- 1244 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SEVMEK TÜRKÜSÜ
İnsanlar doğar, büyür, ölür… Uzun ya da kısa bir hayat sürer. Yaşamın hızlı yolculuğunda herkesin kendine göre rotası, bir çizgisi vardır. Bazen zorlu engellerle karşılaşır, bazen de kendiliğinden akar gider ömür denilen yaşam yolculuğu. Yaşadıklarımıza ve yaşayacaklarımıza kader der boyun eğeriz. Çeşitli renklerle, değişik görüntülerle süslenmiştir yaşantılar. Dünya tiyatrosunda herkesin kendine özgü bir rolü vardır. Ve insan oynar… Kalabalık sahnelerin bir köşesinde. Kimileri dikkat çeker, başrolü üstlenir, kimileri ise; sessiz sedasız kendi sınırları içinde gözlerden uzak bir oyun sergiler.
Yaşam yolculuğunda, insanı hareketlendiren, yaşamına anlam katan, ömrüne güzellikler bezeyen yaşanmış veya yaşanma özlemiyle harmanlanmış bazı duygular vardır. Aşk gibi, sevmek gibi. Duyguların heyecan içinde harekete geçmesidir sevmek denilen eylem. Her çeşidi güzel, her hali özeldir. Sevgi eğer karşı cinse duyulan bir his, bir arzu ise bunun adına Aşk denir.
Çoğu zaman düşünmeden sever insan, hiçbir sebebi yoktur aşkın. Kişi mantığı yok sayıp yalnızca duyguları ile hareket eder. Aşkın tarifi kimine göre bir çift sevdalı bakış, kimine göre güzellik dolu bir çehre, kimine göre ise duygusal sözcüklerin etkileyici bir şekilde dudaktan dökülmesidir.
Sevginin çeşitleri vardır. İnsan çocuklarını sever çünkü onlar kendi kanı, canıdır. Sevilmek için Yüce Yaradan’dan anne-babalara armağan ve emanet edilmişlerdir. İnsan anne-babasını sever çünkü kendilerinin Allah’tan sonraki varlık sebebidir anne-baba. İnsan kardeşlerini sever; aynı ailenin bireyleri ve paydaşları oldukları için. Ama birde aşka dair sevmek vardır ki… Hiç sebepsiz, gereksiz ve mecburiyetsiz. Bazen bir yaşamı beraber paylaşmak için bazen de tüm imkânsızlıklara ve engellere rağmen içindeki duygu fırtınasının esareti ile nedensiz bir şekilde sevmek türküsü söyler kalpler.
Aşkın tarifine teşrif etmektir, sahiplenilmiş duyguların sorgulanamayan akışları ve bir çift kalbin birbirine sevdalı bakışları.
Sevmek; şairin şiire yansıttığı dizelerin ahengidir. Sevgiyi ilmek ilmek işler her bir mısraya şair. Yazdığı her hecede yeniden âşık olur şiire, her mısranın sonunda noktayı erteleyip, virgüller ile devam eder yoluna. İlkbahar umudu ve sevinci ile sonbahar hüznünü harmanlayıp her mevsim aşkı yaşar yüreğinde, her mevsim aşkı yaşatır şiirlerinde. Ve her dem taze kalır duyguları kalbinde.
Şair bir kez sevdi mi geri çekmez kendini, ertelemez hayallerini. Tarih, zaman, mekân fark etmez onun için. Her ne kadar geceler şairlerin yoldaşı, yıldızlar yol arkadaşıdır diye düşünsek de, bazen bir hazan sabahının kahverengi yapraklarının eşliğinde, bazen de sıcak bir yaz güneşinin yakıcılığı altında, kimi zaman bulutlardan dökülen gök yaşlarının ıslaklığı içinde, bazen de havayı ve yeri kaplayan bembeyaz kar örtüsü üzerinde şair ilhamın esiri olur, yüreğine duygular dolar ve kendini şiir deryasına salar.
Sevgi Yüce Yaradan’ın canlılara bahşettiği en özel ve en güzel duygudur belki de. Bir şeyleri sevmeye ihtiyaç duyar insan. Var oluşun bir ispatı, bir anlamıdır sevgi. Yaşamın dikenli yolarlında koklayacak bir gül, güvenecek bir gönül, sığınacak bir liman arar insan. Yalnızlığın yalın düşlerinden uyanıp “ben” kavramını “biz” duygusuna taşımak ister. En duygusuz kalplerin bile yumuşadığı sevgiler vardır. Adına ister sevgi deyin, ister ihtiyaç, isterse vicdan. Her yüreğin kendine göre bir sevgi çeşidi vardır.
Kimi gemileri yakar sevdası uğruna, kimi cesaretini gizler, gömer sevgisini kalbinin en uzak ufuklarına. Kimi koşar hayalindeki yarınlara, kimi ise zincirleyip ayaklarını bir adım bile atamaz hemen yanı başındaki umutlarına. Yıllar geçer, devirler geçer, unutulmayan ve dillere destan olan hep cesur sevgilerdir. Bu yüzdendir Mecnun’un çöllere düşmesi, bu yüzdendir Ferhat’ın dağları delmesi, bu yüzdendir Kerem’in Anadolu’yu bir uçtan bir uca aşması ve aşkı uğruna alevler içinde yanması. Ama ne hikmetse efsane sevdalar hep hüzünlü bitmiştir. Zaten vuslatın mutlu sonuyla biten aşklar değil, kavuşamayan âşıklar konu olur aşk masallarına. Kim bilir belki de ayrılıklardır insanı hayata bağlayan, umudunu yitirmeden yarınlara yol almasını sağlayan.
Sevmek türküsü; insanoğlu var oldukça hep dudaklardan dökülecek, hep kulaklarda çınlayacaktır. Hiç bitmeyen ezgilerin geçmişten geleceğe yankısı gibi…