Eskimişim Sevgili
ESKİMİŞİM SEVGİLİ
Eldivenlerim ellerime büyük geliyor olmalı, çoraplarım delinmiş, paltom kır yıllık bir asalet timsali...
Eskimişim sevgili....
Beni sana çok görenler çoktan kalkıp gittiler, hem de sormadan... Sen kaldın, biliyorum.
Yanaklarımdaki çukurlar düşüp durduğumuz hayat çukurları. Gıdım, yer çekimine daha fazla direnemedi. Dişlerim takma da olsalar bana itaat etmekten yoksun. Yüzümdeki kırışıklar, senin bana armağanın değil elbet, onlar hayat yolculuğundan birer hatıra. Hepsi için epeyce bedel ödedik biliyorsun
Titreyen ellerin sevgili; onlar bana güneşin sıcaklığını sundular, artık üşüyorlar, artık üşüyoruz...
Sen yerinde sayıyorsun sevgili, hayat koşup sarılmış benim boynuma, sen yerinde sayıyorsun... Çocuklardan şen sesinle, kıskandırıyorsun ruhumu. Ruhum çıplaklığından utanmış, seni sarınmak istiyor. Sen her zamanki gibi, boyun eğip isteklerime, koşup atlıyorsun boynuna. Senide eskitsin istemiyorum oysa, sense umursamıyorsun.
Piyanonun tuşlarında dünleri arıyorum. Dünler; yanında oyun arkadaşlarıyla çıkıp geliyor. Keşkeler ve acılar eşlik ediyor dünlere, ikisi de olduğundan farklı duruyor sanki., onlarda eskimiş sevgili, tıpkı benim gibi...
Çakmağımın gazı bitmiş artık, dumanları savrulmuyor sigaramın. Kahve telveleri haber etmiyor gelecekten, gelecek; bugün olmuş, onlarda biliyor... Olanca ağırlığıyla sana bıraktığım hatıralarım için üzülme, onları taşıyabildiğince taşı, yoruldun mu; kaldır at. Ben “Neden?” diye sormaktan alamasam da kendimi, senin buna aldırmak zorunluluğun yok. Çocuklarımıza söyle yanımda onları da götürüyorum. Sağ cebimde büyüğü duruyor, solunda küçüğü...
Gittiğimde “Ağla” diye yapıyorum bunları. Ama kendini kaptırma sakın, çıldırmamak için tek tek içinden geçir zaman sayacını. Bir varmış bir yokmuş misali çöreklenmesin dünler, boğazında, yumrular durup durup büyümesin. Rüzgardan medet um, alıp götürsün hüzünlerini senden çok ama çok uzağa. Yıldızları dileklerin için sakla, hepsini benim için harcadığından haberleri olmasın. Çıkınında elbet benden kalanların olacak , onlar yaşadığımın kanıtı olsun ve senin ne kadar çok sevildiğinin...
Bir gece yarısı kapında cırcır böceklerinin seranatıyla uyanırsan, “İşte geldi” de...
Çilek topla bahçemizden. Yedi verenlerimizi de ihmal etme... Kızdığında başımda paraladığın saksılarımızdan hayır gelmez artık, ama bir köşede saklamaktan alamazsan kendini, benim daha fazla acı çektiğimi bil. Cırcır böceklerinin artık gelmeyeceğini de...
Şimdilik, beni yok say sevgili...
Ben var olduğumu bilerek ayrılıyorum yüreğinden. Bir gün, vakti geldiğin de o ilk günkü gibi buyur edileceğim yüreğinin en nadide odalarına. İşte o zaman gitmiş olmamın da bir kıymeti kalmayacak, kalmış olmanın da... Sen saçlarının arasına iliştirip özenle büyüttüğün acılarından arınacaksın. Gidip gidip gelmekten vazgeçmiş olacak aklın. Teninde bir bebeğin doğduğu günkü koku olacak.
Masalları gerçek sandığında karşına dikilen hayırların evetlere dönüştüğü bu yerde, yeniden doğacağız seninle, yeniden ve yeniden...
Talan Ayşe Kanca
YORUMLAR
anemon55
Ne mutlu bana, anlatabilmişim derdimi bir nebzede olsa.
Çok teşekkür edeirim dost