- 640 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BİR İNSAN...BİR İNSAN DAHA...
Bir insanla karşılaşırız. İlk başta sıradandır. Çok fazla irdelemeden sohbet ederiz.
Gözümüzün gördüğü ile bir karara varırız. “ Güzel, hoş “ ya da tam tersidir.
Sohbet konuları değiştikçe bakış açımız da değişmeye başlar.
Aklımızın yakaladıkları ile değerlendiririz. “ Zeki, görüşleri isabetli.” Ya da tam aksi.
Yavaş yavaş genelden özele geçiş yaparız. Hayatı konuşuruz. İnsanları. “ Tecrübeli, bilgili.”
Kitaplar, güncel olaylar, yazarlar girer devreye. “ Kültürlü, aydın.”
Dikkatimizin yönelmesi değişmeye başlar. Fizik devreden çıkar. Paylaşımlar, paralellikler, farklı görüşler ön plandadır. Kişilikler konuşulur. Yaşam şekilleri. Bakış açıları. Kabuller, retler. Sevgi ve aşk hakkında düşünceler. Yaşanmışlıklar. Yaşanmışlıklardan çıkartılan acılar, sevinçler. Yaşanmışlıkların oluşturduğu olmazsa olmazlar.
Yalnız kaldığımız zamanlarda fark ederiz ki, sürekli onunla konuşuyoruz. Ya yeni bir sohbet konusu açıyor; ne diyeceğini tahmine çalışıyoruz. Ya da konuştuğumuz bir konu hakkındaki görüşlerini tartışıyoruzdur, kendimizle.
Kişi, yavaş yavaş, günümüz olmaya başlamıştır.
Biz farkında olmadan yanımızdadır. Birlikte yemek yiyor, toplantılara birlikte katılıyor, sinemaya birlikte gidiyoruzdur. Eve birlikte dönüyor, beraber yemek yapıyor, sofra kuruyoruzdur. “ Şerefe” dediğimiz o dur, karşımızda başkaları olsa da. Akşam haberlerini yorumlarız.
“ İyi uykular “ demeye başlarız. Gecemiz de olmuştur.
Günler geçer. Kaçınılmaz olan son sohbet yapılır. Karşılıklı duygular dile getirilir. El ele tutuşulur. Ve yolculuğa başlanır.
Artık iki sohbet arkadaşı değilizdir. İki sevgili olmuşuzdur. Arkadaşımdan aşkım’ a, sevgilim’ e geçilmiştir, seslenmelerde.
Karşılıklı duruşlarımız da değişmiştir, beraberinde. Ve yeni bir açıdan bakışmaya başlarız. Kişi hakkında edindiğimiz görüşler ceptedir. O görüşler, sevgilimizin “ İnsan “ yanıdır. Şimdi baktığımız “ Sevdiğimiz insan “dır artık.
İnsan yanı ile onayladığımız kişinin, isminin başına “ Sevgi “ eklenince bakış konuları değişir. Çünkü paylaşımın ismi de değişmiştir. Zamanını kimlerle, nasıl geçirdiğini bilmek isteriz. Uyandığından yattığı ana kadar bilgilenmeyi bekleriz. Olmadığımız anlarını öğrenmek.
Neden? Ve Niçin? Soruları devreye girmeye başlar. Küçük talepler, beklentiler zamanıdır, bu yeni dönem.
İsmin başına eklenen “ Sevgili “ yalnız başına gelmemiştir. Beraberinde “ Sahiplenmeyi “ de getirmiştir.
“ Sevgili “ ile “Sahiplenme” yer değiştirir. “ Benim sevdiğim insan “ olur. Bakış açımız, görüşümüz, değerlendirmelerimiz, beklentilerimiz kişi takısı almıştır. “ Benim “ eklenmiştir, hepsinin başına.
İlk baştaki “ İnsan “ yoktur artık. Ona ait tüm veriler silinmiştir. Ona ayırdığımız, onu sakladığımız cebimiz boşalmıştır.
“ Benim sevdiğim insan “ için yeni bir heybe oluşturmuşuzdur. Ve bu yeni kimliği ile o heybeyi doldurmasını bekleriz. “ İnsan “ iken kendi kendimize doldurduğumuz cepten kocaman bir heybeye geçmişizdir. Üstelik bu kez onun, yalnız başına, doldurmasını bekleriz.
Heybede oluşan her boşluk, mesafe olarak girmeye başlar aramıza. Boşluk çoğalır. Mesafe açılır. Git gide uzaklaşırız.
Ve bir gün artık öylesine uzağımızdadır ki; göremez oluruz.
“ İnsan “ olarak bile.
Eser Akpınar
İzmir
22.02.2010
YORUMLAR
SEVGİ ÜZERİNE FELSEFİ BİR AKTARIM OLMUŞ VE DE HARİKA OLMUŞ...
SEVGİYİ SAHİPLAENMEKTEN ZİYADE PAYLAŞMASINI BİLMEK LAZIM.SAHİPLENİLEN SEVGİ KISKANÇLIĞI VE BERABERİNDE DE AYRILIĞI DOĞURUR...
PUANIM TAM...SEVGİ DOLU DUYGULARLA SAYGILAR SUNUYORUM...SELAMLAR...
Eser Akpınar
sevgi özgür bırakılmalı diyorum her zaman
hatta beni destekleyen bir de söz vardı
"Sevgiyi özgür bırak, eğer dönmezse hiç senin olmamıştır. Dönerse zaten sorun yok"
güzel bir paylaşımdı Eser Hanım
selam ve sevgilerimle
Eser Akpınar
Teşekkür ederim...
Sevgiler yüreğinize.
İlk baştaki “ İnsan “ yoktur artık. Ona ait tüm veriler silinmiştir. Ona ayırdığımız, onu sakladığımız cebimiz boşalmıştır.
“ Benim sevdiğim insan “ için yeni bir heybe oluşturmuşuzdur. Ve bu yeni kimliği ile o heybeyi doldurmasını bekleriz. “ İnsan “ iken kendi kendimize doldurduğumuz cepten kocaman bir heybeye geçmişizdir. Üstelik bu kez onun, yalnız başına, doldurmasını bekleriz.
Heybede oluşan her boşluk, mesafe olarak girmeye başlar aramıza. Boşluk çoğalır. Mesafe açılır. Git gide uzaklaşırız.
Ve bir gün artık öylesine uzağımızdadır ki; göremez oluruz.
“ İnsan “ olarak bile.
Güzel tespitler sevgili arkadaşım. Bu güzel yazıyı ve yazarını kutluyorum. Sevgilerimle :)
Eser Akpınar
Basamak basamak çok güzel bir tahlil.Belkide beklentilerimizi çok yüksek tuttuğumuz ve acele karar verdiğimiz için bu hatalara düşeriz. Ya da amaçlar başka başkadır.
Kutluyorum.
Sevgi ve selamlar.
10 Numara.
Eser Akpınar
Sonra da kişi için " hayal kırıklığı " diyoruz.
Sizden 10 numara almanın değerini biliyorum..:-)) Teşekkür ederim. Saygılar.
Bir insan, kendini adamışsa tamamen sevdiğine ; sahiplenmeye de hakkı olmalıdır bence. Tabii adil olmak, sadık kalmak ve saygılı olmak şartı ile. Adaletin, sadakatin, saygının azaldığı yerde son bulur genellikle beraberlikler. Sonunda değeri kaybedildiğinde anlaşılabilen anılar olur elde kalanlar.
Eser Akpınar
Adil olmak= neye göre?
Sadık kalmak= kime göre?
Saygılı olmak= hangi çerçevede?
Kişilere göre anlamları değişmese de sınırları ve içerikli değişken olan bu kavramlar, tartışma yaratıyor. Anlaşma değil uzaklaşma getiriyor. Çünkü herkes kendi ölçütünü kullanmak istiyor. Ve doğruyu o ölçüte göre belirliyor.
Teşekkürlerimle Fikret Bey. Saygılar
Fikret TEZEL
Sadık kalmak : Sevgiliye duyulan aşka, bağlılığa.
Saygılı olmak : İki tarafın da karşılıklı haklarının olduğuna. Özel zevkler, özel ihtiyaçlar, özel ilişkiler gibi.
Tabii, benim doğrularım bunlar.
Eser Akpınar
Sevgiler...