- 4132 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Laiklik ve Laik Vatandaş
Her birey hem bireysel, hem de toplumsal özellikler taşır. Kişisel çıkarlarını başkasına zarar vermeden korumak ve kollamak hakkına sahiptir. Her vatandaş özgürce yaşamak ve hareket etmek isteyecektir. Maddi ve manevi kişisel ve toplumsal haklar yasalarla en güzel şekilde teminat altına alınmıştır. Bu yasaların uygulanması azami derecede duyarlılık ister. İşte, bunu adil bir şekilde icra eden toplumlar, bunu tam anlamıyla uygulamayan diğer toplumlara nazaran daha ileri ve daha medeni toplumlardır.
Tarih boyunca yaşamış bütün toplumlarda, yaşanmış olaylardan ders alınmak suretiyle en iyi düzeye gelmek çabası ve istekleri her zaman ön planda olmuştur. Benlik duygusu ile dolu bireysel çıkarlardan hareketle, aidiyet duygusu gelişmiş ve önce aile, akraba, çevre, etnik köken ve inanç şeklinde hızla toplumsal kavramlara doğru bir yöneliş ve sahiplenme gözlemlenmiştir. Sürekli yaşanan fikir çatışmaları sonucunda bazı haklar verilmiş veya alınmıştır. Din, etnik köken, vatan, millet, bayrak, kahramanlık, zenginlik, refah, sağlık, eğitim, adalet, doğal kaynaklar vb. gibi maddi ve manevi değerlere sahip olabilmek adına büyük bedeller ödenmiştir. Bunlar olmazsa olmazlarımız olarak karşımıza daima çıkmış konulardır. Bunları yerine getirirken azami düzeyde eşitlik ve duyarlılık gösteren toplumların yaşama şansları diğerlerine göre daha kalıcı ve bilimseldir.
Ezelden ebediyete intikal eden yazılı veya yazsız tüm beşeri kavramlarda mutlaka iyi ve kötü arasında çatışmalar yaşanmıştır. Tüm etnik köken inançlarda kabul görmüş kavramlar vardır. Örneğin; yalan ve yalancı kavramları zaman ve mekân ayırmadan yazılı veya yazısız tüm yasalarda ve toplumlarda olumsuz özellikler olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle tek bir yalan dahi barındıran kavram, ileride ağır bedel olarak topluma geri dönecektir. Yalan ile yalancıyı dışlamıştır tüm dinler ki; son ve son olması nedeniyle daha önceki dinlerin tüm deneyimlerini içeren ve en mükemmel olarak kabul gören İslam dinimiz, istisnasız yaratılan her kula açıktır ve kimsenin tekelinde değildir. İslam dinine kişi kendi iradesiyle girer veya çıkar, buna herhangi bir üçüncü şahıs karışamaz veya yönlendirme yapamaz. Karşıdakinin etnik köken ve inancı ne olursa olsun herkes birbirine saygılı olmak zorundadır. Bu değerlerin tümüne temel değerlerimiz dersek; her vatandaş temel değerlerine sonuna kadar sahip çıkmalı ama başkalarına da zarar vermeden yapmalıdır. Örneğin; bir kişi dini inancından dolayı birini, "Gavur musun!..", "Dinsiz İmansız!..", “Müslüman Değil misin!..!” veya "Müslüman Değilsin!..” gibi ayrımcı ve yargılar sözler kullanırsa, dini kullanmış ve sarf ettiği sözlerden dolayı kendisi o konuma düşmüş olmaktadır. İslam dinimiz zaten bu tür ayrımcı söz ve davranışları red etmektedir. Bu nedenle; dini din dışında kullanmak yasak ve günahtır. Örnek; Yalan makinasına bağlasanız infilak edecek çok yalancı ve her yol mübah diyen bir bayan düşünün ki, çok düzenli oruç tutmaktadır. Bu bayan kimi kandırabilir ki kendinden başka; bu bayan bilmeli ki yaratanı kimse kandıramaz!.. Her olay, tabiat ananın bilimsel mutlak adaletine hedef olacaktır...
İşte yukarıdaki tüm bilgiler ışığında; etnik köken ve inancı ne olursa olsun, herkes temel değerlerine sahip çıkmalı ve temel değerlerine sahip çıkarken de mutlaka diğerlerine saygı göstermek zorundadır. Sağlık, eğitim ve adalet herkese lazımdır. Bir kez dahi yaşanacak adaletsizlik, ileride çok ağır bedel olarak karşımıza çıkacaktır. Bu yüzden her vatandaşımız önce kendi temel değerlerine en duyarlı şekilde sahip çıkacak ve çıkarken de tüm etnik köken ve inançlara eşit mesafede durmak zorundadır. Buna uyan toplumlar, barış ve kardeşlik içinde yaşamış ve yaşayacaktır; bunu kabul etmeyen kişi ve toplumlar ise daima çatışma içinde olmuştur ve olacaktır. İşte Laik Vatandaş ve İşte Laik Demokratik Atatürkçü Cumhuriyet!.. "Bu Nedenle; Büyük Dahi ve Devlet Adamı Mustafa Kemal ATATÜRK’ e Minnet Borçluyuz!.." "NE MUTLU İNSANIM DİYENE!.."
Sevgi ve saygılarımla.
YORUMLAR
laiklik başka laikçilik başkadır
İslam dini başka islamcılık başkadır.
Kavramlara istediğiniz anlamları yükler istediğiniz gibi kullanabilirsiniz bu yazanın ve söyleyenin sorumluluğundadır.
Bence en büyük sorun kendimizi ahlak ve vicdan olarak başkasının yerine koyamama halidir.Batılılar buna empati der.Eski kültürde bunu karşılığı hemhal olmaktı.
Ferdin bencilliği hayatımızın en birinci sorunu...
Değerle erozyonun ardında da bu yatıyor diye düşünüyorum
temel sorun çözülemezse sözde dindarlar sözde laikler ...anlamsız bir kavram ...
düşünmeme sebep oldu
teşekkür ederim
Den(iz)
Oysaki onca yıl hüküm sürmüş Osmanlı döneminde bu anlattıklarınız hiç biri yaşanmamıştır. Osmanlı diye adlandırınca diğerleri hiç ama ötekileştirilmiş olmuyor. Mesela Amerikan kimliği taşıyan Japon kökenli biri kendine Amerikan vatandaşıyım da demiyor mesela. Osmanlı sadece bir aile iken milyonlarca insan bu soyu sahiplenmek zorunda bırakılmamıştır. Bizim dedelerimizin hangi ırktan geldiği Osmanlı da çok ama çok önemsenmiştir.
Ya ben böyle şeyler okuyunca önceleri çok radikal bulduğum örümcek kafaların uçurulması operasyonlarını destekleyesim bile geliyor.Din ile devlet işleri ayrılmasa imiş demek halimiz nice olurmuş. ATAM her kararında ne kadar haklı olduğunu bize yaşadıkça öğretiyor.
ATATÜRK 'ÜN resmi sizin sayfanızda bile ne kadar ihtişamlı ve gurur verici durmuş.
Sevgilerimle...
Selim Temiz
Sevgilerimle.