- 804 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
GÖZYAŞI KARIŞTI HAMURA...
“ Hay Allah “ diye söylendi, hamurlu ellerini aceleyle yıkamaya çalışırken. Ne zaman elleri kirli olsa illa ki çalardı şu telefon. “ O da dalga geçiyor benimle, kendince. ”
“ Çal..çal..” diye seslenerek koştu; sanki telefon duyabilirmiş gibi. Özel numara. Genellikle açmazdı özel numaraları. Hatta sinir olurdu. “ Bu telefon benim. Kimin aradığını bilmek hakkımı nasıl alırlar elimden? “ diye kızar ve hep reddederdi. “Açsam mı? Açmasam mı?” Diye tereddüt etti, kısa bir süre. Sonra ani bir kararla “ yes “ tuşuna bastı.
Hem işinin arasında hem de özel numara ile aranmasının kızgınlığı ile sertçe “ Alo “ dedi.
“ Ha ha ha..Ben bu ses tonunu biliyorum. Mutfaktasın ve ellerin kirli.”
…/…
Telefon elinden kayıyordu ki; son anda tutmayı başarabildi. En yakın koltuğa çöktü. Bilinçsizce sigaraya uzandı eli. Yaktı. Derin bir nefes çekti.
…/…
Uzayan sessizliği adamın “ Merhaba “ sı böldü.
“ Merhaba “
“ Nasılsın?”
“ iyiyim, teşekkür ederim. Sen nasılsın?”
…/…
Yutkundu. Toparlanmaya çalışırken aklı deli gibi çalışıyordu. “ Neden aramış olabilir?” sorusuna yanıt bulmaya çalışıyordu.
…/…
Vakit kazanmak için:
“ Bir dakika, yemeğin altını kısayım “ diye bir yalan uydurdu.
…/…
Telefonu göğsüne kapattı. “ Düşün..düşün “ dedi beynine. “ Deli gibi çarpmayı keser misin lütfen?” diye azarladı yüreğini.
…/…
“ Pardon, geldim “
“ Seni özledim “
…/…
“ Yapma !“ diye inledi duyulmayan sesiyle “ Yapma, yalvarırım”
…/…
“ Sen özlemedin mi beni? “ diye sordu uzayan sessizlikte.
…/…
“ Özlemek? “ diye güldü sessiz kahkahasıyla. Uykusuz geceleri, beynini oyan, yanıt bulamadığı soruları geldi aklına. Acısını dindirmek için mahkûmlar gibi adımladığı salonunda gezdirdi gözlerini. “Kaç adımdı sahi?” Diye düşündü. Ne çok saymıştı salonun enini ve boyunu. Bulamadı. “ Bu kadar kolay mıydı unutmak? O zaman niye….?”
…/…
“ Bana, bize, bir şans daha verir misin? Hala yüreğinde olduğumdan eminim “
…/…
“Eminsin ha? Onun için mi böyle rahatça arayabiliyorsun beni? Bu kadar mı; Ben hep buradayım dedim sana? Bu kadar mı eminsin; seni hala sevdiğimden? Ya sen? Neden bekledin bunca zaman? Yokluğum ancak mı dank etti kafana? Yoksa bir arayıp sorayım mı dedin? Nasılsa” Gidiyorum” dediğimde sorun çıkartmadan; “Peki, git” der yine diye mi düşündün? ”
…/…
“ Bir cevabın yok mu? “
“ Var tabi ki, olmaz mı? “
“ ?? “
“ Gidiyorum, dediğin gün, gittin sen. Bizden ve yüreğimden. Son şansını bir tercih yaparak kullandın ve o tercih ben değildim. Üzgünüm, ama ben de tercih hakkımı kullandım, senden sonra. Ve seni tamamen gönderdim, içimden. Çok uzun sürdü ama başardım. Bir daha gel diyemem sana. “
“ Hiç mi şansım yok?”
“ Sen gidiyorum derken; yalnız gittiğini düşündün. Oysa çok önemli bir şeyi de almıştın yanına: Sana olan güvenimi. Güven gittiğinde sevgi de takılıyor peşine. Şimdi iznin olursa, mutfağıma dönmek istiyorum. Sana iyilikler ve mutluluklar diliyorum.”
…/…
“ Anne, ben geldim “
“ Hoş geldin bebiş “
“ Mmmm bu koku da ne? Kurabiyemi yoksa? “
“ Evet, küçük hanım. Çıkarken sipariş vermiştiniz ya? Pişti ve yemenizi bekliyor mutfakta “
“ Anne?”
“ Efendim, yine ne var? “
“ Anne, bu kurabiyenin tadı bir garip olmuş?”
“ Saçmalama, her zaman yaptığım kurabiye işte “
…/…
“Gözyaşı karıştı hamuruna……” diyemedi.
Eser Akpınar
izmir
26.02.2010
not: bu öykü tamamen kurgudur.
YORUMLAR
Daha uzun öykülerinizin okurları sıkmayacağını biliyorum.
Devam.
Paylaşım için teşekkürler.
Eser Akpınar
Saygılar.
Güzel bir kurgu ve insanı duygu selinde bırakan bir hikaye. Kaleminize saygıyla Eser Hanım. Sevgilerimle
Eser Akpınar
Sevgili Eser, sabah kalktığımda sayfana girip okumuştum; ama yorum yapma fırsatım olmadı. Çıkmam gerekti. Şimdi tekrar geldim ve birkez daha okudum. Çok güzel ve duygusal bir yazı. Gerçekten... Gözyaşı karışmış bir kurabiyeden daha tatlı birşey olabilir mi? Gözyaşı yanında, acı ve ızdırap da karıştı. Yazılarını beğeniyor ve kendimi buluyorum. Kutluyorum...
sevgilerimle...
Eser Akpınar
Sevgiler..
Oldukça duygulu bir yazıydı. Finalse bu yoğunluğu taçlandırmış.
Tebrik ederim.
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Merhaba Eser Hanım,inandığımız insana güveni yitirdiğimizde tekrar o güvenin yerine gelmesi ne de zor oluyor.Bu hali ne de güzel dile getirmişsiniz.İşte her şey gibi sevgi de emek ister,tutkuyla,sevgiyle,güvenle yoğrulmamışsa hamurumuz tadımızın kaçması da olağan değil mi?Teşekkürler.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Sevgiler yüreğinize.
Eser Akpınar
Sevgiler arkadaşım. Teşekkürlerimle.
Eser hanım kurabiyenize acı ,hüzün karıştığı için tadı farklı olmuş
olabilir.Duygularınızı çok güzel aktarmışsınız,sevgiler.