- 2073 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAM DAVRANIŞLARIN AYNASIDIR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Çocuk bir anda ayağı takılarak yere düşmüş. Canı yanan çocuk “Ahhhh” diye bağırınca karşıdan da aynı “Ahhhh” sesini duymuş. Merakla “Sen kimsin?” deyince yine karşıdan “Sen kimsin?” cevabını alınca çok şaşırmış. Çocuk bu cevaba kızarak “Sen bir korkaksın” diye bağırmış. Yine karşıki dağdan “Sen bir korkaksın” cevabı gelmiş. Çocuk babasına dönerek:
— Ne oluyor baba? Diye sormuş. Baba:
— Oğlum dinle ve öğren demiş. Baba dağa doğru:
— Sana hayranım diye seslenmiş. Karşıdan aynı ses tekrarlanmış. Çocuk olanları bir türlü anlayamıyormuş. Baba çocuğa durumu şöyle açıklamış.
— Evladım, buna yankı derler. Ama aslında bu yaşamın ta kendisidir. Sen yaşama ne verirsen o da sana aynısını verir demiş.
Yaşam sevmek, sevilmek ve paylaşmak değil midir? Öncelikle yapabileceğimize inanmak gerekir. Başarı bir inanç işidir. Başaracağına inanan insanın beyni harekete geçer ve başarıya odaklanır. İnsanda beyninin düşündüğünü gerçekleştirme gücü vardır. Hayata olumlu bakan, olumlu düşünen insan başarıyı yakalar. Nasıl yaşanılıyorsa o öğreniliyor. Gelin bunu çok güzel anlatan şu sözlere kulak verelim.
“Eğer bir çocuk kavga ve gürültünün içinde yaşarsa kavgacılığı, korku içinde yaşarsa korkuyu, acıyan insanlarla birlikte yaşarsa zavallılığı, kıskançlık içinde yaşarsa nefreti, cesaret ve heyecana değer verenlerle beraber yaşarsa kendine güvenmeyi, övmeyi bilen insanlarla yaşarsa takdir etmeyi, sevgi içinde yaşarsa sevmeyi, kendini adam yerine koyanlarla yaşarsa çalışmaya değer bir amacı olmasını, doğru ve dürüst insanlarla yaşarsa adaletli olmayı, sözüne güvenilir insanlarla yaşarsa hayatın gerçeklerini öğrenir. Eğer bir çocuk açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa dünyanın gerçekten yaşamaya değer, güzel bir yer olduğunu öğrenir.” (Ann LANDERS)
Olumsuz düşünen insanlar vücuduna olumsuzluk aşılar ve böylece beden düşünceye uyar. Olumsuz düşünen insanın zihni dağılır ve gücünü bir noktada toplayamaz. Kaliteyi yakalamak için insanın ne yapacağını önceden belirlemesi gerekir. Yani hedefini, amaç ve gayesine kilitlemesi, odaklaması gerekir. Bunu yapabilmek için de var gücüyle çalışması gerekir. Kısaca yapacağı işe kendini adaması gerekir. İnsan isterse başarır. Bunu anlatan şu cümleleri dikkatlice okuyalım.
“En büyük insanların sahip olduğu nimetlere; iki kola, iki ele, iki göze ve bilge olmana yardım edecek bir beyne sahip olduğunun farkına var, oğlum. İnsanlar bu donanımla başladılar ve “yapabilirim” dediler. Onları incele; bilge ve yüce olanlar, senin kullandığın kaplardan yemek yer, benzer çatal ve bıçakları kullanır, ayakkabılarını benzer bağcıklarla bağlar, dünya onları yürekli ve akıllı görür. Yola koyulduklarında sahip oldukları her şeye sen de sahipsin.
İstersen, sen de başarabilir, galip gelebilirsin. Seçeceğin savaş için yeterli donanımın var; kullanacak kolların, ellerin ve beynin var. Büyük işler başarmış kişiler de yaşamlarına senden daha ileride başlamadılar. Yüzleşmen gereken engel kendinsin, yerini seçmesi gereken sensin; nereye gitmek istediğini, ne kadar öğrenim göreceğini ve hangi gerçeği bulmak istediğini kendin seçmelisin.
Allah seni yaşam için donattı, ama sana ne olmak istediğini karar verme olanağı tanıyor. Yüreklilik insanın ruhundan gelmeli, insan kazanma arzusunu yüreklilikle bezemeli. Öyleyse, oğlum, büyük insanların başlangıçtaki durumlarından bir farkın olmadığını anla; onlar da senin sahip olduğun donanımla yola çıkmışlardı. Gücünü topla ve “yapabilirim” de. (Edgar GUEST)
Yapacağımız işi severek, içimizden arzulayarak yaparsak yararı olur. Gönüllü olarak işe koyulmak önemlidir. Atalarımız: “İstenmeyerek yenen aş, ya karın ağrıtır ya da baş” demişlerdir. İşimize aklımızı, bedenimizi ve en önemlisi de yüreğimizi koymalıyız ki, başarıyı bulalım, en iyisi olalım. Elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız.
İşimizi zorlaştırmayıp kolaylaştıralım. Önümüze sınır koymamalı, hedefimizi büyük tutmalıyız. % 100 inandığımız zaman başaracağımız kesindir. İşini yaparken çalıştığın insanlarla iyi ilişkiler içinde ol. Onları aşağılama, sınıflandırma, hepsine değer ver. İşinde önder ol ve önderliğini göster. İşi önce sen yap, ilk hareketi başkasından bekleme. Geride kim var diye bakmadan ben varım diyerek işine başla. İşinin kaliteli olmasına önem ver.
Beyninde güç oluştur. Bu gücün bütün vücudunu aktif hale getireceğine inan. İnsanların gönlünü kazan. İnsana değer veren kazanır. Ona değer ver ki, o da sana değer versin. Başkalarına saygı duy ki, sen de sayılasın. İnsanları memnun etmek, huzur ve mutluluk kaynağıdır. Şu güzel söze dikkatinizi çekmek istiyorum. “Huzurlu ve mutlu olmak istiyorsan karşılık veremeyecek birine yardım et, onu memnun et, gönlünü al.”
Başarının önemli şartlarından biri de insanlarla iyi iletişim kurmaktır. Uzmanlar başarının % 80’ini iyi iletişime bağlıyorlar. Başarıyı niçin istediğimiz de önemlidir. İnsan güçlü bir neden için çalışır ve başarır. Gayesiz insanlar kuru yaprak gibi rüzgârın önünde savrulur giderler. Başarıya giden yolları arayıp bulmalıyız.
İyimserlik insan beynini geliştirir. Kötümserlik ise beyni köreltir. İnsan ümitsiz olmamalıdır. İşimizi yaparken mazeret üretmemeli, mazeretlere de sığınmamalıyız. Mazeret üretmek ve hataları örtmek yerine problemi çözmek için çalışmak işimize odaklanmak zorundayız. Tabi ki engeller, zorluklar, güçlükler olacaktır. Engeller aşmamız içindir.
Yazar Sayın Ahmet Faruk DEĞİRMENCİ: “Mazeretler hatalarımızı affettirebilir ama sonuçlarını ortadan kaldırmaz.” diyor. Atalarımız: “Dikensiz bahçe olmaz” demişlerdir. İşimizi yaparken gülmeyi ihmal etmeyelim. Yüzümüz pozitif enerji dağıtsın, ellerimiz yaraları sarsın, dilimiz de kalpleri fethetsin. Bir işi yaparken ön yargıdan uzak olmalıyız. Peşin hüküm vermek her zaman bizi yanıltır. İyi bir gelecek için insanlara yararlı olmak ve hayırla anılmak en önemli görevimiz olsun. Sözlerimi şu cümle ile noktalamak istiyorum. İyilik yap insanlar seni ansın, kötülük yap insanlar senden kaçsın.
YORUMLAR
Ali ÖZKANLI
Ali ÖZKANLI
Eğer bir çocuk kavga ve gürültünün içinde yaşarsa kavgacılığı, korku içinde yaşarsa korkuyu, acıyan insanlarla birlikte yaşarsa zavallılığı, kıskançlık içinde yaşarsa nefreti, cesaret ve heyecana değer verenlerle beraber yaşarsa kendine güvenmeyi, övmeyi bilen insanlarla yaşarsa takdir etmeyi, sevgi içinde yaşarsa sevmeyi, kendini adam yerine koyanlarla yaşarsa çalışmaya değer bir amacı olmasını, doğru ve dürüst insanlarla yaşarsa adaletli olmayı, sözüne güvenilir insanlarla yaşarsa hayatın gerçeklerini öğrenir. Eğer bir çocuk açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa dünyanın gerçekten yaşamaya değer, güzel bir yer olduğunu öğrenir.” (Ann LANDERS)
Okuduğum en güzel ve faydalı bir yazı. Yazarı gönülden kutlarım. Güne düşmesiyle, daha büyük okuyucu kitlesine ulaşmasına sevindim.
Tebrikler... Sevgi ve saygılarımla...
Ali ÖZKANLI
çok güzeldi yaşamın aynasından hayata bakıştı okuduklarım değerli dostum kalemine bin sağlık,sevgilerimle...
Ali ÖZKANLI
Değerli Hocam'dan altın değerinde bir yazıydı.
Tebrik ve teşekkürler size Hocam.
Ali ÖZKANLI
“Eğer bir çocuk kavga ve gürültünün içinde yaşarsa kavgacılığı, korku içinde yaşarsa korkuyu, acıyan insanlarla birlikte yaşarsa zavallılığı, kıskançlık içinde yaşarsa nefreti, cesaret ve heyecana değer verenlerle beraber yaşarsa kendine güvenmeyi, övmeyi bilen insanlarla yaşarsa takdir etmeyi, sevgi içinde yaşarsa sevmeyi, kendini adam yerine koyanlarla yaşarsa çalışmaya değer bir amacı olmasını, doğru ve dürüst insanlarla yaşarsa adaletli olmayı, sözüne güvenilir insanlarla yaşarsa hayatın gerçeklerini öğrenir. Eğer bir çocuk açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa dünyanın gerçekten yaşamaya değer, güzel bir yer olduğunu öğrenir.” (Ann LANDERS)
Bütünüyle örnek alacağımız bir paylaşımdı.
Herkes nasibince alır ve gider.
Ben alacaklarımı aldım
teşekkür ederim efendim...
Ali ÖZKANLI
Günün yazısına ve yazaraına tebrikler.
Gerçekten çok yararlı bir yazı...
Ali ÖZKANLI
Son zamanlarda okuduğum en faydalı yazı. Kelimesi kelimesine doğru bir yazı...Ne yazık ki, şahsım adına söylemek gerekirse, uygulaması pek kolay değil bu pozitif bakış açısını. İnsanı yüreği serbest bıraksa, çevresi kıstırıveriyor bir şekilde. Sürekli olumsuzlukların içinde bulunan bir insan, o olumsuzluklar kendine ait olmasa bile, keder ağacı olup çıkabiliyor. Ama en önemlisi çocuklar...Madem ki,kendi egolarımız uğruna onları dünyaya getirdik, onlara bu hayatın çirkin yüzünü göstermemeliyiz. Öğretmeli ama yaşatmamalıyız. Aslında onlar bizim için birer fırsat bile sayılır. Yaşayamadığımız çocukluğumuzu, belki gülmeyen yüzümüzü onlarla yeniden yaşayıp telafi edebiliriz. Bir zamanlar kendi anne babamızdan bekleyip bulamadığımız, ya da bulup doyamadığımız her şeyi onlara daha bilinçli bir şekilde verebiliriz.
Hayat gerçekten yetenek işi. Becerebilene ne mutlu. Yetenek, çünkü kendi hayatının tablosunu çiziyorsun. Renklerini de çocukken tutuşturmuş bulunuyorlar ellerine. Siyahsa siyah, maviyse mavi...
Yazınızla hem derin düşüncelere daldım, hem kendimi sorguladım. Ama biliyorum ki, hayata yine olumsuz tafafından bakmaya devam edeceğim. Çünkü bana da böyle öğretilmişti. "Sen önünü kış tut, isterse yaz gelsin."
Selamlar, saygılar, tebrikler..
Ali ÖZKANLI
Tebrik ediyorum üstadım. Güne düşen yazıyı ve değerli yazarını kutluyorum. Sevgieler, saygılar, selamlar
Ali ÖZKANLI
Eğitim ailede başlar derler ve çok doğrudur.Bir çocuk doğar,doğduğu andan itibaren anne,baba çocuğun öğretmenleridir.Ne öğretirlerse çocuk,bir bilgisayar gibi onu yükler kafasına.Yaşdığı ortamda anne,baba sürekli kavga ediyorlarsa,çocukta kavgacı bir ruha sahip olur.Sevgi dolu bir yuvada büyür ise,yüreği sevgi dolu olur...
Evet insanlar sevdiği işi yapmaları lazım ki,o işte başarı elde etsinler.İşe başlarken "başarcağım" dendiği zaman,o azim olduğu zaman zaten başarmamalarında bir sebep yoktur...Yüreğinize sağlık.Sevgi ve saygı ile
Ali ÖZKANLI
Eğer bir çocuk kavga ve gürültünün içinde yaşarsa kavgacılığı, korku içinde yaşarsa korkuyu, acıyan insanlarla birlikte yaşarsa zavallılığı, kıskançlık içinde yaşarsa nefreti, cesaret ve heyecana değer verenlerle beraber yaşarsa kendine güvenmeyi, övmeyi bilen insanlarla yaşarsa takdir etmeyi, sevgi içinde yaşarsa sevmeyi, kendini adam yerine koyanlarla yaşarsa çalışmaya değer bir amacı olmasını, doğru ve dürüst insanlarla yaşarsa adaletli olmayı, sözüne güvenilir insanlarla yaşarsa hayatın gerçeklerini öğrenir. Eğer bir çocuk açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa dünyanın gerçekten yaşamaya değer, güzel bir yer olduğunu öğrenir.” (Ann LANDERS)
kesinlikle tamamen fikrimcedir.
nasil yetistirilirse bir insan o sekilde hayata yaklasir.
insan bir degerdir özen ilgi alakaya deger görmeye sayilip sevilmeye ihtiyaci vardir.
paylastiginiz hikayeyi de cok severim.güzel ve faydali bir yaziydi.
yüreginize saglik basarilar
sonsuz saygimla
hicbitmez tarafından 2/28/2010 3:54:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ali ÖZKANLI
Başarılı bir hayat için ,çok güzel sıralanmış altın kurallar.
Yazarımızı kutluyorum,çok açıklamalı bir şekilde,hayırlı , başarılı,dürüst, güvenilir,saygılı kısaca insan
gibi insan nasıl olunur,anlatmış.
Dikkat edersek,bazı insanlar sürekli mutsuz,hiç bir şeyden memnun olmayan,negatif enerji yayar bir
şekilde yaşarlar.Çevresinde çok sevilip ,aranan kişiler değildirler.
Halimize şükretmek,elimizdeki nimetleri artırır.
Büyüklerden birinin şu özlü sözü buraya çok uygun:
-Şükür eldeki nimetin bağıdır,gelecek nimetin avıdır,saygılarımla.