Şaşkınlığımı sizlerle paylaşmadan yapamayacağım. Bitkilere dair geçenlerde okuduğum bir yazıda;
" LUTER BURBANK, dikensiz bir kaktüs yetiştirmek için yıllarını harcadı ve başardı" Dikensiz kaktüsün sırrını ise şöyle açıkladı: "Onlarla konuştuğumda bunu anlatmaya çalıştım. -Korkmayın. Korkacak hiçbir şey yok. Dikenlerinize de ihtiyaç yok ben sizi koruyacağım- "
Okuyunca şaşırdim, kalakaldım bilgisayar başında. Oysa bugüne kadar (bende dahil) çoğu insan tarafından bitkilerin sevgiye muhtaç lakin bilinçsiz olduğu düşünülüyordu .
Lakin araştırmalarda böyle olmadığı görülmüş. Bitkilerin insan zihnini okudukları bilimsel olarak kanıtlanmış. Yapılan çalışmalar ve deneylerde bitkilerin telepatik olarak çevrelerindeki olayların farkında oldukları ortaya çıkmış.
LOS ANGELES araştırma grubu başkanı MANL P. HALL incelediği BUBANK’ın çalışmalarından sonra şu açıklamayı yapmıştır: "BUBANK deneylerinde bitkilerin kendisine güvenmelerini sağlıyor, onların yardımını istiyor ve yaşamlarına saygı duyduğuna onları inandırıyor.
Yineliyorum "şok" oldum, Sevgi su ve toprakla büyüyen bir bitkiyi, tehlikelerden korunma amaçlı kalkan olarak kendine seçen dikenlerinden vazgeçiriyorsa, insanlar nasıl oluyorda kendisi için canından bile vazgeçen canları anlayamıyor, Aşkın sevginin onlara vereceklerinden bihaber vefasız-kayıtsız kalabiliyorlar?
Bu bir yazgımıdır, yoksa insanların vurdumduymazlığı mı? karşılıksız bağlanmak mıdır sevilene, yoksa platonik avunma mı? N’olurdu insanlar da bitkiler kadar olabilseydi seven yürekler karşısında..
Olmayan aklım öyle bir karıştı ki ne siz sorun, ne ben anlatayım..
Hiçbirşeyi anlayamadığım şu koca dünyada eminim yakında kaybolacağım. Ben sanırım artık hiç bir şey bilmiyorum.. Bildiğim tek şey; " artık hiç bir şey bilmediğimdir "
.
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Saydı değer Hanımefendi.Hazreti Ali Efendimiz şöyle demiş.''Bilmediklerimi basamak yapsam Başım Gökyüzüne değerdi'' buyurmuşlar.Hayatta o kadar bilmediklerimiz varki.İnsan okudukça öğreniyor işte.bende şimdi sizin yazınızdan okudum.hep bakarım GÜL' e de sanki bir şey söyleyecek gibi gelirdi bana. şimdi daha uzun bakacam gördüğüm GÜLE..
Hiçbirşeyi anlayamadığım şu koca dünyada eminim yakında kaybolacağım. Ben sanırım artık hiç bir şey bilmiyorum.. Bildiğim tek şey; " artık hiç bir şey bilmediğimdir "
. filozof güzel söylemiş. . .ama bir şey bilmediğini farkına varmak dahada önemli bence. . =)
yazınıza gelince bende gerçekten şok oldum ve hiçbirşey bilmediğimi farkettim. . .neler oluyor dünyada da biz uyuyoruz demek ki? aydınlattığın için çok saol gerçekten.sevgi ve saygılarımla
hııım ne güzel bir konuyu ele almışsınız tebrikler sevgisiz hiç bir şeyi düşünemiyorurdum şimdide bitki kadar insanların duyarlı olamamış olması biekez daha üzdü .sevgi damalalarımı bırakıyorum bu güzel yazıya sevgiler...
Bilmemek gerçeği anlamanın ilk adımıdır.İnsan bilemediğini merak eder,sırrına vakıf olmak ister.Sevmek ve aşk ta işte bilememenin çekim alanıdır.Kişi ilk tanıştığı kişiyi anlamaya çalışır anladıkça onu kendine yakın hisseder bu hisler karşı tarafında ümitlerini arttırır,sonunda o aşk doğar.Bu aşk sizin tüm korku ve kaygılarınızı giderir.Hep bir dikenli tel ile sardığınız bedeniniz ve ruhunuz sevgi ve güven duygusunu karşısında hissettiğinde kaybolup gider.Bir bakmışsınız farklı dikensiz bir kaktüs olmuşsunuz,aldığınız sevgi,şefkat,sadakat,saadet ve güvenin korumasını içinizde hissettiğinizde...
Güzel bir konu ve güzel bir anlatımdı hissederek okuduğum...Hissetmek anlamaktır.Hislerinizin yolculuğu hiç bitmesin Nar-ı Çiçek hanımefendi...
Tebrik ediyorum iyi bir konuyu kaleme almışsınız. İnanın insan, hayvan ve bitkiler arasında öyle bir iletişim var ki, sadece hissedebiliyor ve sonuçlarını gözleyebiliyorsunuz. İletişim dili olarak belki bizim kullandığımız lisan çok farklı ama insanlar arasında da dilsiz, gönül diliyle bir anlaşma yok mu? Siz konuşun onlar anlarlar. Saygılarımla
Sevgili Nar_ı çiçek ben böyle bir olaya canlı şahit oldum ve bu konu hakkında bir yazı yazacağım. Yazınız bana ilham verdi. Ben bitkilerin hissettiğini ve seveni, sevdiğini biliyorum. Çünkü benim bitkilerim de beni severlerdi.
Sevgili Nar-ı Çiçek tam da kaktüsün radyosyanu aldığını öğrenmiş, evin her köşesine küçük küçük kaktüsler yerleştirmişken ben de şokum!....Çok kutladım yazını.Bilgilendirdiğin için çok teşekkürler.Çok öptüm canım.Sevgilerimle...
Sonra biraz düşününce insanı diğer canlılardan ayıran şey nedir dersek anlarız ki çok farklı değiliz. Mesela , bir köpeğe bile biraz gülen gözlerle bakınca o da bize sessizce ve de usulca yaklaşacaktır ama bir de elimizde taşla ona bağırmaya (havlamaya) başlarsak o da bize havlar hatta havlamakla kalmaz muhtemelen üstümüze atlayıp parçalar bizi. Biz hayvanların üstüne atlayıp ya da onun davranışına mukabil yanıt veremeyiz ama bizim de onun pençeleri gibi kalkanımız vardır :
"akıl"..
Biz anca kendimiz gibi insana saldırırız mesela erkekten dayak yiyen kadın. Sıkıysa kadını dövebilen o erkek bir aslan karşısına çıksın - sıkar -...
Usul usul, sevgi ile bakar da yaklaşlırsak birbirimizden farkımızın olmadığını anlarız. Akıl sadece insanda vardır hayvanlar güdü ile hareket ederler ama "his" her canlıda vardır. Kedisi, köpeği, çiçeği..Hatta şöyle de düşünürüm çiçek etrafa güzel kokular saçıyorsa, isteği bal için çiçek arayan arı'ya beğendirmektir kendisini .Ne biliyoruz , olamaz mı yani...
Tabiat derini, insan aklının alamayacağı kadar güzeldir. Her şey güzel aslında da ...işte da'da da...
Sevgili Nar-ı Çiçek,
- şu rumuz hala başıma bela-..
Kısa tutmuş olmana rağmen gayet güzel ifade etmişsin konuyu ve de isteğini. Sadece son cümlelerden kendin ile ilgili söylediğine kızdım ama genel itibarı ile okunmaya değer bir yazıydı hepimizin içini sızlatsa da..Sadece yazım için bir daha gözden geçir.
Böyle sözlerle kızartma yanaklarımı, yüreğimi ve bil ki sende konuştuğum senden ötesi değildir ne ben ne de başkası; yani bende gördüğünü düşündüğün her şey aslında sensin. Bu genel itibarı ile böyledir insanlar içinde ama ben bilerek oynuyorum ve kimseye beyaz tebeşirle dokunmam ne verirsen onu alırsın misali. Burada köpek, kedi, çiçek dedik hani nasıl yaklaşırsak öyle yaklaşırlar. Sen evdeki çiçeğini sulamazsan solmaz mı yok sular da toprağını da zamanı geçirmeden değiştirir de saksısını yenilersen o da sana güzelleşecektir ve sadece senin için evini güzelleştirip kokusunu yayacaktır mis'in en derininden aldığı ilham ile. Biz ilhamla şiir yazıyoruz mesela onlar da yatarıcının emriyle kendilerine bağışlanan ilhamı böyle kullanıyorlar.
Ve kendini eleştirmene gelince. Emin ol ki ben kadar taş vurmuyorsundur kafana ve yaş henüz bu kadar gençken beyaz yoktur saçlarında ama yine de biraz farklı bakmalı buraya lâkin fazla söze gerek yok bunu da kendin zamanla göreceksin sonra Havin ne demişti diyeceksin..
Diliyorum ki hep böyle güzellikjleri konuşalım, böyle güzelliklere konuk edelim okumayı sevenleri ki bu sebepledir ki ayrıca teşekkür ediyorum sana. Bahar yaklaşırken çiçek kokusunu şimdiden sayfanda duymaya başladım. Ayrıca yazım durumlarına bakıp da senin şartlarını düşününce emeğine de saygım ciddi ölçüdedir. En azından öğrenmeyi itmiyorsun. Beni bir görsen sanki yeni konuşmayı, okumayı sökmüş gibi sözlüklerle dolaşıyorum hem de bir değil iki değil..Öğrenmenin sınırı yoktur ve birden sihirli değnekli yolu da. İnanıyorum ki zaman hepimize olduğu gibi şifasını verecektir sana da - bil ki daimi okumayı istediğim kalemlerdensin ve yüreğinin enginliğinden yoksun bırakma-..
Duygu yüklü, derinlerde bir bakis ve konuya en genis akimin yüreginden gectigini bilirim. Yazdigim konudan, anlatabildigimden cogunuda anladigini da her zaman bilirim, bu sitede yani Edebiyat Defterinde taniyipta mutluluk duydugum, mutluluktan ziyade bakis acimi genisleten ufkumu güzellestiren bir yüreksin. Elestiri/öz/yorumlarin hep yol cizmistir bana, hatalarima telafi yanlislarima nokta gibi. Gözden gecirecegim yine, kulakardi etmeyecegim yazdiklarini hicbir zaman etmedimde bilirsin." kulagima küpe "
Lakin sonlarda kendim ile ilgili söyledigime yine de kizma derim.. Kendimi elestiriyorum belkide kizarak kendime.. Düsünmeden edemiyorum. Hatalar pismanliklarin, pismanliklar tövbenin, tövbe de cennetin anahtaridir, biliyorsun degil mi?
İnsan olana vurucu bir sonuç... Teşekkürler paylaştığınız için...
Kaktüste oluşan sevginin karşılığı... Oysa insanı büyüten geliştiren, karşılığı olmayan sevgileri olabiliyor ve mutsuz da edebiliyor.
Bence sevgi gönüllülerine en çok uyanı sevmeyi bilmek. Bu bile başlı başına mutluluk kaynağı. Sevginin yaşadığını bilmek ve yaşatmak adına, sevmeyi bilmek...
Güzel yüreğinizdeki karmaşanın da sevgiyle sonuçlanması dileğiyle sevmenin güzelliğini kendinde bulan yüreğe, kaleme
Akıl ve beyin bahşedilen tek varlık insan ! Bununla birlikte bu nimetlerini kötülük için kullanmakta ısrar eden bir çoğunluğa da sahip. O yüzden en güvenilmez, diğer varlıklar ve kendileri için bile en tehlikeli olanlar, ne yazık ki insanlar !
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.