- 980 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
NE İSTİYORUM BEN ?
Bu ülkenin sade bir vatandaşıyım ben !
Yıllardır, her türlü ortamda bulunmuş olmama, çok şey görüp geçirmiş olmama rağmen, inadına, yaratılmış olan kutuplaşmalardan, hiç birinde yer almamaya direnen bir vatandaş !
En sevdiğim, değer verdiğim beynimi, kimselere kiraya vermedim ,vermemekte de direnmekteyim. Hiç bir olay ya da fikir karşısında ön yargılı olmamaktan , doğruya doğru, yanlışa yanlış demekten, çok değer verdiğim bazı dostlarımı bile kırmak pahasına, vaz geçemeyen biriyim...
Dedim ya ; bu ülkenin vatandaşıyım ben de. Öyleyse ne olabilir ilk istediğim ? Elbette ki ülkenin huzuru, refahı ! Bu topraklar üzerinde yaşayan insanların birbirleriyle barışık olmaları, herkesin inanç, fikir ve kültür özgürlüğünün olması . Gelir dağılımında eşitlik, adaletin herkes için bağımsızlığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin herkes için eşit olması.
Ülkenin başına kimin gelmesi derdim olamaz benim de herkes gibi ! Önemli olan, niyetlerinin, amellerinin ve uygulamalarının nasıl olduğudur. Günümüzü ve geleceğimizi nasıl şekillendirdikleri, bu ülkeyi nereye taşıdıkları, herkes kadar beni de ilgilendiriyor.
Oy vermediğim bir partinin mensupları olabilir, iktidar sahipleri. Öyle olması, onların doğrularını yanlış görmeme ve göstermeme sebep olamaz. Öyle görürsem eğer, bu yanlışa düşersem, önce kendime olan saygımı yitirmiş olurum. Benim partimse eğer, iş başına gelen ; her yaptığını doğru bulmak, şakşaklamak gibi bir görevim de olamaz, olmamalı da ! Bu da saygısızlık olur , ilk önce kendime .
İnkârının mümkün olmadığı şekilde , bu günkü iktidar sahipleri, müslümanlık iddiası ile oy istediler bu halktan. En çok o yüzdendir aldıkları oyların büyük çoğunluğu. Bir çoğumuzun inancıdır ; müslümanlardan zarar gelmeyeceği. Çoğu zaman ; ’ Müslümanların ne zararını gördünüz de böyle diyorsunuz ? ’ şeklinde olmuştur savunmaları. Bence cevabı en zor olan sorulardan biridir.
Bu ülkenin büyük bir çoğunluğu müslümandır. O yüzdendir ’ Biz müslümanız !’ diyenlere inanıp, onları iş başına getirmeleri ve onlara güvenmeleri. O yüzden çoğu tahammül edemez onların eleştirilmelerine. Ben bu yüzden bir çok arkadaşımdan bile ’ Din düşmanı !’ ithamı almışımdır.
Çok önemli söylemleri var. Bu söylemlerin doğru olmasını dilediğimde, yine yanlış anlayanlarım oluyor. Tekrar söylüyorum : Bu ülkeyi ve insanlarını gerçekten seven biri olarak ; o söylemlerin iyi niyetli olmasını, ülkede geçmişteki pislik ve çürümüşlüklerin temizlenmesinde samimi olmaları, amaçlarının tam demokrasinin ülkeme yerleşmesini sağlamak olmalarını, bütün kalbimle istiyor ve destekliyorum.
Yine açıklamaktan çekinmiyorum : Ben bu ülkede bir İslâm devriminin plânlandığına da inanıyorum. Bu hareketi asla desteklemiyorum. Tam demokrasinin yerleşmesini, insanların müslümanlık gibi başka inançlarını da - hatta inançsızlıklarını bile - serbestçe yaşayabilmelerini arzuluyorum. Bu arzumun temelinde de gerçek bir müslüman oluşum yatar. Benim bildiğim Müslümanlık, özgürlükten yanadır. Dayatma, zorla kabul ettirme, başka din ve inanç sahiplerine tahammül edememe, İslâm’da yoktur.
Halk bu gün tam bir şaşkınlık içindedir. Sözünü ettiğim düşünceler, temelde, günlük çekişmelerin içinde yer almaktadır. Bir kesim benim gibi, İslâm devrimi, Din devleti endişeleri taşırken, diğer bir kesim de onları din düşmanlığı ile itham etmekte, kendilerine karşı Askerî darbelerin yapılmak istenmesinden endişe etmektedir. Zararlı çıkan alt tabakada yer alan, işsiz, aşsız, borç batağındaki insanlarımız oluyor.
Bu ülkede ortak amaç, adalet, eşitlik içinde demokrasi ve kalkınma olsun. Kimse kimsenin niyetinden şüphe etmesin. Halk kimi isterse onu seçsin ve diğerleri iş başına gelenlere tahammül etsin. Sivil irade söz sahibi olsun.
Ülkemizde huzur olsun, barış, refah, mutluluk olsun. Bunları istemeyen kim varsa, belâsını bulsun !
Fikret TEZAL