- 563 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU
Kendilerince en büyük hedef olarak seçtikleri binanın yapı aralıklarına yerleştirdikleri maytapların bomba olmasını temenni eden ve olmadığı için hayıflanan çocukların yanından geçtim önceki gün,yüreğim burkularak ve ürpererek…
Habire kan,şiddet,dehşet ve ölüm konuşuyorlardı,ağızlarında çok aykırı duran sigaralarını çok sık aralıklarla tüttürerek….
Minik yüreklerine,ruhlarına çöreklenmiş azılı mafya kahramanlık(!) öykülerini inanılmaz bir heyecanla ve keyifle anlatıyor,ileride kendilerinin de şanlı birer Çakır,Memati,Testere ve Canpolat olacaklarını göğüs kabartarak iftiharla beyan ediyorlardı…
Sonra,işlek bir caddede birbirleriyle tekmeleşen,küfürleşen,kıyasıya vuruşan iki öğrenci grubunun bu kez uzağından geçtim,sık sık tezahür eden bu garip, çoğunluğu da paylaşılamayan kızların yüzünden patlak veren kavgalardan ,bu hazin manzaralardan bizar olmuş ve La Havle çekerek uzaklaşan diğer vatandaşlar gibi.
Bir meydan savaşını andıran alanda,taşlar,bıçaklar,sopalar,eti sıyrılmış olup kan sızan parmaklar,açılmış kaşlar,yarılmış başlar,ve gene kanayan burunlar,patlamış dudaklar…
Yırtık ceket yenleri,daha sabahleyin özenle ütülenmiş pırıl pırıl giydirilmiş ama şimdi tekme izlerinden tanınmaz hale gelmiş giysiler,pantolonlar…Yakalarda çekilmiş,örselenmiş işin garibi kavga etmeyenlerin boyunlarında külhanbeyi dağınıklığını andıran üstelik caka atmak uğruna kasten yamultulmuş iğreti duran kravatlar…
Biraz uzakta ise şimdilik kavgayla ilgileri olmayan başka öğrencilerin ellerinde,ebeveynlere,bir sürü külfet ve sıkıntıyla aldırılmış,oldukça pahalı bilmem kaç mega piksel çözünürlüğü olan kameralı cep telefonları... Birbirleriyle gereksiz yere vızır vızır konuşan,mesajlaşan,oldukça küçük yaşlarda fiziki ve ruhsal dünyalarını herc-ü merç edecek duygusal ilişkilere bulaşan sevgilicilik oynayan,derslerini ikinci hatta üçüncü plana iten bir sürü körpe beden ve yürek sahibi…
Sonra haliyle kendilerine sağlanmış onca kolaylıklara ve imkanlara rağmen defalarca girildiği halde kazanılamayan sınavlar,gelinemeyen seviyeler,ulaşılamayan başarılar…Heba olan emekler kaybedilen yıllar…
Eskilerin okumuş insanlardan kimseye zarar gelmez sözlerine inat,daha ilköğretim çağlarında başlayan çeteleşmeler,başka okullarda okuyan arkadaşlara karşı topyekun savaş hazırlıkları,hocalara inanılmaz saygısızlıklar maçlarda camları yere indirilmiş araçlar, kaldırımlarda sökülmüş taşlar,en inanılmaz yöntemlerle üretilmiş silahlar, demir çubuklar,sustalı bıçaklar,hatta ruhsatsız tabancalar…
Bu vahim görüntü bu okumuş çocuklara, nasıl bir eğitim verildiğinin de bariz bir ispatıdır haddizatında…
Terbiyeyle ve maneviyatla bir arada verilmeyen Talimin ne denli kof ve yetersiz kaldığını ve ne kadar büyük yıkımlara ve badirelere yol açtığını bugün hepimiz yüreklerimiz kanayarak görmekte ve esefle seyretmekteyiz…
Sabi-sübyan çağlarında melekler kadar masum olan bu nazlı çocukları ve bu civan gençleri kimin ve kimlerin bu denli canavarlaştırdığı sualinin cevabı bir yana, lütfen atimizin, istikbalimizin teminatı olan bu yavrularımıza tez elden sahip çıkalım,şimdiden ele avuca sığmaz birer küçük şaki ve asi görüntüsü veren bu gençlerin ilerde artık külliyen önüne geçilemeyecek korkunç zarar ve ziyanlarını vaktinde defetmek, önlemek için…
Onlar bizim çocuklarımız. Yalılarda olanlar, evlerde, konularda sokaklarda olanlar, çalışkan olanlar, tembel olanlar, çeteci, tinerci, yankesici, kapkaççı, hırsız ve arsız.. Hepsi bizim yavrularımız Onları bağrımıza basalım, talimle birlikte terbiye ile de eğitelim, her birini ailelerine hayırlı birer evlat, vatan ve milletine faydalı birer birey yapalım.
Görülüyor ki Türkiye’nin en önemli meselesi enflasyondan, işsizlikten, terörden ve önemli sorun sayılan her şeyden önce, çocuklarımızın layıkıyla eğitilme ve yetiştirilme zaruretidir.