- 910 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİONYSOS VE DİONYSOS’UN ALTINLARI
Dionysos
Yunan Mitolojisi’nde adı geçmekte olan 12 ünlü tanrıdan sonra, 13.tanrı olarak bunların arasına Şarap ve Eğlence tanrısı Dionysos katılmıştır. Başakları, üzümleri, diğer meyveleri ve hatta insanları olduran, olgunlaştıran Dionysos’un simgeleri; asma dalı, kadeh ve panterdir. Yanında satyrler, sirenler, bakhalar ve menadlar olduğu halde dağlarda, kırlarda ve bahçelerde gezer. Onun işi gücü arkadaşlarıyla gezmek, yiyip içmek eğlenmektir. İşte, Salihli Belediyesi tarafından yılda iki defa düzenlenen Şiir İkindileri münasebetiyle şairlere ve sanatçılara verilen “Dionysos Ödülü”nün adı da buradan esinlenilerek verilmiştir.
Zeus, Kral Kadmos’un güzeller güzeli kızı Semele’ye âşık olur ve Zeus’tan hamile kalır. Zeus’un karısı Hera genç kızı kıskanır, ona gelerek tehditlerde bulunur. Semele’nin ısrarlı isteği üzerine Zeus bütün haşmetiyle görünür ve oluşturduğu yıldırım Kadmos’un Sarayı ile birlikte Semele’yi de yakar. Daha yedi aylık çocuğu baldırına saklayan Zeus, zamanı dolunca onu ortaya çıkardı. Çocuğa, bazılarına göre “İki kere doğan”, anlamına gelen Dionysos adı verildi. Doğduğu ve en çok vakit geçirdiği yer Anadolu olan Dionysos, daha çok Lydia bölgesi ve Bozdağ (Tmolos) civarıdır.
Dionysos, kırlarda dolaşır, ava çıkar, kuş avlardı. Bir asmanın üzümlerini altın kupada sıkarak şarabı buldu. Erguvan renkli şarabı içenler, neşeleniyorlardı. Dionysos, kendisine hürmet eden İkarios’a da şarap yapmayı öğretti. O da bu şarabın tatlı sarhoşluğunu bütün köylülerle paylaşmak istedi. Şarabı içenler, önce neşelendiler, şarkılar söylediler ve bir süre sonra başları döndü. Zehirlendiklerini sanarak İkarios’u linç ettiler, leşini ormana attılar.
Dinysos’un Altıonları
Frigya Kralı Midas’ın Lidya’nın Başkenti Sardes (Sart)’de misafir bulunduğu bir gün, huzuruna adamları tarafından sarhoş bir ihtiyar getirildi. Midas, bu adamın Dionysos’un arkadaşı Silenos olduğunu anladı ve onu ağırladı, yedirdi, içirdi, rahat ettirdi. On gün sonra, Silenos’u Dionysos’un huzuruna çıkardı. Dionysos da Midas’ı ödüllendirmek istedi.
- Tanrılar sırrına ermiş Midas, yoldaşım Silenos’u buldun, yedirdin-içirdin, güzel şaraplar ikram ettin, gönlünü eğlendirdin. Şimdi dile benden ne dilersen !
Gözü doymaz Kral Midas, hiç düşünmeden cevap vermiş.
- Dokunduğum her şey altın olsun, her şey ama dünyada ne varsa!
- Pekiyi o zaman, dokunduğun her şey altın olsun Midas!
Midas sevindi buna. Kucakladı taşı, toprağı ve altın etti simyacıların edemediği kumu, çakılı. Akşam oldu, sofraya oturdu Midas ama hiçbir şey yiyemedi. Çünkü, dokunduğu ekmek, et, meyve, ne varsa sofrada hepsi altına dönüşmüştü.
Dehşet içinde koştu Dionysos’a.
- Ulu Dionysos, ben çok büyük bir hata ettim, açgözlülük ettim. Ben altın filan istemiyorum, ömrüm boyunca unutamayacağım bir ders aldım. Ne olursun her şey eskisi gibi olsun!
- Demek dersini aldın ha açgözlü, aceleci Midas? Şimdi doğru Paktalos (Sart) Çayına git ve güzelce yıkan ki bozulsun büyü, ver doğadan aldığını doğaya tekrar!
- Pekiyi, hemen gidiyorum!
Midas Paktalos (Sart) çayının Bozdağ’dan akıp gelen serin kar suyunda yıkandı, büyü bozuldu, artık tuttuğu her şey altın olmuyordu.
- Oh be, dünya varmış! Neyleyim ben altını; çok sevdiğim şarabımı içemedikten, pirzolamı yiyemedikten sonra!
İşte o günden sonra, Sart Çayı kumunda altın taşır durur.
Ünlü “Karun Hazineleri”nin sahibi, Lidya Kralı Krezüs’ün
bu hazinesini, Sart Çayından toplattığı altınlarla meydana ge-
tirdiği söylenmektedir.
Onu bilmem ama bildiğim bir şey var ki o da günümüzde bile Sart Altın Madeni işletildiğine göre; sanki anlatılanlarda doğruluk payı var gibi, değil mi?
Kaynak: Ali Aksakal.Salihli Hikâyeleri-Salihli: Sanayi ve Ticaret Odası,2008.96 s.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.