- 576 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GÖZALTILAR VE GERÇEKLER
Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşanıyor.
Darbe’ye teşebbüs ve cunta planları yapmakla suçlanan, kuvvet komutanlığı yapmış emekli ve muvazzaf generaller başta olmak üzere bir çok üst rütbeli asker ve asker emeklisi gözaltına alındı. Daha da devam eder mi bilinmez.
Elbette bu kişiler suçlu mu değil mi, yargı buna karar verecek. Ama bir gerçek ortaya çıkmıştır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde cunta heveslisi kişiler vardır. Hatta bunların oranları tolerans sınırlarını aşmış bulunmaktadır. Bu kişileri içerden ve dışarıdan yönlendiren kötü niyetli kişileri hariç tutarsak, şu kanaat ortaya çıkıyor:
Ülkesini ve milletini seven bir çok subay, gerçekte ülkenin ve rejimin tehlikede olduğuna inanarak bu işin içine dahil olmaktadır. Öyle inandırılıyorlar ki, irtica almış başını gidiyor. Eline satırı geçiren kazma dişli, çember sakallı, şalvarlı, peçeli mürteciler, sokaklara çıkmak ve rejim yanlılarını kıtır kıtır kesmek üzere. Mevcut hükümet de bunlara göz yummakta. O halde askeri darbe ile ülke idaresini ele geçirip rejimi ve memleketi bu “gerici yobazlar”ın elinden kurtarmak gerek. Gerek yetiştirilme tarzları gerekse halktan tecrit edilerek ikamet etmiş olmaları ve halkla münasebet kurmamış olmaları, bu tip aldatmalara kolayca inanıp komploların içinde bulunmaya bu subayları itmektedir.
Bu son furyalar göstermiştir ki, böyle yetişip doğru yaptığına inanarak cunta planlarına bir şekilde dahil edilen bu subaylarımızın oranı tolerans sınırlarının üzerine çıkmıştır. Bu gözaltılar, yargılamalar ve suçlu bulunurlarsa cezalandırılmalar darbe ve cunta heveslerini yok etmeyecektir. Belki bundan sonra daha temkinli ve daha gizli olarak işlerini planlayacak ve yürürlüğe koyacaklardır.
O halde bu yargılamalar devam ededursun, hiç vakit kaybetmeden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne personel yetiştiren kurumların programları, okutulan dersler, ders veren hocalar, giriş şartları gözden geçirilerek aksayan yönler düzeltilmelidir. Görülmüştür ki bu nevi kanunsuz kümelenmeler ve darbe planlarında bahane, en çok “irtica” olayı olarak belirleniyor. O halde okutulan dersler içine İslam dininin öğretilmesi, irtica ile İslam’ın ayırt edileceği temel bilgilerin dahil edilmesi şarttır. Aksi takdirde camilerde namaz kılan Müslümanları, ya da yüzlerce yıllık semt isimlerini dahi potansiyel tehlike olarak gören sakat zihniyetleri hapisle, ya da başka cezalarla düzeltemezsiniz.
Bir de çok önemli gördüğüm bir husus daha var. Subay veya astsubay adaylarımıza mutlaka başta düzgün konuşma olmak üzere geleneklerimize uygun nezaket kuralları öğretilmelidir. Argo lisan kullanımı çok yaygındır. En dipten en tepeye kadar.
Suçlular varsa cezalarını çekmeliler ama, potansiyel suçlu üreten kurumlar da ıslah edilerek bir an önce milletimizin hizmetine sokulmalıdır.
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin halktan tecrit edilmesi ve kopuk yaşamasının mahzurları da ortadadır. Bu konu da bir an önce ele alınmalıdır.
Ordumuz bizim ordumuzdur, itibarını bu gün de yarın da koruması mutlaka sağlanmalıdır.
www.ekremsama.com
YORUMLAR
Merhaba
Hastalığı
çok güzel tanımlamış ve çarelerini yazmıişsınız . Bilirim derdimin dermanı çoktur ama bu tedaviyi uygulayacak bir doktor yoktur .
Nizamiyelerinden gönül doktorları kovulursa şifa nasıl bulunacak ?
Ben emektar bir subayım . Yıllar önce benim yabancı olduğumu farkedip cami çıkışında yanıma sokulan bir müslüman bana kim olduğumu sorunca şaşırmış ve latife ederek " Torna hatası " demişti .
Kişi bilmediğinin düşmanıdır derler . Ordumuzda İslam iletanışma kapıları kapatılmıştır . Tanışmadan sevişme olmaz ki...
Asla ümitsiz değilim . Allah dilerse düşmanlarımıza yanlış yaptırır. Dilerse Firavun'un sarayında Musa'yı büyütür .
Selam ve dua ile ...
Demokrasi darbelerle zedelenir elbette.Yönetimde bir şekilde söz sahibi olmak isteyenler mübah yollarla yönetimde yer almalılar tabiki.Devlet kurumları yetki ve sorumluluk çizgisini aşmadan işlemlerini yürütürse, fikirler paylaşılır ve eleştiriler yerli yerinde yapılırsa, menfaat kişi değil de toplum menfaati söz konusu olur ise düzelmeyecek durumlarla karşı karşıya kalmayız.Gerçekler elbette gün gelecek ortaya çıkacaktır.Bu süreçte her kafadan bir ses çıkması yerine yargılama sonucunun tahriklere kapılmadan beklenmesi gerektiği bilinmelidir.Rüzgarın yoğun olduğu tepelerde dalgalanmalar elbette olacaktır.Faili meçhuller meçhul kaldığı müddetçe vatandaş elbette birilerini suçlamaya çalışacak su-i zanlar alıp başını gidecektir.Yetkilerin ve yetkililerin çatışması böyle zamanlarda maalesef kaçınılmazdır.Birbirini duymadan yüksek sesle konuşanlar, dinlemesini bilmeyenler olayları daha çok içinden çıkılmaz hale getirirler maalesef.Onun için sağduyuyu elden bırakmadan, devlet kurumlarının kendi görevlerini yaptığını düşünerek zedelenmemesi açısından akresiflik bırakılmalıdır.Yükselen tansiyon görevli birimlerin mecrasında akması ile normal seviyesine inecektir elbette.Bu Ülke bizim.Bu Ordu bizim.Lütfen sağduyulu hareket edelim.Saygılar sunuyorum Üstadım.İbretle okudum yazınızı.
bu yazıdan çıkardığım en önemli sonuç yine sizin cümlelerinizle:
"İrtica ile İslam’ın ayırt edileceği temel bilgilerin dahil edilmesi şarttır. Aksi takdirde camilerde namaz kılan Müslümanları, ya da yüzlerce yıllık semt isimlerini dahi potansiyel tehlike olarak gören sakat zihniyetleri hapisle, ya da başka cezalarla düzeltemezsiniz." dir.
Bu gerçek göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir.
saygım ile.