- 1437 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
Bir Sevda Hayalinden Çeşitlemeler 1
Çok gençtim… Delikanlılık çağları denilen yıllardı. Lise zamanları yani... Okulun bazen önemli, bazen önemsiz olduğu, benlik ispatlama savaşlarının doruklara tırmandığı yaşlar...
Hiç çalışmadığım bir günde, edebiyat hocam kompozisyon dersinde her öğrenciye bir şiir okutuyordu. Şaşkındım ve ne okuyacağımı tespit de edememiştim. Numara sırasıyla okuttuğundan ve benim de numaram küçük olduğundan, çabucak da sıra bana geldi. “Oku evladım” dedi sevgili hocam…
Sessiz kaldım bir süre. Hemen arkadaki sıradan bir kız arkadaşımın eliyle kitapçık uzattığını fark ettim ve alıverdim. Rastgele açtım bir sayfa hocama hissettirmeden. Başladım okumaya. Büyülemişti beni şiir. O kadar güzeldi ki… O yaşlarda, bu şiiri okumadan çok önce, çocukluk aşkıma söylediğim sözleri anlatıyordu adeta.
Herkesi etkilemiş olacak ki sınıf sessizleşmişti. Hocamın sesi bozdu sessizliği… “Ben Victor Hugo’nun bu şiirinin başka bir şeklini biliyorum.” dedi ve ekledi: “Teneffüste kitaplıkta bulur getiririm.”
2 ders üst üste idi. Teneffüs bitti, elinde 5 tane kitapla geldi. “Çocuklar doğru hatırlamışım.” dedi, “5 ayrı çeviren olmuş ve hepsinin çevirisi de değişik olmuş özde aynı olsa da.”
Okudum tüm çevirileri sınıfta. Bana, o ilk derste okuduğum aşağıdaki çeviri kadar hiç biri aynı hazzı vermedi.
“Sen, her gün köşe başında,
Paramparça urban, kirli ellerinle
Avuç açan adam!
Emin ol yok farkımız birbirimizden…
Sen, her gün dileneceksin;
İstediğin beş kuruşçuğu biri vermezse
Bir diğerini bekleyeceksin.
Ama ben!
Bir defa dilendim tüm ömrüm boyunca…
Öylesine boş, öylesine açık kaldı ki elim;
Yemin ettim,
Bir daha DİLENMEYECEĞİM”
O andan sonra uzun yıllar okudum bu şiiri. Çok etkilemişti beni. Sokakta, caddede, okulda, kantinde, radyoda, şiir gecelerinde, vapurda, her yerde okudum… Yerine göre bazen içimden sessiz haykırırcasına, bazen sesli susarcasına…
Öyle okudum ki; aşkta dilenmeyi yasakladım kendime.
Çok az sevdim, çok az sevdiğimi söyledim. Sevdim mi tam sevdim; haykırdım sevdiğimi. Giden gitti, attım içime; ama dilenmedim.
Bildim ki sevdalar dilenerek değil, severek kazanılır. Bildim ki sevdalarda sevip de terk edilmek var ise, dilenmek gurursuzluktur...
Ama savaşmalı bence... Sevgi için savaşılır iyiden iyiye... Değer sevdalara savaşmalar…
Bu savaşta silah vardır ve o silahın adı da yürektir. Ondandır ki bu tür savaşlar mangal kadar yüreği olanlarca kazanılır ya da kaybedilir. Yelkenler hemen inip de “Tamam, bitti” denmez. Dilenilmez de…
Mangal kadar yüreğin yetmediği yerde gerçek sevdaların yapacağı şey bellidir hatta. Açarsın kocaman yüreğine bir zindan, hapsedersin kara hücreye katıksız hapis cezasıyla. Ölmesin istersin sevdan… Sevginle beslersin günbegün… Görüp de üzülmesin der, gözyaşlarını saklarsın, rahat ettirirsin onu hücresinde…
Bazen hayalinde bir şarkı korsun CD çalara… Söyleyeni sen sanır, hülyalara dalar, kendini dinlersin o muhteşem nağmelerde…
Bir bakarsın dönen CD’nin parlak yüzeyinde bir umut parıldar aynı anda…
“Bir gece ansızın gelebilirim…
Beni bekliyorsan, uyumamışsan
Sevinçten kapında ölebilirim”
der o ses. Gülümsersin… Bitiminde yeni bir şarkı başlar, gülümseyen dudakların hafif hafif büzülüverir; ciğerine işler adeta… “Menekşe gözlerde hiç vefa yokmuş / Yalanmış meğer…” dediği an kendinden geçer, bir sonraki şarkıya atlatırsın. Ama of ki ne of! Bu kez de:
“Ben seni unutmak için sevmedim.
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim…
Bekledim sabah akşam yollarını,
Ölmek istedim, bir türlü ölmedim.”
der Zeki Müren.
Öfkeyle çıkarırsın CD’yi… Bakarsın bir süre… Parlayan yüzeyde kendini ararsın belki. Ya da sana görünen bir “Sen” oluşur. Fuzuli’nin beyti gelir aklına… “El çek tabip yaramdan…” sözleriyle tıkanır, devam edemezsin. Neden ben Nedim’in dediği sevdayı yaşayamıyorum der başlarsın mırıldanmaya:
“Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pakize eda
Eğer iznin olursa bir de Âşık-ı Nedim-i Şeyda…”
Susarsın… Bakarsın CD’ye… Ama avuçlarında parçalanma seslerini duyar kulakların. Acısını bile hissetmez tenin o anda... Ayıkırsın hayallerinden… Silahın olan sevdanı ararsın yeniden. Aklına gelir yüreğindeki zindanda olduğu. Sularsın ölmemesi için sevginle… Kısır döngü devam eder, gider…
Savaş silahla kazanılır ve bu savaşta silahın adı, sevdandır.
“ Zamanımızda var mı bu sevdalar?” diyen bir ses duyarsın. Dönüp bakmazsın bile. Var olup olmadığını sana bakıp anlamıyorsa eğer “Bırak!” dersin içinden… “Değme sarhoşa yıkılana kadar…”
O, seni “Ayyaş” sansa da…
O, sevdayı günlük bir mizansen bilip oyun sansa da…
Geçmişteki bir filmin müziği ile sadece dans etse de…
Eder mi?
“Bana kollarını uzatsan biraz
Sana kul olurum… Seven ne yapmaz?
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda… Seven ne yapmaz?”
Bir sevgi çeşitlemesi idi…
YORUMLAR
'Çok az sevdim, çok az sevdiğimi söyledim. sevdim mi tam sevdim; haykırdım sevdiğimi. giden gitti, attım içime; ama dilenmedim'
Çoğumuz öyle yapmıyor muyuz zaten sayın şair.
Bizler vefasız aşk'lar yerine şiir diledik. İyi ki varsınız teşekkürler. Bu güzel anılar bu güzel şarkılar için teşekkürler. Unutmadık aşk'ları da şarkıları da, her biri ayrı bir lezzet herbiri ayrı bir iz bıraktı.
Ve iyi ki onlar da var; savaş yerine, savaşlar yerine varsın vefasız sevgililer, varsın hüzünlü şarkılar olsun.
Hepsi bizden ve hepsi yaşanmaya değerdi...
Seri halindeki diğer öykünüzü de okuyorum çok akıcı; çok, çok güzel.
Nice şiirlerde nice öykülerde buluşmak üzre güzel bir hafta sonu diliyorum baki selamlar.
Turgay COŞKUN
Bu sözleriniz ne kadar güzel.
Yazılarımda da sizi aydınlatan görüşlerinizle beklerim tabii...
Saygılar...
Oyyyyy oyyyyyyyyyyy yazılarınız anlatımınız üslubunuz çok hoş sürükleyici TSMhastası biri olaraktan şarkıların yerleşim yerleride süper heleki finalde kendi şarkımı bulduğum an Seven ne yapmaz bakınız aynı sayfada birbirinden habersiz tesadüflük düşünceler
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Bir sevgi çeşitlemesi... Çok güzel bir yazı ve anlatım yüreğinize sağlık. Güzel bir şarkıda nefis final .
Aşka inanası geliyor insanın dinlerken.
Artık böyle içten gerçekçi aşk şarkıları kalmadı tıpkı şimdiki aşklar gibi şarkılarda hiç inandırıcı değil,
çarçabuk rahmetli olup ardından hemencecik yeni aşklar için doğuyor yürekler hiç umarsızca sanki hiç sevmemiş gibi.
Nerede o gerçek aşklar yok ki.
olsa da tıpkı şarkıda ki gibi kulu kölesi olsam:))
inşallah devamını da okuruz bu güzel yazının.kaleminiz daim olsun...SAYGILAR...
Bana kollarını uzatsan biraz
Sana kul olurum… Seven ne yapmaz?
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda… Seven ne yapmaz?
Bu gönül uğruna.. neye katlanmaz
Öl desen ölürüm seven ne yapmaz?
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda.. seven ne yapmaz?
Turgay COŞKUN
Haa... "Aşka inanası geliyor insanın dinlerken" demişsiniz. Aşka inanmayıp bu yazıdan haz almak mümkün değil ama.. :) Çünkü bu yazıda aşk anlatılıyor...
Eğer öyle aşklar yok diyorsanız; ya şarkılarda sorun var, ya da aşkın genetiğinde... Çünkü bana göre en doğru sözcük aslında "Aşk" değil "Sevgi" sözcüğüdür.
Yazıyı beğeniniz için teşekkürler... Diğer bölümü konacak... :)
Sevgiler...
Sevda geçmişde de, günümüzde de yaşanmış ne fark eder ki, her yürek sevdasını içinde yaşar. Dilenmese bile...
Sevda adına yazılmış çok güzel bir yazı. Zaten sizin yazılarınız sıkılmadan okunabilen ender yazılardan.
Kaleminizi kutlarım... Sevgilerimle...
Turgay COŞKUN
Sevgiler...
sevgim için savaşırım
mücadelem hep sonuna kadar olur
ne zaman pes ederim?????
onu söylemek çok zor işte
unutmak için sevmem
bitsin diye sevmem
gitsin diye sevmem
ben, ben olduğum için
ben gibi severim
ben gibi sevemiyorsa işte o zaman pes ederim
güzeldi paylaşım
güzeldi şarkılardan bir demet
hele
“Ben seni unutmak için sevmedim.
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim…
Bekledim sabah akşam yollarını,
Ölmek istedim, bir türlü ölmedim.”
kulaklarımda duydum sanki okurken
saygılar dost kaleme olsun
Turgay COŞKUN
Beğeniniz bana onur verdi. İçten teşekkürler... :)
Saygılar...
''Ama savaşmalı bence... Sevgi için savaşılır iyiden iyiye... Değer sevdalara savaşmalar…
Bu savaşta silah vardır ve o silahın adı da yürektir. Ondandır ki bu tür savaşlar mangal kadar yüreği olanlarca kazanılır ya da kaybedilir. Yelkenler hemen inip de “Tamam, bitti” denmez. Dilenilmez de…''
Bütünüyle keyif veriyor yazı ; efkârlandırıyor da üstelik...
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Turgay COŞKUN
Selamlar...
“Sen, her gün köşe başında,
Paramparça urban, kirli ellerinle
Avuç açan adam!
Emin ol yok farkımız birbirimizden…
Sen, her gün dileneceksin;
İstediğin beş kuruşçuğu biri vermezse
Bir diğerini bekleyeceksin.
Ama ben!
Bir defa dilendim tüm ömrüm boyunca…
Öylesine boş, öylesine açık kaldı ki elim;
Yemin ettim,
Bir daha DİLENMEYECEĞİM”
ne diyebilirim ki.ben erkekleri hiç tanımamışım.yada çevremde böylesine sevebilecek böyle duygusal hiç erkek olmadı.kimbilir belkide ben görmek istemedim:)))
“Bana kollarını uzatsan biraz
Sana kul olurum… Seven ne yapmaz?
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda… Seven ne yapmaz?”
dilenmez demişsiniz.ben dilenmek deyimini çok da sevmedim.
:)))
teşekkürler
Turgay COŞKUN
"Erkekleri tanımamışım" derken, buna cevap vermek isterim... Nasıl ki ben genelleme yaparak "Kadınları tanımamışım." deyip sonuca varamazsam, siz de aynı erkek genellemesiyle sonucu bulamazsınız... :)
"Dilenmek deyimi aslında doğru. Çünkü ben de bu yaşıma kadar dilenilerek mutlu sürdürülen sevda görmedim ki..
Selamlar...
"O, seni “Ayyaş” sansa da…
O, sevdayı günlük bir mizansen bilip oyun sansa da…
Geçmişteki bir filmin müziği ile sadece dans etse de…
Eder mi?"
Ahhh nerde o eski sevdalar... Araya alınan alıntılar, alıntıların yazıya bağlanışı ve yazının sonu oldukça hoş. Kaleminize sağlık ...
Turgay COŞKUN
Selamlar...