- 2758 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pervane Böceği
Yaşadıklarının hiç birini haketmeyen bir adamım. Onların kriterlerine göre adam bile değilim! İyileri haketmiyorum, yaptığım kötülüklere karşın... 1 kötülük 4 iyiliği götürüyor inançlarım doğrultusunda. Ben kötü bir adamım, yüreğimi savurdum durdum hep giden rüzgârların ardından. Kırılanların tamirinde kullandım, basit bir malzeme gibi tükettim. Ego tatminkârlarına hizmetkâr yaptım onu. Düşenlere uzattığım elim oldu, ayağa kalkan çukura attı onu, yılmadım... Her çukurdan çıktığımda bir sonraki çukura hazırlık yapmadım, ben adam değilim, akıllanamadım. Uğrak yeri oldum bütün hilebazların, sefalar sürüldü, hesaplarım ödenmedi. Umutlarımla sıvamaya çalıştım cefaların ruhumda açtığı delikleri. Kapatabildiğim her çukuru sağlamlaştırmadan bıraktım, ben adam değilim, akıllanamadım. Onlar düşmüşlerdi, üzülmüşlerdi. Elimi uzattım, bildiğim en güzel kelimeleri, en çocuksu hislere bulayarak önlerine servis ettim, her serviste ‘hesabı’ ödenmeyen bendim. Her ödenmeyen hesaptan ders alamadım, ben adam değilim, akıllanamadım...
Dün gece, mezarlığın en karanlığında şarap içerken ölülerle, ayın şavkı gözlerimizden düşeni parlatırken, bir cesetle memleket meselelerini tartışırken, araya bir pervane böceği girdi. Yorgunluğu yüzünden belliydi, uzun yoldan gelmişti. Sönmek üzere olan bir mumu aydınlatmaya çalışmanın gururu, pişmanlıkla karışmış dökülüyordu sözlerinden. Mum yalvarmıştı ona; ‘Kanat çırp lütfen, biraz daha rüzgâr. Parlamalıyım.’ Seviliyorum sanıyordu pervane, sevildiğini sandıkça canını dişine takıyordu, canının acısını hissetmiyordu, daha çok çabalıyordu mumun parlamasını gördükçe. Ayın şavkını bile unutuyordu. Pervane döndü, yoruldu, yılmadı, daha heyecanla döndü daha hezeyanla. Çünkü o sevildiğini sanıyordu, mutlu oluyordu. Gün geldi çattı, mum kibrite duyduğu aşkı anladı... Onu tüketen, onu alevsiz bırakan bir aşktı bu. Ama aşk işte, acıtsa da çekiyor kendine. Yaktı pervanenin kanadını mum, yüreğini yaktı, aşkını, umutlarını, hayallerini. Masumiyetini kül etti de ayrı ayrı derelere savurdu. Pervane bu anlar mı hiç yoktan? Yanmaktan, yakılmaktan... Bekliyor işte biçâre, yangınlarını umutla söndürürken, yüreğinde kırılganlıkla sarıyor yaralarını. Mırıldanıyor bir yandan da ‘gelecek o’ türkülerini.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.