TEKEL İŞÇİLERİ
Özür dilerim tekel işçileri…
Haddim değildi ama;
durumdan vazife çıkararak,
direnişinizden bana yansıyanları,
toplumsal bir sipariş duygusuyla ele alıp,
dün gece, size destek olmak adına, sanat aşkı ve
sorumluluk duygularıyla yola koyulmuştum.
Sesimi, size tereddütsüz ulaştırmak için,
yorgunluğun sınırlarında gezinip;
emeğin en yüce değer olduğunu
tenimde bir kez daha hissettiğimde,yaşananları
şair duyarlığımla yüreğimde harmanlayarak,
onurlu mücadelenize adamayı umduğum
direniş şiirlerimle renklendirmek istiyordum ki bu tarihi süreci
…olmadı. olamadı…
Bir grev kırıcı girdi aramıza: Bilgisayarım!
Meğer, koynumuzda yılan besliyormuşuz.
Güya, kaldıramadı bu yükün estetik ağırlığını;
azizlik edip çöktü. Ve, kimin tarafında olduğunu
derhal gösterme yoluna gitti…
Hiç beklemezdim bu ihaneti.
Ona saydığım paralara mı yansaydım,
ödediğim yüklü elektrik faturalarına mı;
şaşırdım kaldım.
Ve , çok kızdım çok…
Neredeyse kıracaktım mereti.
Teknolojinin bana hoyratlık edişi ilk değildi ama;
ürettiklerimi kaybetmenin acısıyla sarsılışım da
hiç bir zaman bu denli büyük olmamıştı
O gün , hayli karışık duygular yaşadım.
Çaresiz, çırılçıplak hissetim kendimi.
Savunmasız ve son derece kırılgandım.
Neden sonra, işkillendim bu duruma.
Yoksa, ‘Amerikan Parmağı’ mı vardı bu işte…
Komplo teorileri ürettim kendimce…
Bir hinlik var diye, işletim sistemine
ve Bill Gates’e ağız dolusu küfrettim,
sonra, abarttığımı farkettiğimde
güldüm kendime…
Ekmek sıcaklığında dizelerimi
henüz buğusu üzerindeyken,
açlık grevinde günlerce direnen
sizlere;
canlarıma, gönderemedim.
Olmadı;
Özür dilerim tekel işçileri!..
Ben,
şiirlerimi kaybetmiştim.
Siz,
sosyal haklarınızı kaybetmiştiniz.
Benzer sıkıntılardı.
Kaybetmenin acısını beraber yaşıyordum sizlerle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.