- 616 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DEMİRİ İKİ KAT BÜKTÜ YÜRÜDÜ
İşçi sınıfı hareketinin dönüm noktalarından biri olan 15-16 Haziran, şanlı direnişi’ nin üzerinden tam 38 yıl geçmiş. Bu kadar yıl sonra, 15-16 Haziran’ ın doğrudan konu edilmese de arka plan olarak bulunduğu bir tek roman, öykü yok.
Oysa, Türkiye nin 30-40 yılını derinden etkileyecek, 12 Mart yetmeyince arkasından yetişecek 12 Eylül’e giden yolda en önemli nedenlerden birini oluşturacak olan işçi sınıfı nın bu hareketliliğinin birkaç romana konu olması beklenirdi. İşçi sınıfı konusunda roman ve öykü olacak, hatta şiir olarak bile ne yazılmışsa bir şekilde işçi sınıfıyla bağları bulunan ya da bizzat kendileri işçilikten yetişen en eski kuşak yazar ve şairlerimizce yazılmış. Orhan Kemal in “ Bereketli Topraklar” ile “Grev” i, Reşat Enis Aygen in “Sarı İt” i, İrfan Yalçın’ ın “Ölümün Ağzı” romanı, Adnan Özyalçıner ile Metin İlkin in öyküleri, işçi sınıfı konulu roman ve öykü denince ilk aklımıza gelenlerden.
Petrol- İş ve Genel- İş gibi bazı sendikaların düzenledikleri öykü yarışmaları ile 2003 ten beri Abdullah Baştürk adına verilmekte olan işçi edebiyatı ödülleri bu alanda açılmış bulunan boşluğu doldurmaya yetmiyor. Bunun üzerinde de durmak, şu durumda bir işçi sınıfı edebiyatından söz edebilecek noktada olmadığımızı da ayrıca tartışmak gerek.
Şiirde daha ilerde olduğumuz ise bir gerçek. İşçi sınıfı hareketliliğinin en çok şiirimizi etkilediğini söylersem, sanırım bir gerçeği de teslim etmiş olurum.
1960’lı, 70’ li yıllardaki işçi sınıfı hareketi sinema ve tiyatromuzu da derinden etkilemiştir. Senaryosunu Vedat Türkali’nin yazdığı, Ertem Göreç’ in yönettiği “Karanlıkta Uyananlar” ile arka planında bir grevin bulunduğu, Vasıf Öngören’ in aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlanan “ Zengin Mutfağı” ve Orhan Kemal’ in
aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan ‘’ Bereketli Topraklar Üzerinde’’ ise ilk akla gelen, klasikleşmiş filmler.
Müzikte biraz daha şanslı 15-16 Haziran. ‘’ Mezarlardan çıktılar’’ sözleriyle başlayan Şerif ağıtı ile ‘’İşçilerin hepsi vardı siperlerin başında’’ türküsü bu büyük direnişle özdeşleşmiş türkülerden ikisi. Bir üçüncüsü ise, yakın günlerde kaybettiğimiz Aşık İhsani’ den. Öyleyse sözü de, ozanın bu güzellemesiyle bitirelim:
Düş değil, bu, hayal değil, hey heyy be
Yetmiş binde dev işçim kalktı yürüdü
Kokuşmuş düzene sahip çıkanın,
Alnının çatına aktı yürüdü
O barış yerine kavgayı seçen
Alnının terini su diye içen
Kıyıda köşede eline geçen
Demiri iki kat büktü yürüdü
Yüreğinde yara, etinde bere,
Faşizm döşenmişti bastığı yere,
Hesabını sonra sormak üzere,
İçinden üç ölü döktü yürüdü