırmaz;Kısa kesin! İkazından sonra,
"Yaz kızım"la girizgahına başlardı.
(sonuç:Yargı bizim yargı değil.Polis yakalayacak,savcı içeri atacak,hakim karar verecek;6 aydan-2 yıla zaman alırdı.)
Son sonuç:Varolun hep.Selam,saygı.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
Çelik kasa hırsızlığı bir bayan için isabetli bir seçim olmasa gerek. Zira anotomik yapıları uygun değil, tavsiyem işe önce pahada ağır, yükte hafif tabirinden malzemelerle başlamalarıdır.....Ben ne diyorum yahu, harbi harbi hırzısa akıl veriyorum
Vallahi ben hakimim masum bey :)
Selamlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
Ben hakim olsam; sahibi o an olmayan eve girdikleri için, battaniyeyi aldıkları için, makyaj malzemelerini kullandıkları için 2 kadını tutuklardım. Diğer kadın zaten belasını bulmuş...
Sevgiler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Battaniyeyi istiyor musunuz?
Şişman kel adamla yanında oturan sarışın kadın koro halinde:
-İstemiyoruz!
güzeldi komikti güldüren bir yaziydi.
hakim sonunda karar vermeden hepsini disari atmistir herhalde.
yüreginize saglik sevgili emine.
sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çok teşekküler sevgilerimle...
A be bunlar bizim komşu Kel Üsyn'in 'Acer ile gürümcesi Cifair ulmasın sakın.
Buruncuu kupan da kaynanaları Zilli 'Atice ulmalı. 'Ele bir afta buruncuu sarılı gezdi maallede.
Te bunu yazan duuru yazmıştır.
Kutlamaktayım kendisini.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Geçen gün kocasıyla kavga ediyorlardı, son ördüğü sepetin ölçüleri olmamış, kocası elindeki gargıyı öyle bir vurdu ki, eli yüzü kan içindeydi, Ozaman olmuştur. Ben devamını görmedim, balkondaydım. Hemen içeri kaçtım ama, onlar yapmadı:))))))))
sayfama hoş eldiniz yorumunuz da beni gülümsetti.
teşekküler. Sevgilerimle...
Gülümseten bir yazıydı emine Hanım. E bu durumda hakim'in çok seçeneği kalmıyor, sanırım. " Beraat " diyecektir..:-)))
Sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler... sevgilerimle.....
MİZAHİ BİR ÖYKÜ OKUDUM USTA KALEMDEN...OLDUKÇA DA GÜZEL OLMUŞ...GÜLMEYE İHTİYACIM VARDI DOĞRUSU...
SAYGILARIMLA ARKADAŞIM...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...