- 1441 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
* BENDE NEŞE NE ARAR *
Bu sahilin kumsalında, bir başına. Üzerimde mavi, ve kimi zaman pamuk bulutlarla yüklü
bir gökyüzü. Gece yıldızların altında duygulaşan şairliğimiz. Denizin sessizliği, mehtaba
tutunmaya çalışan mezcup. Deli rüzgârlar gecenin türküsüne, katılan orkestra şefi.
Denizin ortasında bir gemi görüyorum. Beyaz yelkeni, limana çekiyor. Acı çığlıklarıyla
denizin köpükleriyle sevişen martılar. Bir düş, bir anı bu. Bu sahiller ziyaretçilerini bekliyor sabırla. Gül kokulu bahar, bir yıllık uykusundan uyanıyor gibi, esniyor,
artık zemheri ayazlarla yüklü kış,hüzünlü bir inilti çıkarıyor. Kuşlar, karıncalar
gökyüzünün mavi tozunda. Kış bir suçlu gibi ipe asılmış,ölümle yaşam arasında zamansal
bir sarkaç gibi salınıyor. Deniz dalgaları kıyısına vuruyor. Bu kentin kadınları bahar çiçekleri için, bozkırlara dağılmış, üşümüş tozlaşmış parmaklarıyla çiçekleri toplamaya
çalışıyorlar. Bahara olan özlemlerini kana kana gideriyorlar! Düşümde bozkırın eteklerinde
sevdiğimi görüyorum. Bir demet çiçek uzatıyor bana. Hasretine olan kokusuyla, sarhoş oluyorum. Umutlar tükenmiş, herşey yalanmış, bir kum tanesi gibi,kayboluyorum bu boşlukta. İçimde deli bir volkan patlıyor. En şeffaf yerlerim, lavlar ve küller gibi,fışkırıyor!
Bağırıyorum, kimse beni duymuyor. Ah! Ben ne günahkar bir kul muşum. Dizlerimin üzerine
çöküyor ve ağlıyorum. Sesimi kimse duymuyor. Cüzdanımda kalan eski bir saç teline
sarılıyorum. Ellerime gül dikenleri batıyor. O zaman anlıyorum ki yanlış yerlerdeyim, kırık
bir dal gibi, gürültüyle düşmüşüm bacaklarımın arsına. Bu bir ceza mı?
Yaralı yüreğimle kucakllıyorum hüzünleri. Ey vefasız, bu acıları sana armağan ediyorum.
Dur! Seni bekliyen ne çok acıların olduğunu biliyor musun? Yıkılmış anılar bıraktın ardından.
İnsafsız moloz yığınları, Avuçlarımdaki sıcaklığın. Şimdi yaşadığım yer, bir çöl ne bir çesmesi, ne de bir barınağı var. Gözyaşımla ayrılırken bu çölden, elimde bir bardak su vardı. Düştüm yere, elimde ki su döküldü. Toprak susuzluğunu gidercesine içine çekti.
Döktüğüm bu su, gözyaşlarımdı. Benim aklım hâlâ o zeytingözlü kadında kalmıştı.
Çünkü dünyada, günahsız bir kalbin çektiği acılardan çok daha büyük acılar yaşadığına inanıyorum. Tıpkı benim gibi..
Nuri Dağdelen
Özdre-İzmir
21.2.2010