- 994 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sensizliğe Alışırken
Taşlarla ördüler hep bu yolları,
Üzerinde geçmişin renkleri savruldu ahenkle,
Kurşuni mevsimlerin terketmediği yitik düşlerin,
Hiç uğramadığı ansız gülüşlerin,
Ve kışları bahara terkeden öpüşlerin tadını bırakarak,
Hep karanlık ve loş olmaya devam etti.
Biz seninle bir bedendik,
Bir bedende ızdıraba bilendik.
Gülümseyişleri unutturan soğuk iklimlerde,
Yüzlerde canlanmayan mutluluk,
Ve içimizde bir boran gibi yıkıcı matem şarkılarıyla,
Unuttuk kahkahanın tadını.
unuttuk uğrunda ölümü seçtiğimiz o hislerin adını.
Hüzne alıştık,
Ayrılığa alıştık,
Kahırlı gecelere,yas dolu hecelere alıştık.
Sis hiç terketmedi sokaklarımızı,
Gölgeler hiç kalkmadı duvarlarımızdan.
Rüzgarın o hüzünlü fısıltısında çocukluğumuzu,
Poyraza takılan kuru yapraklarda heyecanımızı yitirdik.
Etrafımızı da taşlarla ördüler,
Dışına çıkamadığımız aşılmaz eşikler,
İçinde ölü doğmuş umudun uyuduğu beşikler,
Naftalin kokusuyla etrafı saran hülyaların,
Çırpınarak son nefesini verişlerini hissettiğimiz hislerin,
Bir yansımasıydı bu taştan sütunlar.
Yavaş yavaş bitiyorum,
Damla damla yitiyorum,
Ağlayarak gidiyorum.
Bu dönüşü olmayan uzun yolun,
Adı yok,
Tadı yok.