- 1623 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
DEPREM GERÇEĞİ
Japonya’da 7.0, Şili’de 8.8 şiddetinde 1.5 dakika süren iki deprem.Bizim ülke olarak yaşadığımız ve çoğumuzun unutmaya yüz tutmuş olan,Marmara Depremini hatırlatmak geldi içimden.Marmara depremini birebir yaşayan biri olarak,benim unutmam mümkün değil tabi ki.Ve, sizlerin de aklınızdan hiç çıkarmamanız, unutmamanız gerekir. Çünkü deprem bizi unutmuyor, her fırsatta kendini göstermeye devam ediyor.
8.8 şiddetiyle sallanan Şili,1960 yılında Dünya’nın en büyük depremini yaşamış. 9.5 şiddetindeki depremde resmi rakamlara göre ölü sayısı 3.000 kişi.
17.Ağustos.1999 saat 03.02..Merkez, Gölcük olmak üzere tüm Marmara’yı etkileyen 7.4 büyüklüğündeki deprem 45 saniye sürdü. Resmi raporlarda 17 küsür bin ölü görünmesine karşılık, gerçekte 30 bini aşan ölü ve 25 bin yaralı..Ardından 12 Kasım 1999 Bolu’da 7.2 şiddetinde 30 saniye süren deprem yaşandı..
Sizlere depremde gördüklerimi,yaşadıklarımı yazmayacağım. Depremi birebir yaşamış biri olarak, çok önemli bir konuyu göstermek istiyorum. Yukarıda yazmış olduğum bilançoya bir kez daha göz gezdirin. Aradaki farkı görebildiniz değil mi?
Peki, 7.4 büyüklüğünde 45 saniye süren bir depremde 30.000 binden fazla ölen oluyorsa, 8.8 büyüklüğünde ve 1.5 dakika süren bir depremde ülkemiz ne hale gelir?Ürperdiniz değil mi?Hele İstanbul’da yaşıyorsanız bence bir kat daha fazla ürperin. Çünkü ülkemizde böyle bir doğal afet sonrası rakkamlar tavana vurur gibi.
Depremin olduğunu nasıl anlarsınız? Bir sarsıntı duyar ve genelde lambaya bakarsınız “deprem oluyor” dersiniz değil mi? Öyle olmuyor işte deprem, birden bire duvarlar üzerinize yıkılıyor. Toz,duman,şiddetli gürültü…Kıyamet koptu sanıyorsunuz ne olduğunu anlayana kadar. Eğer yıkılan duvarların darbeleri kuvvetli ise oracıkta can verirsiniz, ya da taşların arasına sıkışır,korkuyla kurtarılmayı beklersiniz. Bu artık sizin şansınıza kalmıştır. Ya hemen kurtarılırsınız, yada saatlerce veya günlerce beklersiniz kurtarılmak için.Sevdiklerinizin yanınızda ölümlerine tanık olursunuz. Sizin de göçük altından sağlıklı çıkacağınız kesin değildir.
Bunlar, depremi yaşayanlar adına olacaklardı. Ya gurbetten kızını, oğlunu, ablasını, kardeşini, anasını, babasını bulmaya gelenlerin hali ne olacak? O manzaraya nasıl dayanacaklar? Kurtarma ekiplerinin göçükten çıkarttıkları yaralılar ve ölülerle cadde dolarken, acaba benim kızım mı,oğlum mu,kardeşim mi,anam mı,babam mı diye bakmak kolay mı olur sizce?
Yazdıklarım kötü bir filme ait senaryo değil, gerçekler. Abarttığımı da sanmayın sakın,bunlar depremden sadece ufacık bir bölüm… Niyetim sizleri üzmek değil. Ama lütfen “deprem” gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım. Bize düşen görevleri yerine getirelim ki,hiç olmazsa kendi adımıza içimiz rahat olsun.
Hadi diyelim devlet üzerine düşmüyor, devlet olarak üzerine düşen görevleri yerine getirmiyor. Can bizim canımız beyler,biz ne yapıyoruz? 11 yıldır elle tutulur elimizde ne var? Ne gibi önlemler alınıyor? Kaç kişi evinin kolonlarına baktırdı? Kaç kişi binasını 4 kat diye başlayıp,üzerine birkaç kat daha çıktı? Kaç müteahhit ucuza çıkarmak için malzemeden çaldı?
Devlete ve uzmanlara gelince;Marmara Depreminden bu yana, bir sürü uzmanlar Marmara Denizi’nde araştırma yapmaya başladı. Başladı…Sonuç?... Bizim ülkemizde nedense her konuda vurdum duymaz oluruz,iş olup bittikten sonra “böyle olmalıydı,şöyle yapmalıydık” gibi sözler söylenir ve hata hep başkalarında aranır. Hatalılar bulunmaz,olan binlerce cana olur ve bize dokunan bir yanı olmazsa kısa bir süre sonra unutulur gider.
Bizler unutmayalım, depremden sonra yıllar da geçse üzerinden izleri silinmiyor. Hep bir taraflarınız kanıyor.Dilerim hiç kimse, hiçbir doğal afeti yaşamaz sevdikleriniz ile ömür boyu mutlu olursunuz. Ama lütfen üzerinize düşenleri şahıs adına yapın ve çevrenizdekileri de bilgilendirin…Şili ve Japonya’da vefat edenlerin ruhu şad olsun…
Mutluluk sizlerden hiç ayrılmasın. Sevgiyle kalın…
Sevgi Salman
YORUMLAR
Yazınızı iç burkan bir hikâye gibi okudum… İnanıyorum ki depremde bir yakınını kaybetmeyenler veya herhangi bir zarar görmeyenlerin aklına gelecek olan ve söyleyecekleri budur…
Üstelik unutma zaman sayısı 28 gün olan bir milletin ve nüfus planlamasını doğal afetlerle uygulayan bir devletin depremden ders alarak ihtimaller için yatırım yapmasını beklemek büyük iyimserliktir…
Bunun için hatırlatma yapmak, insanları uyarmaya çalışmak ise sizin gibi bilinçli olanlara ve duyarlı yürek taşıyanlara düşüyor… Yazınızı içtenlikle kutluyorum…
Bende benim gibilerin yaptığını yapıyor.. Allah korusun, Allah göstermesin ve Allah esirgesin diyorum.. Selamlarımla ve Saygılarımla…
Sevgi Salman
Deprem doğanın bir kanunu gibi... Ne zaman ve nerde geleceği hiç belli olmuyor.
Yalnız bizim ülkemizde kıyım çok fazla oluyor. Neden böyleyiz?
Toplum olarak üzerimize düşen görevleri yapmıyoruz. Hep masrafları daha aza nasıl indirebilirim düşüncesindeyiz.
Sonra sonuş ortada. Kutluyorum arkadaşım. Güzel ve uyarıcı bir yazıydı.
Sevgilerimle... Emine...
Sevgi Salman
Sevgili arkadaşım, bu konuyu yazınla yer verdiğin için minnettarım sana. Evet deprem gerçeği. Yazında 1999 depremini de almışsın. Bende yaşadım o depremi. Allah bir daha göstermesin ne bize ne de başkalarına. Bu konuda Türkiye' nin de acil önlemler alması gerekiyor. Deprem yaşanıyor, Allahın emri derler eskiler. Yaşanacak mutlaka ama depremden sonraki kurtarma çalışmalarında iyi bir ekibin, ihtiyaçların hazırlanması gerekli. Hepsinden önemlisi de insanların eğitimi. Sevgi ve tebriklerimi bırakıyorum sayfana :))))))))
Sevgi Salman
Yıllarca kaçak inşaatlar yapıldı bu ülkede. Üstelik İstanbul, Ankara, İzmir vb. en büyük şehirlemizde bile. Üç katlık projelere beş-altı katlı binalar, beş katlı projelerwe sekiz katlı binalar dikildi. Dere kenarlarına, çamurların üzerine bile binalar dikildi. Oy karşılığında, rüşvet karşılığında göz yumuldu bu olaylara. Son depremden sonra, biraz frenlendi kaçak yapılaşma. şimdi ise denetimler özelleşti. bir inşaat firması, kendi yapacağı inşaatı, kendi kurduğu dnetim şirketine denetletebiliyor. Bu ne perhiz, bu ne lâhana turşusu örneği !
Gölcük'te rüşvet karşılığı, dolma sahillere imar verenlerdir oralarda ölen canların kaatilleri. Tüm kaçak yapılaşmaya göz yuman görevlilerdir onca yitirilen canın kaatili. Yine İstanbul'da büyük bir deprem olduğunda, binlerce canın kaatili olacaklardır tüm devlet görevlileri. O damgayı, madalya gibi beklemektedirler gaflet uykularında şimdi !'
Sevgi Salman
Deprem gerçeğini hatırlatmak için yazdığınızdan,teşekkürler.
Gözardı edilmemesi gereken bir konu.Her birimizin yapmamız
gereken,oturduğumuz evlerin dayanıklılığını test ettirmek.Depreme şu an yaşadığımız binada yakalanmıştık.
Çok şükür hiç hasarsız geçirmiştik.Sonradan bir üniversiteden yetkilileri çağırıp dayanıklılık testi de yaptırdık. Fakat İstanbul'da bütün binalar bizim ki gibi sağlam değil.Tanıdığım bazı arkadaşlarım
binalarını takviye kolonlarla güçlendirdi.Yapılması gereken hala yüzbinlerce bina var.
Saygılarımla...
Sevgi Salman
Mine Kırıkkanat'ın " Bir gün gece " isimli kitabını okudum. Olası bir İstanbul depremi üzerine kurgulanmış. Kırıkkanat, bu kitabı çok önce yazmış ve kitap fransızca'ya çevrilmiş. Haiti depreminden sonra bestseller olmuş. Tavsiye ederim.
Deprem gibi doğal afetlar insanın en çaresiz kaldığı olaylar. Ama sonrasında yaşanabilecek çok daha önemli şeyler var. Kitap bunlar hakkında yazılmış. Okuyunca, ne kadar bilinçsiz ve ne denli gaflet içinde olduğumuzu daha iyi anladım...
Saygılar.
Sevgi Salman
üzülerek belirteyim ki kendi adıma söylediğiniz hiç bir şeyi yaptırmadım. hiç bir önlemde almadım aldım desem yalan söylerim..
ve tahminim şunu yaptım bunu yaptım diyenlerde bir şey yapmamıştır. İstanbul dan bahsetmişsiniz, yetkili ağızlar çıkıyor şunu
yaptık bunu yaptık, hiç bir inandırıcılığı olmayan açıklamalar yapıyorlar. inşaat teftişleri gölcük ve kaynaşlı dan sonra biraz ciddileşmişti, dikkat ediliyordu şimdi sistem yine aynı şekle döndü maalesef.kısacası insan hayatı kadar ucuz bir malımız yok
hem kendi nazarımızda hemde yönetenler nezdinde...
hani bir sözümüz var (adamın birisi damdan düşmüş, doktor gelsin doktor gelsin adam elini kaldırmış doktoru ney leyim bana damdan düşen bulun demiş) evet biz damdan düşüyoruz düşenlerden dinliyoruz ama iki gün sonra unutuyoruz. bu sayfadan çıkar çıkmaz bu anlattıklarınızı unutacağımız gibi...
her şeye rağmen uyarılarınıza ve verdiğiniz bilgilere teşekkür ediyorum efendim...
bil mukabil mutluluk sizinde yoldaşınız olsun ömrünüzce
sevgim ve saygımla.