- 1000 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLARIMIZ VE UYUŞTURUCU
Begüm 23 yaşındaydı,hayatının baharını göremeden,aşırı dozda uyuşturucudan öldü.Peki bir genç kız nasıl bu hale nasıl gelmişti?
Onyedi yaşında, hayatının daha çok başındaydı.Siyah uzun saçları,boncuk boncuk kara gözleri vardı.Yanağındaki gamzeler güzelliğine daha bir güzellik katıyordu.Lise 2.sınafa gidiyordu.Tek hayali üniversiteyi kazanmaktı ve bu yüzden derslerine daha da fazla çalışıyordu.
Okulun yakışıklısı denebilecek bir erkekten çok hoşlanıyordu.Yaşının verdiği coşku ile hep onlu hayaller kuruyordu.Bir gün, o çok beklediği an gelmiş ve delikanlı arkadaşlık teklifi etmişti.Hiç düşünmeden kabul etti.Şimdi daha bir mutluydu.Dersleri iyi ve mükemmel de bir sevgilisi vardı.Hemen hemen her gün sevgilisi ile bulup,cafeye,sinemaya,parka gidiyorlardı.
Bir gün sevgilisi ders çalışmak için evlerine davet etti.Bu teklif karşısında biraz tereddüt etse de kabul etti.Birlikte sevgilisinin evine gittiler.Bir süre ders çalıştıktan sonra sevgilisi,iki hapla birlikte yanına geldi ve birini ona uzattı.Şaşkındı Begüm
---Bu ne? Diye sordu.Aslında tahmin etmişti.
---Kızım uçacaksın,mutluluğuna mutluluk katacak,al iç hemen. Dedi
---Olmaz,yapamam. Dediyse de sevgilisinin
---İçmezsen aramızdaki bağ biter.
Ondan ayrılmaya hiç niyeti yoktu.Zaten onsuz yaşayamazdı ki,birbirlerini çok seviyorlardı.
“bir taneden bir şey olmaz” diyerek,hapı aldı ve içti…
Böyle başlamıştı Begüm’ün uyuşturucu ile tanışması.Bir tane,bir tane daha derken esiri olmuştu bile.Hareketlerinde değişiklik sezen annesi anlamıştı ve bu illetten kurtulması için elinden gelen her türlü çareye baş vuruyordu.Başarmıştı anne,kızını o korkunç illetten kurtarmıştı.Artık “sevdiğim” dediği delikanlıdan da ayrılmıştı.
Zaman geçmiş ve Begüm üniversite sınavlarında İstanbul üniversitesi’ni kazanmıştı.Şimdi daha da bir umutluydu hayata dair.Hem kötü anıları olan bu şehirden ayrılacak,hem de çok istediği üniversitede okuyacaktı.Büyük umutlarla İstanbul’a gitti.
Ailesinden ayrılmak,dersler Begüm’e ağır gelmeye başlamış ve istemediği halde hapları içtiğinde ne kadar mutlu olduğunu düşünmeye başlamıştı.Sonra iradesine yenik düşmüş ve yine başlamıştı,hem de sınıf atlayarak.Her defasında “bir daha kullanmayacağım” diyordu ama uyuşturucunun etkisi geçince,bir müddet sonra yine alıyordu.Böyle seneler geçmiş ve Begüm 22 yaşına gelmişti.Artık bağımlısı da olmuştu uyuşturucunun.Kendini kurtarmak istese de kurtulamıyordu.Memlekete gittiğinde annesine anlattı,yardım istedi.
En son çare olan AMATEM’e yatırmıştı annesi,kendi de istiyordu tedavi olmayı.
Tedavi süreci bitmiş, fakat ne uyuşturucu, ne de uyuşturucu tacirleri Begüm’ün peşini bırakmamışlardı.Tedavi görmesine rağmen, yine kullanıyordu o illeti.
Bir akşam arkadaşlarının evinde toplanmışlar ve çok eğlenmişlerdi.Gece bir paket ile tuvalete giren Begüm’den uzunca bir süre ses çıkmayınca,arkadaşları merak edip seslenmişler,hiçbir cevap alamayınca tuvaletin kapısını kırmışlardı.Ve… o korkunç manzara ile karşılaşmışlardı.Apar topar hastaneye kaldırılan Begüm,aşırı dozda uyuşturucu almaktan,hayatının baharında ölmüştü…
Yazdıklarım bir kurgu değildi,gerçek bir hayat hikayesi.Biz annelerin,babaların korkulu ruyası uyuşturucu…Küçük yaşlarda bazen bir özenti,bazen arkadaş baskısı,bazen de sorunlardan kaçış için sığınılan bir illet…Sakın “benim çocuğum yapmaz” demeyin,her zaman gözleriniz ve kulaklarınız çocuklarınızın üzerinde olsun,tabi onlara belli etmeden…
Dilerim hiçbir anne- baba böylesi olaylarla karşılaşmaz.Çocuklarımızın daha rahat,daha ferah,daha mutlu günler görmesi dileklerimle…
YORUMLAR
Çok yaygın kullanılan bir deyiş tir:"Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır."
Buradaki "ayakçı" uyuşturucuyu dağıtan,ulaştıran,satan "ayakçı" dır.
Arkadaşlık,dostluk adına görünür ücretsiz ikramlar."Kıyakçılık"yapar arkadaşına...
Arkadaşını hazırlar,karanlık düyasına.Sonra... Satar...ve kıyakçı, ayakçı olur.
***
"Sakın “benim çocuğum yapmaz” demeyin,her zaman gözleriniz ve kulaklarınız çocuklarınızın üzerinde olsun,tabi onlara belli etmeden..."
***
Baba,yurttaş,insan olarak uyuşturucu,gerçekten endişelerimizin en büyüğü olmalı.
Selam,saygı.
Canım benim bu konu o kadar önemli ki maalesef hala kimsenin umurunda değil. İnsanlar olaya at gözlükleri ile bakıyorlar. Ta ki yakınlarından birine ya da tanıdıklarının başına geldiğinde anlayabiliyorlar. Günümüz gençliği bu şekilde bir uçuruma sürüklenmekte. Bunun bir çok nedeni var. Sevgisizlik, dağılan aile sorunları, tatminsizlik v.b nedenlerle bu yola başvuruyorlar. Bu konuda daha çok bilinçlendirilmeli.Bu anlamda seni kutluyorum. Yazalım ki okunsun. Sevgilerimle :)
Ne kadar saf ve masumlar, hayata atıldıklarında. İnsan, bir fanusun içine koysun istiyor çocuğunu. Hiç bir tehlike yaklaşamasın. Hiçbir üzüntü ulaşamasın diye. Ama olmuyor tabi ki...
Yanlış hatırlamıyorsam, Begüm'ün hikayesini gazetede okumuştum. O zaman da üzülmüştüm. Şimdi de..
Tanrı'dan rahmet dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden...
Bütün çocuklarımız Allah'a emanet olsunlar. Ve kutluyorum, seçtiğiniz konudan dolayı. Sevgiler..
hayatın içinden acı gerçekler ne kadar üzücü de olsa
yaşanıyor ve karşılaşılıyor. evet her anne babanın evlatlarını
takip ederken asla ve asla benim çocuğum yapmaz dememesi ve
her an bir hataya düşebileceğini düşünerek hareket etmesi
en uygun davranış biçimidir. dilerim başka begümler olmaz
ve başka analar babalar yanmaz...
hayatımızın her anında karşılaştığımız ve üstünde çok ciddi
durulması gereken bir konuyu ustaca anlatan sayın yazarıma teşekkür ediyor ve
saygılarımı sunuyorum.