bir kış güncesi...
bugün pırıl pırıl bir güneş var semada...keşke içimde öyle olsaydı,tıpkı güneş gibi şavkı her yere dokuna bilse ısıtabilseydi...ama içimde rutubetli bir karanlık var..her tarafı ıslak,salaş bir meyhanenin kokusu sinmiş içimin derinliklerine.ne tarafa dönsem orda bir ıslaklık,sonra künt bir ağrıya dönüştürüyor kendini bu rutubet..içim cız ediyor bir anda.bu kahrolası düşten uyanmak istiyorum..kaçışlarım basiretsizliğimi perçinleştiriyor..ama herşeyden kopmak istiyorum,yaşamak isterken delice....bir çelişkimiyim yaşamda? yazdıklarımın cevabı mesaj kutuma geliyor...’’evet ne istediğinizi bilmiyorsunuz’’...beni anlamak zorunluluğu yok...umrumda bile değilsiniz.yarama ne sen ne de bir başkası merhem olabilir...,
cemal süreyya abimiz aklıma geliyor gecenin tam ortasında...’’onikiden sonra bütün içkiler şaraptır’’sanki bu dize ile beni betimlemiş sevgili şair...içimden bir fısıltı...’’teşekkür ederim camal abi’’’ilaç gibi geldi bu şiir bana...bir psikolok gibi kendi kendimi telkin ediyorum..basiretli olmaya çalışıyorum..telefonumu da kapadım...kimse aramasın diye...telefon deyince bir anımı anımsadım az önce...
geçen gün iyice bunalmıştım..bu buhranlık içimdeki köhne dizeleri de beraberinde harekete geçirmeye başladı..kalemi elime aldım ve yazmaya koyuldum.az sonra kapatmayı unuttuğum telefonumun çalınacağından habersizdim...
’’yazacaksan beni yaz şair geçinen adam,
ne yüzümde bahar serinliği var
ne de bakışlarım anlama yakın duruyor’’’dediğim sırada
telimin alaturka melodisi çalınmaz mı...ne kadar sinirlendiğimi yazmak istemiyorum...çünkü yazarsam tekrar tekrar çatlayacağımı çok iyi biliyorum..ilk başta görememeye çalıştım..çalınır sonra kapanır,kurtulurum dedim..yok abiciğim bir değil on defa üst üste aramazmı? sanki birinin o saate haberi benden varmış yada acaba biri şiirleri katleden bir kiralık katil mi benim için tutmuş...ben cevap vermedikçe adam sırar ediyor durmadan..sonunda cevap verdim...sesini dinledim...konuşmadan kapadım..bir daha da aramadı....
neyse şiiri devam ederim diye tekrar çalışma masamın yanına kuruldum..
ne olduysa o andan sonra oldu..yazamadım..devamı gelmedi bir daha....ne çok üzülmüştüm.
yazı yazarken artık yeminli bir mali müşavirim...kim ararsa arasın cevap vermem sözkonusu olamaz...sadece birisi için yumuşayabilirim...hani o ararsa belki cevap verebilirim...
o gece bütün hazırlığımı yapmıştım...telimi de kapamıştım...bir telkin ustası olup kendi kendimi tatmin etmeye yemin ettim...iyi kurulmuş ne kadar cümle varsa söylenmedik bir özlü söz bırakmamıştım...
sabahın kızılığıyla birlikte,dönüp dolaşıp tekrar anayurduma gelivermiştim...ne yazık ki hiç bir cümle beni basiretli yapmaya yetmemişti...doğru düşünemiyordum...aptal,mankafılının biri oluvermiştim sanki..bir adam bu kadar bunalabilir mi ya...
bu şehir boğdu beni.kendimi giyotine vurulmuş hissediyorum...sıkılıyorum,daralıyorum,kafesine sıkıştırılmış bir aslan yavrusu gibiyim...bütün özgürlüğü tutsak edilmiş,kaçmak için fırsat kolayan yeşilimsi bardak ağızlığı gözlerle gelen gidene bakıyorum.
neden herkes durmuş beni izliyor,bir gariplik mi var acaba? yolunda gitmeyen şeyler var,dünya bile dönüşünü normal yapmıyor...bazen bin ton yağmur yağıyor bazende hiç yağmıyor...güneşin kor sıcaklığı başımın üstüne kadar iniyor...beynim kalbura döndü...işkembe yapıp içecekler beni...mideleri bulanacak,ekşi bir kusmuk olacaklar hepsi birer birer...
belkide benim sarıp sarmalandığım hastalığa yakalanacaklar..en iyisi işkembeyi içenleri uyarmalıyım...ahiret için bir sevabımız olur en azından....zaten hayır adına yaptığımız tek bişey yok...bari düştüğüm bataklığa kimse düşmesin...
sesim olurmusun,
benim olurmusun,
düşlerimi paylaşırmısın sevgilim,
kötü kurulmuş cümlelerime
iyilik perisi olurmusun,
yalnızlığıma ayna olurmusun
bu gece,
bu gece benimle sevişirmisin
hemde delicesine
yoruluna kadar
pestilimiz çıksın
nefesimiz tükensin
bak sakın ağlama,
ağlamayı ve gülmeyi sonraya bırakırız...
hergün aynaya çarpıyorum biliyormusun,
geçerken kendime bakıyorum
bir de sana...
sen yoksun aslında..
anneme bunu burdan kaldır dedim
çünkü saçmalamaya başlıyorum bu baş belası çarpma yüzünden
kafayı yemişim edasıyla suratıma baktı
o beni gıcık eden gülüşten bir tufan kopardı...
yüzüm kızardı,
bizim yaz karpuzuna döndüm...
korkma bunun çekirdeği az,
saf uyuşturucu gibi adamın suratını kaskatı bıçak gibi kesiyor..
biliyormusun seni andım dün gece;
bana hediye ettiğin icik boncukları otantik çalışma masamın üzerine koydum...tek tek baktım..hala ilk gün ki gibi
senden aldığım gibi taptazeydiler..
tıpkı senin gibi gevrek ve masum duruyordular,
bir ara sinirlendim bakınca,
neden sen yoksun diye içlendim,
ruhumu garip bir anafor teslim aldı,
genzimde bir acı,
midemde bir ekşime,
nutkumda ise bir kesilme hissettim..
ölecekmişim gibi,
sağı ma,soluma baktım gelen varmı diye
bu saate gelenin kim olduğunu sende biliyorsun....
gelmeyince azıcık rahatladım...
zaten şu kısacık hayatta bütün müşterilerine bir kez uğrar..
ha unutmadan söyleyivereyim,
borcuna sadık biridir,
peşin ödemeyi çok sever.
biliyormusun dün gece resimlerine baktım,
birlikte çektiğimiz resimlere.
ama ben yanında değildim,
sende yoktun.
çünkü;
gece akılı oynayan bir şizofrenin elinde
dönme dolap gibi dönüyordu..
nedendir bilmiyorum bir türlü şafak atmıyordu,
keşke birlikte olsaydık
el ele tutuşup şafağı dicleden seyretseydik ne olurdu
emin ol ne istanbul da bir deprem
ne de diyarbakırda bir rüzgar surları yıkacaktı ama
şiirler tekrar yazılır,
türküler daha içten okunacaktı..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.