- 694 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIĞIN GETİRDİĞİ YANLIŞ
Kader İstanbul sokaklarına ağlarını örmüştü.İstanbul hergün farklı kokularla güne uyanıyordu.Kimi zaman ayrılık kokusu,aşk kokusu,Acı ve hüzün kokusu.kimi zaman da ölüm kokusuyla.Yani İstanbul günden güne mütenekkirleşiyordu.
Kaderin bu ağından en fazla aacı çeken bir mahallede oturuyordu Mustafa.Ailesinin sözünden çıkmaya oldukça dürüst ve efendi bir kişiliğe sahipti.Hayatı derslerden ve ona yaşama anlamını veren sevdiği kızdan ibaretti.Lise sıralarının en hareketli ve en çok ses getirecek zamanlarıydı.Okulda ki öğrencilerin çoğu kendini bu zamanda kendillerini kaybetmiş ve kaderin ağlarına bırakmışlardı.Bir çoğu mayhoş mayhoş dolaşıyordu.Mustafa hergün yaptığı gibi yine okuluna evlerinin karşısındaki pastanenin aralığından gidiyordu.O yoldan gitmesi okula biraz daha geç kalacağının işaretiydi.Çünkü o yok okula uzaktı.Fakat sevdiği kızı evinden alıp onunla okula gitmek için hergün bu yol ona cennete giden bir yol gibi geliyordu.Artık kızın evinin önüne gelmişti.Köşede sevgilisini beklerken bir anda arkasından tatlı bir ses işitti.Bu onun sesiydi.Arkasına döner dönmez Beyza’yı karşısında buldu.Sanki uzun zamandan beri görmüyormuş gibi sevgilisine sımsıkı sarıldı.İkisinin bir birine olan sevgisi ve tutkusu kaderin hükmünü yavaş yavaş kırıyordu.Okula geldiklerinde bahçe duvarlarını ev olarak benimsemiş olan bir kaç serseriyle göz göze geldiler.Bunlar Mustafa’nın sınıftan arkadaşlarıydı.İki sevgilide derslerine büyük bir önem veriyordu.Dersler bittiğinde okul çıkışında yine birlikte buluştular.Büyük bir hüzünle evlerin yolunu tutmuşlardı.Mustafa kızın eline sımsıkı yapışmış kopmak istemiyordu sanki.Kız da Mustafa’ya aynı şekilde karşılık vermişti.Fakat aralarında tek bir sorun var gibiydi.Kızın ailesi oldukça zengin ve babası büyük bir iş adamıydı.Mustafa ise babasını naylığıyla evi zor gücül geçinebilen biriydi.Ama ikiside bunları dert etmiyordu.Kızın evinin önüne gelmişlerdi.Bu ayrılık ikisi içinde diri diri gömülmek gibi birşeydi.Bir birlerine söyledikleri güzel sözlerden dolayı ayrıldılar.Kısa bir süre sonra Mustafa da evine gelmişti.Ertesi gün kızı almak için tekrar evinin önüne geldi.Uzun bir süre bekledikten sonra kızın hala gelmediğini gördü ve okula gitmiş olacağını düşündü.Biraz daha hızlı adımlarla okula gelmişti.Sevgilisini görme umuduyla girdiği kapıdan büyük bir hüzünle karşılaştı.Her yere baktı ama Beyza’yı bulamamıştı.Delikanlı en sonunda kızın arkadaşlarına gidip sordu.Kızın bugün okula gelmediğini öğrendi.Büyük bir şaşkınlık ve korku içinde sınıfına gitti.SAnki damarlarının tam ortasındn kuvvetli bir ateş geçiyordu.Dersler bittiğinde koşa koşa okuldan çıktı.İlk işi kızın evine gitmekti.Ama okuldan çıktığında karşısında Beyza’yı görünce birden afalladı.Ama kanına girmiş olan o aşkın kuvvetli zehrine tutsak olmuştu.Büyük bir ihtirasla birbirlerine sarıldılar.Fakat kızın yüzünde üzgün bir ifade vardı.Mustafa neler olduğunu sordu.Kız,babasının işleri dolayısıyla yurt dışına taşınacaklarını söyledi.Mustafa hükmünü kırdığını sandığı kaderin hükmünden büyük bir tokat yemişti.Kızın gözleri hafiften sulanmıştı.Kız yarın taşınacaklarını ve bir daha birbirlerini göremiyeceklerini söyledi.Mustafa kıza sımsıkı sarılarak ve yasemin kokan saçlarını koklayarak "Beni bırakma sevgilim.Sensiz ne yaparım ben.Ne olursun gitme!"diye yalvarıyordu.Kız "Buna mecburum sevgilim.Bende böyle olmasını istemezdim.Ama beni unutmalısın.Seni seviyorum!"diyerek ordan uzaklaşmaya başladı.Mustafa birden olduğu yere yığılıp kaldı.Bir kaç arkadaşı Mustafa’yı evine götürdü.Mustafa kendine geldiği zaman büyük bir kalp ağrısı hasıl olmuştu.Artık,hayatında Beyza diye biri yoktu,gitmişti.Bunu düşündükçe olduğu yerde kıvranıyordu.Aradan bir hafta geçmişti.Beyza dan hiç bir haber yoktu.Mustafa eskisinden daha sessiz ve içine kapalı bir çocuk olmuştu.Ailesi onun bu durumundan oldukça temkinliydi.Mustafa her gece Beyza nın hayaliyle yaşıyor ve onun aşkıyla eriyordu.Beyza’nın onu unuttuğu düşüncesi onu intihara kadar götürmüştü.Fakat Mustafa’nın yaşadığı bu acıların hepsini Beyza da yaşıyordu.Her akşam döktüğü inciden damlalar ona abıhayat sunuyordu.İkiside günden güne eriyor,tükeniyorlardı.Mustafa bir gün okulda tek başına ve düşünceli bir şekilde oturuyordu.Serseri arkadaşlarından bir kaçı onun bu halini görünce yanına gittiler.Mustafa’yla konuşmaya çalıştılar.Fakat Mustafa konuşmamakta ısrar ediyordu.Çocuklar Mustafa’nın büyük bir acı çektiğini biliyordu.Çocuklardan biri Mustafa’nın omzundan tutarak hafiften alayce bir ses tonuyla "Bak Mustafa.Çok acı çekiyorsun belki.Ama kimse için değmez.Bu akşam takıl bizle kafaları dağıtalım."diyerek Mustafa’nın kanına girmişlerdi.Mustafa yaşadığı acının etkisiyle yaptığının ve ne söylediğinin farkında değildi.Akşam üzeri çocuklarla bir barda buluştu.Çocuklar Mustafa’nın iyice kanına girerek damarlarına şimdi başka bir zehir akıtmışlardı.Bir kaç bardak içki içen Mustafa bir anlık çok mutlu olduğunu sanmıştı.Hafiften başı dönüyor ve arkadaşları gibi argo kelimelerle konuşuyorduBeyza’yı unutmuş gibiydi.Sabahları uyandığında ise yaptığı hatanın farkına varıyordu.Ama kanına karışmış olan bu zehir onu çoktan etkisi altına almış ve beynine hükmediyordu.Esir düşmüştü kaderin ağlarına.Birkaç hafta böyle gelip geçti.Mustafa gittikçe okuldan ve ailesinden uzaklaşıyordu.O serseriler sanki Mustafa’nın can arkadaşları olmuştu.Mustafa bir gün çocuklara bağırarak"Bu acı geçmiyor arkadaşlar.Ölsem daha iyi.Sizin dedikleriniz hiç bir işe yaramıyor.İçirdiğiniz içkiler sadece günü kurtarıyor.Bana başka bir şey lazım.Günü değil beni tamamıyla kurtaracak birşey."Çocuklar Mustafa’nın bu sözlerinin üstüne ona akşam bir süprizleri olduğunu söylediler.Akşam yine aynı barda buluştular.Mustafa’nın hiç görmediği birşeydi bu.Bembeyaz bir haptı.Mustafa’ya"Seni bu tamamıyla kurtarır"dediler.Mustafa o günden sonra hap kullanmaya başladı.Bu içkiden çok daha kötü bir şeydi.Mustafa Beyza’ya bağlı olmadığı kadar bu hapa bağlı olmuştu.Bu hap ona herşeyi unutturmuş gibiydi.Kendini bulutların üstünde uyuduğunu sanıyordu.Günden güne eriyen ruhu,bizilen vücudu ve moraran gözleri Mustafa’nın şeklini iyice bozmuştu.Nerdeyse tanınmıycak bir haldeydi.Ailesi büyük bir hüzünle onu kurtarmaya çalışıyordu.Ama Mustafa o zehrin etkisiyle ailesine karşı gelmeye başlamıştı.Nerden nereye geldi.Eski Mustafa dan o saygı değer,dürüst,efendi çocuktan eser kalmamıştı.Mustaf’nın hali ve yaşayışı müzmin bir hale gelmişti.Fakat Beyza’nın hiç bir şeyden haberi yoktu.O hala Mustafa’yı düşünüyor aradan geçen sekiz ayın özlemini çekiyordu.Bir gün dayanamayıp annesinin cüzdanından aldığı yüklü miktar parayla ilk uçağa atlayıp İstanbul’a geldi.Mustafa’yı bulabileği yerleri aramaya başladı.O sırada Mustafa akşam üzeri arkadaşlarıyla okulun bahçesinde buluştu.Beyni ve vücudu iyice uyuşan Mustafa’nın göz çukurları derinleşmiş iki mezar halini almıştı.Elinde bulunan tüm uyuşturucuyu kullandı.Hatta dayanamayıp arkadaşlarınınkini de aldı.Arkadaşları eve gitmek için yola koyulmuşlardı.Mustafa okulun en alt katındaki açık olan pencereden içeri girdi.Beyza’nın sınıfına doğru düşe kalka duvarlara çarpa çarpa gidiyordu.Çok bitkin düşmüş vücudunun her yeri morarmış üstelik damarlarıda iyice belli oluyordu.Beyza’nın sınıfına girdiğinde hemen onun oturduğu sıranın yanına geldi.Uzun uzun ağlayıp başını sıraya vurdu.Başından gelen kan Beyza’nın sırasında yazılı olduğu ismine ve Mustafa’nın gözlerinin çukuruna birikmişti.Mustafa bir anda yere yığılıp kaldı.
Mustafa’yı büyük bir umutla arayan Beyza hiçbir yede onu bulamamıştı.Bakmadığı tek yer okul kalmıştı.Okula geldiğinde kendi sınıfının ışığının yandığını görünce hemen okula doğru koşmaya başladı.Kalbinde Mustafa’ya kavuşma umuduy vardı ve bu ona büyük bir mutluluk veriyordu.Sınıfına geldiği zaman ise gördüğü manzaranın etkisiyle şok olmuştu.Koşa koşa Mustafa’nın yanına geldi.Mustafa’nın yüzüne bakınca uyuşturucu kullandığını anladı.Hemen ambulansı aradı.O sırada Mustafa’ya sıkı sıkı sarılıp şefkat dolu,hüzün dolu göğsüne başını yasladı ve durmadan ağlıyordu.
Ambulans geldiğinde Mustafa’yı hemen hastaneye kaldırdılar.Büyük bir merakla bekleyen Mustafa’nın ailesi ve Beyza kötü bir sonuçla karşılaştılar.Aşırı dozdan dolayı Mustafa ölmüştü.Annesi dayanamayıp kalp krizi geçirerek hayatını orada kaybetti.Beyza ise bu acıya dayanamayıp ve herşeyin kendi yüzünden olduğunu düşünüp hastanenin çatısından kendisini atarak intihar etti.Bir yanlış üç doğruyu götürmüştü.Oysa eski halleri ne kadarda güzeldi.Eğer Mustafa arkadaşlarına uymasaydı Beyza yine gelicek ve kavuşucaklardı.Aslında bu üç ölümün sebebi o serseri çocuklar ve ölümün en büyük yardımcısı olan uyuşturucuydu.
Yaşanılan güzel anılar böyle acı ve hüzünle bitmemeliydi.Geriye kalan sadece Mustafa’nın babasıydı.O da bu acılar yüzünden eve kapanmıştı.Yaptığımız yanlışlar bizim doğru sandığımız şeyler olmamalıdır.Olmaması içinde iyi bir mücadele vermek ve iyi düşünmek gerekir.Mustafa arkasında gün ışığına bakamayan bir baba bıraktı.Kimseyle konuşmuyordu.Eskisi gibi "ben mutluyum ey İstanbul"diyemiyordu.Bazen bir insan çok mutluyum diyemiyecek kadar acı çekmiş olabilir.İstanbul dün uyuşturucuyla yattı,bugün ölüm kokusuyla uyandı.
MUSTAFA TÜRKYILMAZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.