- 625 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 59
Ertesi gün, hemen Halime’ yi arayarak haber verdi. Arada bir gün vardı. O sürede, iki tarafta hazırlıklarını rahatça yapmış olacaktı. İşlerini bitirdikten sonra çiçekçiye gitti ve çiçek siparişini verdi. Yakındaki pastaneye gitti. Orada beğendiği gümüş şekerliklerin içine rengarenk çikolatalardan doldurtarak, güzel bir paket yaptırdı. Yapılacak bir çok işi yerine getirmenin memnuniyetiyle işinin başına döndü.
Tarık, evde oturmaktan sıkılmıştı. Sağlığı da iyiydi şimdilik. Vücudunu susuz bırakmamaya çalışıyordu ve yiyeceklerine de dikkat ediyordu. Üzerini değiştirdi ve işyerine gitmek üzere yola çıktı. Özlemişti iş yaşamını. Stresli de olsa severek yapıyordu işini. Bir sürü dostu vardı. Onları da çok özlemişti. Yaptıklara şakaları, takılmalarını özlemişti.
Dükkana geldiğinde, yan dükkanlarda bulunan komşuları, dükkanların önüne yerleştirdikleri taburelerde, koyu bir sohbete dalmışlardı. İki kişi sehpanın üzerine yerleştirdikleri taburede tavla oynamakta idi. Kıyasıya bir mücadele vardı. Onu görünce, hepsi sevinçle ayağa kalktı. Özlemlerini, onu kucaklayarak gidermek için kucakladılar onu.
Onlarla çok güzel günleri geçmişti. Sıkıntılı anlarında çok yardımlarını görmüştü. Maddi ve manevi. Bunlar unutulacak, yok sayılacak şeyler değildi. En yaşlıları Münir Ağabey, iki dükkan ötesinde kırtasiyecilik yapıyordu. Emekli olduktan sonra vakit geçirmek için kırtasiye dükkanı açmıştı. Öğretmenliğin verdiği bir alışkanlıktı. Kitap ve defter kokusunu duymak rahatlatıyordu onu. Minik çocukların gelmesiyle, çalıştığı günlere dönüyordu sanki. Esnafın birlik içinde olması Anadolu’ nun bir geleneğiydi. Hepsinin ortak noktası, evlerine götürecekleri bir lokma ekmeğin kavgasıydı. Hayat şartları ve krizler usandırmıştı usandırmaya fakat yine de vazgeçmemişlerdi bu sevdadan.
“ Hepinizi çok özledim. Haydi söyleyin kahvemi. “
Diyerek boş olan bir tabureye ilişti. Hepsi bir ağızdan,
“ Hoş geldin Tarık “ Dedikten sonra koyu bir sohbete başladılar.
Biraz oturduktan sonra dükkana geçti Tarık. Sanki, o aradaki günler hiç yaşanmamış gibi günlük işlerine başlamıştı. Akşam olduğunu bile anlayamamışlardı.
Hepsi giyinmiş ve Halime’ lere gitmek üzere hazırlanmışlardı. Kamil, heyecanını gizlemeye çalışıyor fakat eli ayağına dolanıyordu sanki.
Emel Hanım ise ilk defa böyle bir işi yapacak olmanın heyecanını taşıyordu. Gitme saati gelince de evden çıkarak iki sokak ötedeki Halime’ nin evine doğru yola çıktılar.
Bütün hazırlıklar bitmiş ve hazır bir vaziyette konukları bekliyorlardı. Kemal, geride bıraktığı sorumsuz geçirdiği yılların aksine yüzünde olgun bir adamın tavırları vardı. Epeyce olgunlaşmış ve etrafına da yeni durumunu kabullendirmişti. Kız kardeşinin hayatının da düzene girmesi ve mutlu olmasını istiyordu. Kamil’ i de sevmişti. Kavga akşamı nasıl bir insan olduğunu göstermişti aslında. O, Halime’ yi mutlu edecekti. Bunu hissediyordu.
Son bir kez daha etrafı gözden geçirdi Halime. Her şey dört dörtlük olmalıydı. Onun için çok önemli bir geceydi bu gece. Sevdiği adamla bir ömür süreceği yaşamı için ilk adımdı. Kusursuz olmasını istiyordu o yüzden de.
Tam o sırada kapı çalındı. Kalbi hızla çarpmaya başladı. O sırada Kemal, kapıyı açmak için kapıya gitmişti bile.
Kahvelerin verilmesinden sonra Emel hanım, Türk adetlerine göre istedi Halime’ yi. Kemal de verdi. Nişan tarihi belirlendi ve epey bir oturduktan sonra kalktılar. Bu iş de bitmiş ve iki seven yürek bir araya gelme yolunda adım atmıştı. Yolda yürürken Tarık içinden “ Biz ne zaman bunları yaşayacağız “ Diye düşünmeden edemedi.
Yaklaşık on gün sonra da aile arasında yapılan bir törenle nişan yüzükleri takıldı. İkisi de mutluydular.
Ameliyat günü de yaklaşmıştı. Hepsinde biraz umut, biraz hüzün vardı. Nihal ise sevdiğinden uzaklaşacağı için üzülüyor fakat belli etmemeye çalışıyordu. Aklına geldikçe dua ediyordu onun için. İyileşecek ve ona dönecekti. Sonra da vakit kaybetmeden, dünya evine girecekti.
Beraber vakit geçiriyorlar, geziyorlar ve eğlenmeye çalışıyorlardı. O sabah, terminalde onları uğurlarken, boğazında bir yumruk düğümlenmiş ve nefes almasını zorlaştırmıştı.
Ona sarıldı ve uzun bir süre o şekilde kaldı. Emel hanımla da kucaklaştı. Koltuklarına binmelerini seyretti ıslanmış gözleriyle. Onlara el salladı. Otobüs hareket ederek ondan uzaklaşmaya başladı. Her tekerleğin dönüşü ile biraz daha fazla açılıyordu aralarındaki mesafe. Fakat umut vardı içinde. Tap taze umut. Sevdiği adam sağlam bir şekilde dönecekti yanına. Bir süre sonra otobüs görünmez olmuştu. Arkasını döndü ve arabasına doğru yürümeye başladı.
“ Gelecek ! Sapasağlam gelecek ! “ Diyordu.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Kahvelerin verilmesinden sonra Emel hanım, Türk adetlerine göre istedi Halime’ yi. Kemal de verdi. Nişan tarihi belirlendi ve epey bir oturduktan sonra kalktılar. Bu iş de bitmiş ve iki seven yürek bir araya gelme yolunda adım atmıştı. Yolda yürürken Tarık içinden “ Biz ne zaman bunları yaşayacağız “ Diye düşünmeden edemedi.
Kamil'le Halime muratlarına erdi sayılır.Sırada Nihal ile Tarık var.Hadi bakalım inşallah çifte düğün olur da bizler de biraz oynarız...
Yine güel bir bölümdü...Kutlarım...selamlar...