EŞİTLİK Mİ ADALET Mİ?
EŞİTLİK Mİ ADALET Mİ?
Demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın ana koşullarından biri de bireyler arasında eşitliktir. Yaşamakta olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti de demokratik sosyal ve bir hukuk Devleti olduğunu kabul etmiş ve bunu yasalarla uygulamaya çalışmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa madde 10 : “ Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” der. Kulağa hoş geliyor değil mi? Yasalarla konulan kurallar uygulamada hayata geçiriliyor mu? Başka bir deyişle pratik ve teori her zaman paralellik arz ediyor mu? Bu sorulara pek çok insan yaşadığı farklı tecrübeler sebebiyle farklı cevaplar verebilir. Olması gerekenle var olan arasında uçurumların varlığı her konuda ve her devirde tartışılır olmuştur.
Kanunların uygulanmasını bir kenara bırakalım da bizler birey olarak günlük yaşantımızda neler yapıyoruz hiç düşündünüz mü? Acaba aileler çocuklarına karşı eşit davranıyorlar mı? Ya da eğitim yuvası okullarımızda görev yapan öğretmenler her daim öğrencilerine karşı eşit davranış sergiliyorlar mı? Siyasetçileri bu konuya karıştırmıyorum bile, ama herhangi birimiz çevremizdeki insanlara, arkadaşlarına, çalışanlarına ya da muhatap oldukları başka kişilere eşit davranış sergiliyorlar mı? Yanıt çok basit , hayır. Neden? Çünkü insanız, çünkü duygularımız var, çünkü yaşadığımız olaylar hayatımızda ve davranışlarımızda önemli yer tutuyor, çünkü… Böylece sıralayacak çok sebep bulabiliriz.
Peki eşitlikten ne anlıyoruz? Eşitlik dediğimizde bir kağıdın eşit iki parçaya ayrılması anlamı mı akıllara geliyor? Sayısal değerlerin göz önüne alındığı bir paylaşımda eşitlikten söz edilebilir ama insan davranışlarındaki karamı biraz farklıdır. Eşitlik dediğimizde benzer konumdaki bir başkasına sunulan tavır ve seçeneklerin bize de sunulması akla gelir. Ama ne yaparsak yapalım eşitliği tam olarak sağlayamayız. Soyutsal durumlarda eşitlik çok havada kalan bir kavramdır. Sevginin, saygının, beğeninin, eleştirinin, kızgınlığın…vs. eşit olması mümkün değildir.
Bir başka sorun da eşitliğe yakın olabilecek davranışlarımızın gerek sosyal, gerek ekonomik koşullar sebebiyle bir taraftan yana ağır basmasıdır. Buna da engel olmanın zorluğu ortadadır. Yöresel, dilsel, dinsel, ırksal farklılıkların meydan geldiği bir değerlendirmede kalbimiz ve dolayısıyla tercihlerimiz sıcaklık hissi veren tarafa meyillenir ki bu da insan olmanın doğasındandır. Kaldı ki küçüklükten itibaren hepimize sorulan en tiksindirici sorulardan olan “anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?” sarmalı küçük yaştan beri bir tarafa eğilim göstermemizin normal olduğunu zihnimizin derinliklerine yerleştirir. Zaman geçtikçe öğrendiğimiz bir takım farklılaşmaya yönelik kavramlar ile hayat tecrübeleri de bu konuya küçümsenemez bir katkı verir.
Eşitlik kavramından beklentimiz ütopik olmaktan çok gerçeklere uygun olmalıdır. Eşitlikten söz ederken aslında “adalet” kavramını hissetmemiz ve düşünmemizin doğru olduğu kanısındayım. Her zaman eşitliği sağlayamayabiliriz ama “adil” olmak her zaman mümkündür. İnsanın doğasında var olan bu durumu inanıp okuyanlarımız bilir ki Yaratan bizlere bildirmiştir. Ne kadar hoş olmasa da insanoğlunun zaman zaman nefret hissi ile yaşadığı gerçeği tüm zamanların kitabı Kur’an-ı Kerim’de bizlere bildirilmiş ancak ne var ki bu durum makul görülmemiş arkasından hemen uyarı gelmiş, “adaletli olun”. Okumayanlar ve bilmeyenler için tekrarlamak istiyorum. Kutsal kitabın 114 suresinden beşincisi olan Maide suresi, sekizinci ayeti der ki “başka kavimlere olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin”. Üzerine daha ne söylenir ki? İnsanın doğasında var olan bazı kötü huylarımıza rağmen yapmamız gereken asıl şey çok açık “adaletli olmak!”.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.