- 479 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARALAMA YAZILARIM
KARALAMA YAZILARIM
….farklı bir pencere seni sevdiğim yer ve bulunduğun her perde arkasında ki gizemli yüzün dayanılmaz yapıyor kalemimi bilmelisin ki korkularımızdandır sevmeye başlamaya cesaretsizliğimiz oysa sevmeyi ne güzel bilenlerdeniz ihanetlerle çevrili bir kirli dünyanın tam ortasındaki buruk duruşumuzu farkedecek birilerinin daha ne kadar gecikmiş olacak bu gidişle zamanında ve yerinde söylenmemiş kelimeler yüzünden veya daha dudaklardan çıkmamış sözler yüzünden baharları güze çevrilen ruhumuzla baş başa kalışımız bundan mı..? …günler geçiyor yeni yaş yıllarına giriyoruz değişen bir şey yok bir bilsen ne kadar eminim hayatın güzelliklerini fark edecek gözlere sahip olduğumuza…..sen benim sevgili baharımsın günler sonra çıkıp gelen en mutsuz saatlerimin arasına düşen...çok teşekkür ederim gelişine...bana ne söylediğini hatırlıyorum suya ayaklarını değdirdiğin yerde mavinin seni serin serin sardığı akşamüzeri sahilde…”…yaşamıyor yaşatamıyoruz olmuyor olamıyor bu dünyaya ait değilim ait olanlarla aşkı yaşayamıyor yaşatamıyorum…”…düşünüyorum demek istediğin en derin anlamları çıkamıyorum içinden…saatler geçiyor..metrodayım ve az sonra bineceğim aklım sende..beynimde ve yüreğimde kalan cümleni de yanıma alarak..daha neleri konuşmuştuk seninle tuttuğum sözlerimi hatırlıyorum…çocuklardan bahsettik..
..evet kızlarımız..özellikle kızlarımız yarının anneleri ve toplumun gerçek insan inşaası mimarları...ben öyle görüyorum..canından ve kanından beslediği çocuk ve sesi soluğu duygu düşünce ideal hedef ve gayesi ile çocuğa..yarının büyüğüne şekil-mizaç-ruh-ve heyecan katacak..özeliikle kızlarımız çok önemli çocukla en fazla kalan anne olacaklar...ve sizin bu yaklaşımınız ne kadar yerinde..onlara yanıbaşınızda ne verebilirseniz temiz bir dünya görüşü ve ahlaki bakış açısı yönünden hayata en büyük iyiliği yapmış olacaksınız..
.....evet masmavişl duruyor boğaz..ahh görmelisiniz yuşaa tepesinden..çamlıcadan veya..ya da nakkaş tepe den...bir deniz bu kadar mı nazlı ve güzel..seçkin ve soylu akar kentin ortasından...bu kadar mı şahaser bakar mavişce insanın tüm hayatını mavileştirerek...
..kalmışım en kalabalık yerinde caddenin şehrin bu yüzünü hayret hiç farketmemişim yıllarca..doğum günüm oldu ..miladım başıma gelenlerden..….metrodan indim uzunca bir yürüyüş sonrası çınar ağaçları ve gölgeliğinde bir kır kahvesi gibi masalar sandalyeler en çok sevdiğim güvercinlerde..meydanın adı beyazıd olunca buranın gizemli havası insanı dört bir taraftan sarıyor..seni beklerken içtiğim kaçıncı çay olacaktı da gözlerime takılan benzer yüzlerini aramaktan yorgun gözlerimi dinlendirmeye aldım.. gelemeyişine üzülmüş olacaktım güvercinlerle olan sevgi bağımı ve elimde hediyen olan kitabı çokca okumuş olmasaydım..bugün c.tesi çok kalabalık şehir..ne hasta bekler sabahı..ne taze ölüyü mezar ne de şeytan bir günahı…seni beklediğim kadar…diyen şairin duygularını sürekli yaşıyorum Zehra..sürekli ve kesintisiz…
…zamanın hangi günü ve günün hangi saatiydi kendime vakit ayırmıştım bir bankın üzerinde Haydarpaşa istasyonunu karşıma almış önümde deniz ve iskeleye yaklaşan hat vapuru ve onun insan dolu hikayesinin ağırlığı içinde neleri düşünüyordum da..günlerdir ruhumu aydınlatan bir huzur hatırası gözlerimin önünde canlandı yine....beylerbeyi camii ikindi sonrası beylerbeyi sarayına yürüyorum sarayın bahçesindeyim ve temiz bakımlı ağaçların gölgeleri altından geçip nilüfer çiçekli havuzunun başında kalışıma denizin sarayı döven dalgalarının sesi ve gemilerin geçişleri insan sesleri ve kuş sesleri armoni oluşturup farklı bir boyuta atıyordu insanı..yanı başımda beliren sesleri duyuyordum ..”..bak demet..! insan Allah’ın yarattığı ve yaratılanların da en şereflisi olan bir varlık..nasıl olur da onu ekonomik bir hayvan , maddi hazların esiri bir soytarı gibi görürsün..en önemlisi ölümü ve sonrası hakkındaki şüphelerin çok acı..hatta doğumuna senin karar vermeyişin gibi tuhaf iddialarını da anlamış değilim..iman ve teslimiyet tüm bu rahatsız edici korkularından seni alacaktır….konuşmaların farklı versiyonları ile devam eden sesleri arasına sıkışan şu cümle dikkatimi seslerin tarafına çekiyordu..”…bunları nasıl biliyor ve bu kadarını hafızanda tutup nasıl anlatıyorsun..ne zaman derdimi anlatsam ..sana açılsam hep sen kazanıyorsun…benim iddia ve duyduklarım meğer çok zayıf ve aptalca..sanki senin anlattıkların daha doğru gibi Zehra.. “..adının Zehra oluşu tüm düşüncelerimden aldı beni..dönüp baktığımı fark etmiyecek kadar arkadaşına kilitlenmiş halde neler konuşuyordu ..arkadaşı olan genç kız beni tanıdı…onu ben de tanımıştım bir öğrencimdi…masaya davet edildim..zehra yı daha yakından tanıyacaktım. ..onlarla paylaştığım her şey zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız bir hız kazandırmıştı en çok ta Zehra konusundaki duygu ve düşüncelerimi anlattığım bölüm zehra’ nın ilgisini çekti..zehra Maraşlı ve bir ilçede öğretmenlik yapıyor siyah çerçeveli gözlüğünün beyaz camları arkasındaki gözlerin kararlı ve yıldız dolu oluşu hiç değişmemişti..bana ..”..SİZCE KUTSAL OLAN NEDİR..? ..diye birden soru çıkartması hem hoşuma gitmişti hem zehra’nın zeka boyutu çok hoşuma gitmişti..demet’in bizi ilgiyle dinlemesi ve ağzı açık tabiri ile duruşu gözlerimin önünden gitmiyor ..gülümsemeler yayılıyor sonra yüzümde..”..KUTSAL OLAN SADECE ALLAH VE O’nun bize uymamızı istediği her nass/ farz / emir….oysa günümüzde bize neleri kutsal olarak veriyorlar bilinçli-bilinçsiz…her kavramı kutsallık kılıfına alma gayretlerini sıraladım …maksat ve hedefin kutsal olanın içini boşaltmak olduğunu uzun uzun açıkladım..insanın bilmesi gerekenlere engeller üretilmesi şaşırtıcı bulmadığımı anlattım..insanlık tarihi inan insanlarla inanmayanların ciddi bakış farklılığının hiç geçmediği ve geçmiyecekte….Allah bir konu hakkında ne hükmü verdiyse geçerli olan budur….vay haline Allah’a giden yollara engeller çıkartanlara…amelleri hep boşa çıkacaktır..zehra ‘nın çok çay içtiğini fark ettim ..elindeki kitap ilgimi çekti “..ölüm psikolojisi “..ne anlatığını sorduğumda cevap onu daha güzelleştirmişti…”..ölüm en sevdiğim son..”..benim biricik sevgilim tek gerçeğim ölüm ve sonrası…asıl hayatım ve gerçeğim…akşam ezanları okunuyordu beylerbeyi sarayının görkemli dış ve iç mimarisinden daha bir kalıcıydı sohbetimiz ayrılırken memnuniyetini ifade etmesi ruhumun huzuru oldu Zehra ‘nın sesi.. hep çınladı gün boyu …gara yaklaşan trenin uzun düdüğü kendime gelmem için kafiydi…karşımda Haydarpaşa garı…ve boğaz masmavi ..martılar hiç eksik değil iskeleye duran vapurun yanıbaşında…Zehra ve onun hayali başımın üzerinde uçan bir kuş olup dolaşıyordu sanki okuduğu kitabı koltuğumun altında sıkı sıkı tutuyor halde yürümeye başladım…akşamın karanlığına cesaretle…
MUSTAFA KAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.