- 2421 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Salacak ve Alsancak'ın Aşkı
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde… Develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, eşek düşmüş eşikten, bebek düşmüş beşikten… Ne zaman ne mekân tanımış aşk ve başlamış hikâyemiz.
İzmir’in incisi Alsancak ses vermiş arkadaşı Halikarnas’a… “Söyle bakalım niçin dertlisin?” demiş.
“İstanbul’u düşünüyorum, Üsküdar’ı…” diye cevap vermiş Halikarnas.
“Kim var oralarda?” diye sormuş Alsancak.
Halikarnas, arkadaşı Kız Kulesi’nden ve onun güzel kızı Salacak’tan bahsetmeye başlamış.
Çok dertliymiş Kız Kulesi, denizin dalgalarına fısıldarmış derdini, “Haber götürün arkadaşım Halikarnas’a.” dermiş.
Çok huysuzmuş Salacak… Dünya güzeli bir yüzü varmış; ama kimseleri beğenmezmiş.
Kadıköy âşıkmış Salacağa, defalarca haber yollamış, istetmiş Salacak’ı, hem Kızkulesi’nden, hem de babası Battal Gazi’den…
Seyyid Battal Gazi, İstanbul’un fethinde gelmiş Üsküdar’a. Bir görüşte âşık olmuş Kızkulesi’ne. O aşkın meyvesi Salacak çok değerliymiş Battal Gazi için. “Sevmediğine vermem.” diyormuş kızımı.
Kadıköy için için yanmaya dursun, bizim Alsancak’ın içine de bir kor düşmüş. Geceler gündüze, gündüzler geceye ekleniyormuş; ama Alsancak çok merak ediyormuş Salacak’ı. Yanı başında nişanlısı Kordon olmasa bağırarak duyuracakmış sesini Salacak’a.
Alsancak âşık değilmiş Kordon’a. Babası Çaka Bey ilk Türk denizcisi Aleksios Komnenos (Aleksi Komnen) zamanında İstanbul’dan kaçarak İzmir dolaylarına gelmiş. Burada mensup olduğu boyun yardımıyla İzmir’i ele geçirerek bir beylik kurmuş (1081). Midilli, Sakız, Rodos, İstanköy ve Sisam adaları âşıkmış Çaka Bey’e.
Ama Çaka Bey, gözü kara âşık âşık olmuş İzmir’in Saat Kulesi’ne. Aşkının nişanesi,
İzmir’in efesi, oğlu Alsancak çok değerliymiş onun için… Gel gelelim çok sevdiği dostu, Konak’ın kızıymış Kordon. Onlar daha çocukken kesmişler sözü.
Söz namustur Çaka Bey için. Sevse de sevmese de bu düğün olacaktır. Kordon Alsancak’a gelin gelecektir.
Alsancak kalbine söz geçiremez, gece ay denize vurduğunda dalgalara fısıldamaya başlar Salacak’a olan aşkını. Salacak tanımamaktadır Alsancak’ı. Cevap vermez o sebeple.
Günler dünleri, dünler günleri kovalamaya başlayınca, aşk tanrısı Eros dayanamamış, Salacak’ın kalbine altından bir ok fırlatıvermiş. Salacak duramaz olmuş yerinde. Her gelen dalgaya Alsancak’ı sormaktaymış. Onlar aşklarını yaşayadursunlar; Salacak’ın tam tepesinde Ayazma Cami tüm haşmetiyle şahitlik etmekteymiş bu aşka. Eline doğmuştur Salacak çok sevmekteymiş.
Ayazma camide haber yollamış minarelerinden, çok sevdiği arkadaşı Alsancak Camii’ne… Anlatmış bu aşkı anlatmasına da Alsancak Cami üzüntüyle cevap vermiş sevgili dostuna.
“Ümitsiz bir aşk bu dostum.” demiş. Aman bunu Çaka Bey duymasın. Alsancak doğduğundan beri nişanlı Kordon’a.
Haberi alır almaz Ayazma Cami kara kara düşünmeye başlamış. Ne sevgili dostu Kızkulesi’ne, ne de Battal Gazi’ye bahsedememiş durumdan.
Sonunda karar vermiş Salacak’la konuşmaya. Salacak, mahzun İstanbul’un güzeli Boğaz’ın mahzun prensesi… Duyunca Alsancak’ın Kordon’la nişanlı olduğunu sus olmuş konuşamamış. Alsancak fısıldasa da dalgalara, kalbinin sadece Salacak’ta olduğunu, Salacak mahzun, küsmüş, cevap vermemiş Alsancak’a.
Dalgalar durur mu? Haber götürmüşler Kordona ve anlatmışlar Alsancak’ın Salacak’a aşkını. Sus olmuş Kordon. O’da küsmüş Alsancak’a.
Bir yanında nişanlısı Kordon, bir tarafta aşkı Salacak… İnceden hastalığa yakalanmış Alsancak… Gözyaşları sel olmuş, Körfez’e dolmuş, oradan Eros’a akmış. Eros almış bu aşkı, hem İstanbul’a, hem İzmir’e anlatmış.
Alsancak’ın annesi, saat kulesinin dört köşe çeşmesi akmaz olmuş. Haber yollamış Üsküdar’a 3. Ahmet Çeşmesi’ne. “Bu âşıklar birleşene kadar, sende bir damla su vermeyeceksin kimseye!” demiş. Yerebatan Sarnıcı durur mu? Eski dostu Kadifekale Sarnıcı’na haber yollamış akan sularla. “Salacak çok mahzun.” Demiş, “Seviyor Alsancak’ı. Gel biz de verelim el ele. Kilitleyelim sularımızı. Ne zaman bu aşka engel kalkar ortadan, biz de sularımızı veririz onlara.”. Kadifekale Sanrıcı da “Tamam” demiş sevgili dostuna.
Yerebatan sarnıcında yaşayan, nazar tarıçası Medusa çok üzülmüş aşıklara.
Aşklarına nazar değmesin diye büyüler yapmış Salacak’a ve Alsanca’ka.
İzmir Selçuk’taki bülbül dağında İsa’nın annesi Meryem Ana’ya gelmiş haber.
Dualar etmiş Meryem ana bu iki aşığa, “Ayrılmasın kalpleri asla.” diye.
Üsküdar’da Aziz Mahmut Hüdai hazretleri duymuş bu iki aşığın ümitsiz aşkını. Dualarının kabul olmasıyla ünlüymüş. “Beni sevenler, türbeme bir kez dahi gelip Fatiha okuyanlar, denizde boğulmasın. Ömrü boyunca yokluk yüzü görmesin.” diye dua etmiş. Ondandır ki Üsküdar’a gelenler Aziz Mahmut Hüdai hazretlerine uğramadan geçmezmiş.
El açmış oda dua etmiş bir defa daha bu iki aşığa. “Denizler açılsın, sular çekilsin,
Salacak bir defa bile olsa Alsancak’a kavuşsun.” demiş.
Agora Konağın arkadaşıdır Konak’ın kızı. Kordon’un mahzun duruşuna içerler.
Fethi Paşa Korusu’na haber salar. “Haber et Salacak’a boşuna heveslenmesin, Alsancak Kordon’un olacak.” demiş. Fethi Paşa durur mu? “Güzel Salacak sahilini kıskandınız da iki aşığı ayırıyorsunuz. Siz ne kadar kalpsizsiniz!” demiş. “Salacak’ın yanında Kordon’un adı bile olmaz.” diye de eklemiş.
Agora sinirlenmiş, hırsını nerden alacağını bilememiş ve haber yollamış Çaka Bey’e.
Oğlunun Salacak’a aşkını anlatmış.
Çaka bey bu… Durur mu? Sinirinden küplere binmiş. Haber salmış Battal Gazi’ye… “Sizden bize alınacak kız yok demiş. Söyle kızın Salacak’a, haber etmesin oğlum Alcancak’a. Battal hırsından deliye dönmüş. Yüzüne almamış da çok sevdiği kızını, eşi Kızkulesi’yle haber yollamış. “Alsancak’ta gözü olan bizim evladımız olamaz.” demiş. İki gözü iki çeşme ağlamaya başlamış Salacak.
O’nun gözyaşları, tam karşısındaki Galata Kulesi’ne kadar gitmiş. Galata Kulesi çok üzülmüş bu iki aşığın durumuna. Hemen yanı başında kardeşi Galata Köprüsü’yle konuşmaya başlamış. Galata Kulesi, “Bu iki aşığın aşkına çözüm bulsa bulsa, Mimar Sinan bulur; haber salalım.” demiş. Galata Köprüsü “Neden ki?” diye soracak olmuş, anlatmaya başlamış. “Cihan mimarı değil mi? Kendi masum aşkını bile minarelere saklamış, buna mı çözüm bulamayacak?” demiş. “Sen hiç duymadın mı? Biri Üsküdar, diğeri ise Edirnekapı’da kurulu olan Mihrimah Sultan camilerinin öyküsünü?”. “Yok” demiş Galata Köprüsü. “Sinan, Mihrimah Sultan’a uzaktan uzağa bir yakınlık duymaktadır. Bu nedenle iki caminin de yerini özenle seçmiş ve camileri, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir hesaplama ve estetik anlayışıyla inşa etmiştir. Bu hesaplama sonucuna göre, senede bir defa, güneş Edirnekapı’daki caminin tek minaresinin arkasından batarken, aynı anda Üsküdar’daki caminin iki minaresi arasından dolunay doğmaktadır.”
“Vay be!” demiş Galata Köprüsü. “Aşka bak, evet haklısın bulsa bulsa buna Mimar Sinan çözüm bulur” demiş.
Haber salmışlar Mimar Sinan’a, anlatmışlar olanları. Sinan çok üzülmüş, şöyle başlamış söze:
“Şemsi paşa, Sokulu Mehmet Paşa’ya inat, üstüne kuş konmayan cami yap dedi, yaptım. Kılıç Ali Paşa denizin üstüne, Tophane Rıhtımına cami yap dedi, yaptım.
Ama siz benden imkânsız olanı istiyorsunuz.” demiş.
Hal böyle olunca Efes’in kızı Manyas Çayı, ve oğlu Küçük Menderes de katılmış bu âşıkların yasına. Ne zaman bir âşık otursa kenarlarına su sesleri ağlama sesine dönermiş.
Dalgalara haber etmiş Kızkulesi, sakın haber getirmeyin Salacak’a diye. Salacak hiç yılmamış, sevdiğinden gelecek haberi beklemiş hep.
Masal bu ya… Gök gürlemiş, karanlık gece yıldırımlarla aydınlanmış. Aziz Mahmut Hüdai hazretlerinin duası kabul olmuş, deniz yarılmış, sular çekilmiş. Koskoca Alsancak, Halit Rıfat Paşa Caddesi’nin tepesine, Asansör Kulesinin üstüne gelivermiş. Uzaktan da olsa ilk karşılaşmaları olmuş bu. Uzun uzun bakışmışlar, lal olmuş dilleri, konuşamamışlar. Ondandır ki İzmir’de boyoz yumurtasız yenmez derler. Boyoz Alsancak, yumurta ise Salacak imiş meğer… Bu iki aşığın aşkı damaklarda mühürlenmiş.
Rivayet o ki; Salacak’ta herkes bilir, dünya durdukça Salacak’ın Alsancak’a aşkı bitmeyecek sonsuza kadar devam edecek.
Gökten binlerce yıldız düşmüş, yarısı Salacak’a, yarısı Alsancak’a…
Hem ne demişler? Kuşlarla balıklar birbirlerine aşık olabilirler; fakat nerde yuva kurabilirler?
Canan Ekinci Şiirlikız (Perikızı)
Masalımı yazar iken bana İzmir konusunda danışmanlık yapan dostum İlhan Bora Sualp ’e ve editörlük yapan değerli dostum suskunbiradam’a teşekkürlerimle.
Canan Ekinci(Perikızı)
Hikayeyi sesli olarak şiir sayfamdan dinleyebilirsiniz.
YORUMLAR
Sevgili Şiirlikız’ı :) her iki şehri de çok iyi bilen bir insan olarak, müthişş bir keyf aldım.
Güzel bir damak tadı, kelimelerle ifade edebilmem olanaksız.
Bilgi dolu, Harika tasarlanmış, Ciddi verilmiş bir emek,
Güzel bir yorum ve ses, hepsi bir ara da :)
Sizi tebrik edip, alkışlarken de yazılarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Sayfanıza.......Sonsuz Aşk lar, sonsuz sevdalar dileği ile Sevgilerimi bırakıyorum ...
Tesekkürler...
şiirlikız
Bu arada bir salacaklı olarak salacağa vefa borcum olsun bu masal
Gecenin karanlığında bir yoldu onların aşkı
Sokaklarını el yordamııyla buldukları
Gölgeleri dans ederdi mehtabın ışığında
Acıların fenerinden yayılan o ziya'yla
ne demeli canan senden bu hikayeyi dinlemek ayrı bir zevkti
tebrikler canım arkadaşım
şiirlikız
Büyük bir emek, büyük bir araştırma ve zahmetli bir yazı...
Bunu senin gibi yılmayan bir cengaver başarabilirdi...
Tebrikler...
Sevgiler...
şiirlikız
Demekki istemek başarmanın tamamı teşekkür ederim can dost.