- 1097 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DOYUMSUZ ARZULAR
Doyumsuz yavrular öteden beri süregelmiştir. Onları eğitmek, topluma yararlı hale getirmek bizim elimizdedir. Toplum olarak sorumluluğumuzun bilincinde olursak, bu engelleri aşarız. Bu yüzden herkese görev düşmektedir.
Bir evin tek çocuğu olmak sizce ayrıcalık mı? Zengin ve şöhret birinin çocuğu olmak ayrıcalık mı? Padişahın, Kralın, Şahın, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Milletvekillerinin, Kuvvet komutanlarının çocuğu olmak ayrıcalık mı? Yargı mensuplarının çocuğu olmak ayrıcalık mı? Profesör çocuğu olmak ayrıcalık mı? Öğretmen çocuğu olmak ayrıcalık mı? Bir evde bütün çocukların bir köşeye itilip de senin çokça sevilmen bir ayrıcalık mı? Evde bir çocuğa her istediğini elde etmesine imkân verilmesi ayrıcalık mı? Bir çocuğun her istediğini yapmak, onun söylediklerini emir gibi algılamak bir ayrıcalık mı?
Günlük yaşantımızda, bu tip aileleri ve çocukları görmek pek imkânsız olmasa gerek. Şunu da belirteyim ki; yanlış anlaşılmasın, yukarıdaki saydıklarımın çocukları böyledir diye bir anlam çıkmasın. Bunu tarihsel süreç olarak ele aldım. Doyumsuz yavrular zengin, fakir aile fark etmez her ikisinden de çıkabilir. Çocuklarının kişilik ve hürriyetlerini bir yularla bağlayan ailelerle, bunların arasında zerre kadar fark yoktur. Çocukların geleceğini düşünmeyen, şımarık tipler büyüdüğünde doyumsuz yavru olup çıkarlar.
Doyumsuz yavrular, küçükken elde ettiklerini, büyüyünce de elde etmek için çaba harcarlar. İstedikleri olmayınca da, bir kenara çekilip hayata küseler. İnançları yok, ya da çok az ise intihar etmekten çekinmezler. Hayatta umursamaz, vurdumduymaz bir tip olup çıkarlar. Bu tip insanların şahsiyetleri gelişmemiştir, geliştirilmemiştir. Oysa toplumda kendileri gibi olanların sayısı çok azdır. Bu yüzden yalnızlığı severler, yalnızlık denizinin rıhtımına atarlar kendilerini.
Doyumsuz yavrular, yaşadıkları iki dere arasında cereyan eden olayları bütün dünyaları olarak görürler. Âlemde yaşanan olaylardan habersizdirler. Duygu ve düşüncelerinin dışına çıkmazlar, çıkamazlar…
Hayatta isteyerek veya istemeyerek doyumsuz yavruların yanlarına düşebilirsiniz. O zaman çetin bir savaşın içindesiniz demektir. Bir tarafta onları memnun edip edememe endişesi, diğer tarafta ise, sizin dünyadaki yaşam mücadeleniz. Mutlaka bu seçeneklerden birini tercih etmek zorundasınız. Bu kişileri memnun etmek için tercihinizi onlardan yana kullanırsanız, bir anda dünyanız, onlarla kararır. Onların küçükken doyumsuz isteklerine pek cevap veremezsiniz. Ama verdiğiniz en küçük bir cevap, sizleri onlarla dost etmeye yeter de artar bile.
Olaylar olur, üzüntülü bir hal yaşarsınız özel hayatınızda. Doyumsuz yavrular, diğer insanların kendilerine arkadan vurduklarını sanarak, sizin de onlara bir darbe vurmak için hazırlandığınızın kanaatine varırlar. Sizin herhangi bir durumunuzu, hep kendi aleyhlerine yorarak, sizin hakkınızda kötü zanda bulunmaya yönelirler. Bu tip kişilerle hayat mücadelesi vermek sabır ve metanet ister. Başa çıkılması da zordur.
Bu kişilerle; bir yurtta, evde, sokakta veya herhangi bir yerde karşılaşabilirsiniz. Eğer böyle kişilerle karşılaşırsanız bu durumda aranız açılırsa, onlardan bir an uzak kalabilirsiniz. Eğer beraber kalmak zorunda kalırsanız, yaşamınız dumura uğrayabilir. Yaşadığınız olumsuzluklardan dolayı değişik yollar bularak onlardan uzaklaşırsınız.
Hayatınızın hatalarını daima telafi etme şansınız vardır. Ya bu kimselerle aile ortamında, bir evde, odada, koğuşta veya aklınıza gelebilecek herhangi bir mekânda yaşamak zorunda kalırsanız, yaşamınız farklı boyutlar alabilir. Düşünün, size bu fertlerden biri, herhangi bir mekânda küs veya kırgın olursa, işte o yer sizin hayatınıza kurşundan daha etkili tesir yapar. Bu durum, insan hayatını çekilmez kılar. Her an yüz yüze geleceğiniz bir mekânda, asık suratlar ve susan dilleri düşünün…
Sonuç olarak; böyle kişiler, topluma faydalı birer fert yapılmak isteniyorsa, anne ve babalarının üzerlerine daha çok iş düşmektedir. Bu sorumluluk hem kendi açılarından, hem de çocukları açısından faydalı olacaktır. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, toplumun diğer fertleri açısından yapılması kaçınılmaz bir görevdir. Doyumsuz yavruları, doyumlu hale getirmek, başta anne babanın, daha sonra da toplumdaki bütün fertlerin görevidir. Bu gençlere, Kur’ân terbiyesini ve ahlakını mutlaka vermek gerekir. Kur’ân kıssalarını ve bunlardan çıkarılması gereken dersler verilmelidir onlara…
20.12.1992
Konya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.