- 1065 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SİYASET YAPMA!
Siyaset yapma!
Hayatınızda sizde bu sözle elbet karşılaşmışsınızdır.
Küçükken yeni konuşmaya başladığımızda kendi saf ve çocukluk zekâsı ile siyaset adına bir şey ağzımızda çıktığında. Babamız tarafından şöyle ikaz edilirdik:
—Sus lan kerata, sen ne anlarsın siyasetten, hem orada burada bunları söyleme sonra bizi yakalattırırsın devlete.
Biz o küçük beyinlerimizle ne olduğunu anlamaz o yaşımıza rağmen söylediklerimizin yanlış olmadığını ve hak olduğunu bilirdik, neden susturulduğumuza da anlam veremezdik.
Aradan yıllar geçer ve okul çağına gelirdik.
Asıl susturulma dönemi bu dönemle başlardı.
Sınıfta özellikle de ‘İnsan Hakları ve Vatandaşlık Bilgisi’ dersinde kafamız allak bullak olur ve soru sorma ihtiyacı hissederdik, sorduğumuz soru karşısında aldığımız cevaplar iki türlü olurdu.
—Burası okul, siyaset yapma!
Verilen ikinci cevap yöntemi ise; hoca soruyu dinler cevap vermez, daha doğrusu cevap veremez, bu nedenle de cevabı kırık not olarak karneye yansıtırdı.
Anlayacağınız okullarda fiş yazmayı öğrendikten sonra, fişlenmeyi de öğrettiler, bizlere.
İyisi-kötüsü ile okul bitti dershane dönemleri başlardı, özel eğitim birimidir, artık bazı şeyleri tartışabiliriz derken, dershane muallimleri:
—Siyaset yapma!
—Kafanı yorma!
—Üniversiteyi kazan
—siyasetini yap.
Gibi kulağa hoş gelen bir nağmeyle geçiştirirlerdi.
Üniversiteye geldiğimizde karşımızda MEB okullarından farkı bir muamele görmezdik, öğretim görevlileri ekmek korkusundan siyasi konulara girmemek için her yolu deniyor ve şöyle geçiştiriyorlardı.
—Madem o kadar biliyorsunuz, siyaset bilimlerine gitseydiniz. Diye bir geçiştirme yöntemi kullanıyorlardı.
İyisi-kötüsü ile okul da bitti şimdi çoğumuz devletin herhangi bir kurumunde çalışır oldu, çok şükür.
Peki, şimdi konuşabilir miyiz?
Hayır,
Peki neden?
Çünkü şimdi de ekmek derdinde olan ve aile bakma sorumluluğu taşıyan biz olduk. Yani her şey başa döndü
—Sus kerata sen ne anlarsın siyasetten, deme zamanı bizde…
Zaten emekli olup bunadığımızda da, ya kale alınmayız ya da gerici oluruz.
Ülkemiz mazisinde siyasetine çok darbe aldı, siyaset alanını oldukça daraldı, hatta insanlar evlerinde bile bazı konuları konuşmaktan çekinir duruma geldi. Oysa her zaman her yerde konuşulmalı ve tartışılması gereken bir konu siyaset, ya da bu bağlamda siyasetimizin ilerlemesini kimse ummamalı.
Bugün devlet ‘Kürt Dili ve Edebiyatı’ bölümlerini üniversitelerde açma düzeyine gelmişken hala bazılarının ‘Kürtçe dil değildir.’ demesi ya da dil üzerine yapılan bir tartışmaya ‘lütfen siyaset yapmayalım.’denmesi; siyaset, dil ve kültür alanında ne kadar geride olduğumuzu göstermektedir.
Burada siyasetten kastım particilik düzeyindeki değil, parti üstü siyasettir.
Sizce de haksız mıyım?
Siyaset böyle dar çerçevede ele alınırsa mevcut siyasi partiler, hükümet ve muhalefet ancak bu kadar siyaset yapabilir.
Sağlam bir siyaset için kafaların değişmesi ve sağlam zeminin oluşması gerekir.
Herşeyin konuşulabildiği ve her alanda fikirlerin tartışılabildiği bir ortam yaratırsak, ne sus diyen olur ne de not kıran...
YORUMLAR
Siyaset Peygamberler mesleğidir
Hiç bir peygamber gelmemiştirki iktidara talip olmasın hiç bir peygamber gelmmiştirki
Siyaset yapmasın dahasını yazmıyorum zira yanlış anlaşılmaktan korkuyorum
harikaydı tebrikler
Bedreddînê WANî
zadegan
Siyaset, Peygamber mesleği falan değildir...Öyle bir amaçları da yoktur...Hele hele hiç bir peygamberin iktidara talip olma gibi düşünceleri hiç olmamıştır...(En azından iktidara talip olma onlar için bir amaç değildi denelilebilir...Bu nokta ise izah isteyen bir durum ama sözü fazla yormaya gerek yok...)
Peygamberlerin geliş amaçlarını bu şu şekilde değerlerdirmenizi son derece yanlış ve sakıncalı buluyorum...
Selam ve saygıılarımla...
Değerli yazar ; yetmişli yıllarda, istanbul - Kurtköy'deki kahvemize alınan Tercüman Gazetesi'nin manşetinde, zamanın başbakanı, Süleyman Demirel'in bir sözü vardı : '' Bu anayasayla devlet yönetilemez !''. Çocuk sayılırdım ben. ''
Yönetemeiyorsan çek git !'' diye bir söz attım ortaya. Kahvenin yaşlı müşterileri fena tepki gösterdiler bana. Bir dövmedikleri kaldı. Çocuk olduğum için, siyaset yapmama karşı çıkmışlardı.
Ben ,sitenin üç yıllık üyesiyim. Benim de silinen yazılarım oldu. Birinde Apo'nun serbest bırakılmasının yararlı olacağını, İmralı'da ölürse çok kötü sonuçları olacağını yazmıştım meselâ. (Halâ da bu fikrimin arkasındayım) Site yönetimi aslında çok katı değil. Parti ismi verilmediğinde, şahıslara hakaret edilmediğinde, ağır tepkilere yol açmadığında, silme yoluna pek gitmiyorlar. Hatta şikâyet olmadığında daha da esnek oluyorlar.
Fikret TEZAL tarafından 2/17/2010 4:46:28 PM zamanında düzenlenmiştir.